- Yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından hükümetin attığı birçok adım özgürlüklerden dönüşün sembolü oldu.
- İnternete sansür, Adli kolluk ve HSYK düzenlemesi ilk akla gelenler. İşte demokratik kazanımları geriye götüren o adımlar...
17 Aralık'ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonları beraberinde birçok karşı hamleyi getirdi. Ne var ki, atılan adımlar Türkiye'nin demokrasi yolculuğunda geriye atılmış adımlar olarak dikkat çekiyor.
İlk operasyonun ardından sadece saatler geçmişken adli kolluk yönetmeliği değiştirildi. Yönetmelikle polis ve savcıların üst birimlerine haber vermeden bir operasyona imza atmaları ihtimali kalmadı.
Hukuk çevreleri ve sivil toplum kuruluşları değişikliğe karşı çıktılar. Değişiklikle hükümetin izin vermediği hiçbir operasyonun yapılamayacağını belirttiler. Danıştay da bu itirazlar çerçevesinde açılan davada yeni yönetmeliğin yürütmesini durdurdu.
Ancak hükümet kararından vazgeçmedi ve adli kollukta yeni bir değişikliğe gitme kararı aldı. Detayları Başbakan Erdoğan İran'dan dönerken uçakta açıkladı. Düşünülen değişikliğe göre soruşturma ve operasyonlar için valiliklerden izin alınacak. İzin verilmezse polis adım atamayacak.
Yargı bağımsızlığı ve özgürlüğünün önündeki bir diğer düzenleme de HSYK hakkında. Hükümet, kurulun yetkilerinin neredeyse tamamını Adalet Bakanı'a devretmek için kanunu değiştirmek istedi. Ancak özellikle Avrupa Birliği'nden sert eleştiriler geldi. Hükümet kararından vazgeçmedi ama Meclis'teki düzenlemenin bir kısmını askıya aldı.
Dikkat çeken bir düzenleme de internet alanında. Genelkurul'da görüşmeleri devam eden torba yasa internette sansür anlamına geliyor. TİB Başkanı istediği anda, bir şikayet olmasa bile istediği siteye erişimi engelleyebilecek.
Henüz düzenleme yasalaşmadı. Ancak TİB şimdiden sansür uygulamasının ilk adımını attı. Sabah ve ATV'nin satışında usulsüzlükler olduğunu ileri süren CHP milletvekili Umut Oran bir soru önergesi hazırladı. Haber internet sitelerinde de yer aldı. TİB ise yasal bir mevzuat olmamasına rağmen haberin sitelerden kaldırılmasını istedi.
İlginç bir yasak da YÖK'ten geldi. YÖK, personelini bağlayan disiplin yönetmeliğini değiştirdi. Ancak öğretim üyelerinin açıklama yapmasının önündeki en büyük engel ve 1982 Anayasa'sının ürünü olan yasak kaldırılmadı. Akademisyenler her açıklamasının ardından hakkında yasal yollara başvurulması korkusu yaşıyor.