'Mescid-i Haram'a ayakkabıyla girecekti'

Eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Sami Uslu, Kenan Evren'in umre ziyaretinde neler yaşandığını anlattı.

'Mescid-i Haram'a ayakkabıyla girecekti'

Eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Sami Uslu, Kenan Evren'in umre ziyaretinde aralarında Mescid-i Haram'a ayakkabıyla girme konusunda tartışma yaşandığını söyledi. Uslu, "Kendisine ayakkabıyla giremeyeceğini söyledim, bana kızdı." diye konuştu. Bursa Kent Konseyi tarafından düzenlenen söyleşiye katılan Sami Uslu, yaşadığı ilginç hatıraları paylaştı. 1970 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Avrupa'da tek bir kadrosu bulunmadığını hatırlatan Uslu şunları söyledi: "Avrupa'dayken bir kişi ne kadar süreyle yurt dışında görevlendirilebileceğini düşündüm. Araştırdığımda bir ay, 3 ay, 6 ay olduğunu gördüm. Kanunda 'yurt dışına geçici süreli görevli gönderilir' denmiş. Yani kanun yazılırken sonu yazılmamış. Bu usulle görevli göndermeye başladık. Bir anda yüzlerce kişiyi Avrupa'ya yolladık. Ardından geçici görevi 6 ayda bir uzatmaya başladık. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı'nın dünya çapında bin 699 kadrosu var." ATATÜRK 'YURT DIŞINA İMAM GÖNDERİN' DEMİŞ Bu çalışmalar üzerine dönemin Diyanet İşleri Başkanı Tevfik Gerçeker'in, kendisini evine davet ederek Atatürk ile ilgili bir konu anlattığını söyleyen Uslu, şöyle konuştu: "TBMM kurulduğunda babası Mustafa Fehmi Efendi'nin Şeriyye ve Evkaf Vekili olduğunu, babasından duyduğum bir olayı bana naklettiğini belirtti. Türkiye kurulunca hemen dış ülkelerde temsilcilikler açılmaya başlanmış. Atatürk'e 'hangi unvanlardaki insanların dış ülkelerde görevlendirilmesi gerektiği sorulmuş. Bunun üzerine 'Onların buradaki elçiliklerinde hangi unvanlar varsa aynı şeyi yazarak kanun çıkarın' demiş. İncelemeler sonucunda onların unvanlarının papaz olduğu ortaya çıkmış. Bu durum üzerine Atatürk, 'Hoca, imam, müftü, dersem gönderilir' diye kendi eliyle yazmış. Tevfik Gerçeker, 'Bütçeyi incele. Bütçenin cetvellerinde bunu bulacaksın' dedi. Dışişlerine giderek araştırdık. Oradaki görevli 'Bunu nereden duydunuz siz? Biz o fasıldan sanatçıları gönderiyoruz. Kültürel etkinlik yapıyoruz. Yurt dışına imam mı göndereceğiz?' diye çıkıştı. Çalışmalarımızın neticesinde Atatürk'ün yazısını bulduk. Bugün bin 699 kadronun yurt dışında oluşunun çekirdeği bu olaydır." UMRE'DE AYAKKABI TARTIŞMASI YAŞANMIŞ 1980'li yıllarda Cidde Din Hizmetleri Müşaviri olduğu dönemde Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in umreye geldiğini anlatan Sami Uslu, Evren'le aralarında Mescid-i Haram'a ayakkabıyla girip girmeme tartışması yaşandığını açıkladı. Evren'e ihramını olması gerektiği gibi giydirdiğini anlatan Uslu şunları kaydetti: "Birlikte aynı arabayla giderken aramızda ayakkabı tartışması yaşandı. Kralın Milli Eğitim Bakanı da yanımızdaydı. Yanındakiler ihramlarını düzelttirmedi. Kimisinin ihramı say yaparken düştü. Bir yere giderken Kenan Evren'in arabasına bindik. Kendisi Harem'e 'cami' diye hitap ediyordu. Bana 'Ben o camiye ayakkabıyla gireceğim' dedi. Ben de böyle bir şeyin kesinlikle olamayacağını söyledim. 'Ne aksi adamsın. Girerim. Ben senin reisine sordum olur dedi' diyerek bana kızdı. Ben de 'Benim reisim de olur demez, bir imam dahi olur demez. Yalınayak girmelisiniz' diye karşılık verdim. Sonradan öğrendim ki başkanımız Tayyar Akkulaç ile bizzat kendisi değil, yaverleri konuşmuş. Kenan Evren'e 'Başkan benim gibi söylemiştir. Menfi olanı söylemekten çekinen yaverleriniz, müspet yapmışlardır' dedim. Kenan Evren de 'Bunu yapar bu adamlar' diyerek ayakkabılarını çıkardı." "CUMHURBAŞKANIMIZ GELMİŞ, BİZ GELMEZ MİYİZ?" Tavaf sırasında bir kişinin okuduğu duaları söylemek istemeyen Kenan Evren'in Türkçe tercüme yapmasını istediğini de belirten Uslu, "Akşam namazı sırasında ise Suudilerin protokolüne uyduğunu, bu yüzden sünneti kılmayacağını söyledi. Arkasındakilere de dönerek emir verdi. Cidde'ye döndüğümüzde ise Kenan Evren bana, 'İyi ki buraya gelmişiz. Umre dönüşünde bir karar çıkartarak ezanın tekrar Türkçeye çevirmeyi düşünüyordum. Ama baktım ki önümden Malezyalı, İranlı, Amerikalı geçiyor. Ezan her ülkenin kendi dilinde olursa din dinlikten çıkar. Bu yüzden vazgeçtim' dedi. İki ay sonra ise Milli Güvenlik Konseyi üyeleri umreye geldi. Kendilerine 'nasıl oldu bu iş' diye sorduğumda bana, 'Cumhurbaşkanımız gelince biz durur muyuz? Onun yaptığını yapmak mecburiyetindeyiz. Onun için geldik' dediler." diye konuştu. Söyleşinin ardından Bursa Kent Konseyi Başkanı Semih Pala ve Çekirge Çalışma Grubu Temsilcisi Necati Şahin, Diyanet İşleri eski Başkan Yardımcısı Sami Uslu'ya Bursa Kent Konseyi'nin çalışmalarını anlatan kitap seti ve plaket verdi.
<< Önceki Haber 'Mescid-i Haram'a ayakkabıyla girecekti' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER