Balyozcuların temel savunması çöktü!

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), Ergenekon ve Balyoz sanıklarının başvurularına ilişkin kararları, son zamanlarda toplumda oluşturulmaya çalışılan 'haksız yargılama' algısını yerle bir etti.

Balyozcuların temel savunması çöktü!

AİHM, Aralık 2011'de 2. Ergenekon davatutuklu sanığı Tuncay Özkan'ın haklı gerekçelerle tutuklandığı kararını vermişti. Şimdi de Balyoz davası baş sanığı emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın tutuklanmasının haklı olduğunu belirtiyor. Bu yeni karar, sadece Doğan değil 365 Balyoz sanığı için de büyük önem arz ediyor. Çünkü davanın en başından beri, Balyoz sanıklarının temel savunması 'sahte deliller' üzerine idi. Savunmaya göre, sahte deliller ile haksız yere tutuklanmışlardı. AİHM, Çetin Doğan'ın avukatlarının kendilerinin aldığı 'delillerin sahte olabileceği' tespitlerinin bulunduğu bilirkişi raporlarının da içinde olduğu 2 bin 229 sayfa belge, 19 CD ve 10 kaseti delil olarak inceledi. Ve sonunda söz konusu delillerle gerçekleşen tutuklamanın 'meşru ve hukuki' olduğu sonucuna vardı. Bu kararla 'sahte delil' tartışması biterken, sanıkların temel savunmaları da çöktü. Balyoz darbe planı iddiaları soruşturması başladığından itibaren delillerle sert bir tartışma yapıldı. Sanıklar, TSK içindeki 'hainlerin' kendilerine yönelik komplo kurduğunu ve bu sahte dijital delilleri oluşturduğunu iddia etti. Mahkemedeki bütün savunmalar da bu tez üzerine inşa edildi. Çetin Doğan, Balyoz seminer planına 'harp oyunu' dedi. Ancak duruşmada 'tanık' olarak dinlenen orgenerallerin ifadesinde ve 1. Ordu Komutanlığı bilirkişi raporu, 'harp oyununda gerçek olay ve isimler konuşulmaz' tespitleri yer aldı. Şu anda önümüzde, Balyoz davasının baş sanığı Çetin Doğan'ın yaptığı başvuruyla ilgili bir AİHM kararı var. AİHM, Doğan'ın, 'kötü muamele, yasa dışı tutukluluk ve uzun tutukluluk' ile ilgili şikâyetlerini inceledi ve reddetti. 'Kötü muamele' olmadığını zaten hukuki süreci takip edenler iyi biliyor. Ne Ergenekon ne de Balyoz'da şüphelilere kötü muamele yapıldığına ilişkin somut bir delil olmadı. 'Yasa dışı tutukluluk' ise tam olarak delillerle ilgili olan kısım. AİHM, dava dosyasında savcının ileri sürdüğü delillere itibar etti. Başvuran sanık tarafın dosyaya koyduğu 'sahte dijital veriler' tespitlerini içeren bilirkişi raporlarına değil. TUTUKLAMA SÜRESİ MAKUL 'Uzun tutukluluk' iddiası da, Balyoz gibi 365 sanıklı bir dava için bu aşamada çok öne sürülebilecek bir itiraz olarak görülmezdi. Çünkü Aralık 2010'da başlamış, Şubat 2011'de tutuklamaların gerçekleştiği davada, 13 aylık bir tutuklama, iddianın ağırlığı göz önüne alındığında hem Türkiye hem de Avrupa kriterlerine uygun. Nitekim AİHM de bu şekilde görüş bildirdi. AİHM, 'adil yargılanma hakkı' ile ilgili başvuruyu dava bittikten sonra inceleyecek. Bu kararın benzeri Ergenekon sanığı gazeteci Özkan'la ilgili verilmişti. Bu da normal bir karar, daha yargılama bitmeden 'adil olup olmadığını' tespit etmek imkânsız. AİHM'nin iki kararı da gösteriyor ki, 'deliller sahte, delil yok, muhalefet susturuluyor, dokunan yanıyor...' gibi hamasi söylemler sadece iç kamuoyunda bir kesimi etkilemeye yetiyor. AİHM, uluslararası hukuk sistemi, hukuk geleneğine göre, somut dosya içeriğini inceleyerek karar veriyor. Ve bunun sonucunda da Doğan kararı çıkıyor. Şu noktayı da gözden kaçırmamak gerek. AİHM, hem Özkan hem de Doğan kararıyla, özel yetkili mahkemelerin işlemlerinin 'hukuki' olduğunu da tescillemiş oldu. İç kamuoyunda yürütülen 'özel yetkili mahkemeler kaldırılsın' kampanyasına da cevap bir nevi. BÜŞRA ERDAL - ZAMAN
<< Önceki Haber Balyozcuların temel savunması çöktü! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER