HDP'den Derik ve Diyarbakır için soru önergesi


HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Mardin Derik ve Diyarbakır'da polisin halka karşı darp, tehdit, TEM'de gözaltında işkence ve hak ihlalleri gibi iddiaları Meclis gündemine taşıdı.

İçişleri Bakanı Efkan Ala tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istemiyle Meclis gündemine soru önergesi veren Beştaş, Mardin'in Derik ilçesinde uygulanan sokağa çıkma yasağının 8. gününün bitmek üzere olduğunu, ancak buna rağmen hâlihazırda sokağa çıkma yasağının kalkmadığını ifade etti.

30 Kasım 2015 günü Derik'te yaşanan hak ihlallerini ve ilçedeki durumu tespit etmek üzere Derik'e giden, içlerinde şahsının da olduğu HDP milletvekilleri ile MYK ve PM üyelerinin polisin gaz bombalı saldırısına maruz kaldığını savunan Beştaş, şunları kaydetti: "Şehirde çatışma sürerken milletvekillerinin de hiçbir biçimde Derik'e girilmesine izin verilmemiş; kolluk güçlerince bizlere silah doğrultulmuştur. 1 Aralık günü de polisin milletvekillerine yönelik uyguladığı orantısız şiddet devam etmiş ve polis milletvekillerinin Derik'teki ikinci gününde misket gazlarıyla müdahalede bulunmuştur. Bu müdahale neticesinde ben ve milletvekili arkadaşlarım Çağlar Demirel ile Mahmut Toğrul atılan gazın etkisiyle ciddi sağlık sorunlarına maruz kaldık. Uzun süre ambulanslara da izin verilmediği için oldukça zor anlar yaşadık, ardından Kızıltepe Devlet Hastanesinde bizlere tıbbi müdahalede bulunuldu. Bununla birlikte Derik'te gergin durum devam ederken birçok eve havadan ateş açılmakta ve halk büyük mağduriyet içerisindedir. Derik gibi sokağa çıkma yasağı uygulanan birçok ilçede de durum bu şekildedir ve sivil halk yaşam mücadelesi vermektedir. Evlerinden dışarı çıkmadıkları halde evlere doğru atılan mermiler nedeniyle yaşam hakları gasp edilen halk ölmek yahut göç etmek gibi iki seçenek ile karşı karşıyadır ve bu durum savaş hukuku angajmanlarına dahi aykırıdır."

Bu bağlamda Beştaş, şu soruları yöneltti:

Derik'te uygulanan sokağa çıkma yasağının nedeni nedir?

Kolluk güçleri ve askerler sivil halka neden saldırı düzenlemekte, kendi konutlarında bulunan halkın yaşam hakkı neden gasp edilmektedir?

Uygulanan sokağa çıkma yasağının kişilerin "yaşam hakkına" müdahale olduğunu düşünmüyor musunuz?

Milletvekillerinin bölgeye girişi neden engellenmektedir? Bu engellemenin amacı yaşanan hak ihlallerinin tespit edilmesinin önlenmek istenmesi midir?

Derik'te uygulanan sokağa çıkma yasağının süresi belirli midir? Bu süreler neye göre belirlenmektedir?

Derik'te görevli bulunan kolluk görevlileri milletvekillerine hakaret, tehdit, silah doğrultma ve ölümle tehdit etme hak ve yetkisini nereden almaktadır? Bu hususta Derik'te görevli bulunan kolluk görevlilerine özel talimat ve yetki mi verilmiştir? Asgari hukuk kurallarının dahi askıya alınmasının nedeni nedir?

Halkın can güvenliğini korumakla mükellef kolluk memurlarının sivil halkın ve milletvekillerinin can güvenliğine kastetmelerinin nedeni nedir? Devlet kendi vatandaşını neden öldürmek için bu denli gayret sarfetmektedir? Derik halkı neden saldırıların hedefi olmuştur?

Polisin milletvekillerine yönelik uyguladığı orantısız şiddetin nedeni nedir?

Polisin saldırısı nedeniyle maruz kaldığımız sağlık sorunlarının giderilmesi ve tıbbi müdahalenin dahi geciktirilmesinin nedeni nedir?

Bizlere atılan gaz bombasının muhteviyatı nedir? Sağlık açısından ciddi tehlikelere yol açacak bu muhteviyatın kullanılması konusundaki talimat size mi aittir?

Derik özelinde sokağa çıkma yasağı uygulanan yerlerde amaç halkın yaşam hakkı gaspı yahut göçe zorlanarak bölge nüfusunun azaltılması mıdır?

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması istemiyle de Meclis Başkanlığına soru önergesi veren Beştaş, "Orhan Yakışır adlı vatandaş Diyarbakır'da 2 Aralık 2015 günü saat 9 sularında hiçbir dayanak olmaksızın gözaltına alınmış ve doktor raporu alınmaksızın TEM Şubeye götürülmüştür. Orhan Yakışır TEM'de yaşam hakkına halel gelecek nitelikte ağır işkenceye maruz kalmış olup kendisi ile görüşen avukatlarının gözlemlerine göre nefes almakta zorlandığı, ayakta dahi duramadığı, vücudunun görünen yerlerinde çeşitli morarma ve şişlikler olduğu, bacaklarında darp izleri ve yüzünde kızarıklıklar olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca avukatlarına kendisine işkence edenlerin kendisini çırılçıplak bir vaziyete getirerek 'Sana istesek burada tecavüz ederiz' dediklerini, kafasına torba geçirip uzun süre nefessiz bırakıldığını, kasıklarının sıkıldığını ve sürekli kafasına soğuk su döküldüğünü de aktarmıştır." ifadelerini kullandı.

Bu bağlamda Beştaş, şu soruları yöneltti:

Hakkında hiçbir gerçek suç isnadı olmaksızın gözaltına alınan kişi neden doktor raporu olmaksızın TEM Şube'ye götürülmüştür?

Orhan Yakışır'ın doktor raporu olmaksızın TEM'e götürülmesinin nedeni TEM'de rutin bir biçimde işkence uygulaması olmasından mı kaynaklanmaktadır?

Avrupa Birliği uyum yasaları ile ülke gündeminden çıkan işkence yöntemleri yeniden uygulanmaya mı başlamıştır? İşkence uygulaması konusunda Hükümet tarafından alınan bir karar var mıdır? Bu uygulamaların nedeni nedir?

Mesnetsiz bir biçimde gözaltına alınan kişilerin gözaltında işkenceye maruz kalmaları 1990'lı yıllarda uygulanan gözaltında zorla kaybetme vakıalarını akla getirmekte olup bu yöndeki uygulamalar devam edecek midir?

Yasal mevzuatın demokratik adımlarla evrensel hukuk kurallarına ve asgari insan haklarına uygun biçime getirilmesi yerine hak ihlallerinin artmasına yönelik uygulamaların nedeni nedir?

Orhan Yakışır'ın tüm aile bireyleri kolluk görevlilerinin ölümle tehdit ve hakaretlerine maruz kalmakta olup kolluk görevlileri sivil vatandaşa yönelik suç işleme hak ve yetkisini nereden almaktadır? Gözaltında bulunan bir kişinin aile bireylerine yönelik bu tavrın nedeni nedir? Bu durum suç ve cezaların şahsiliği ilkesine aykırı değil midir?

Avrupa İnsan Hakları Kararları ve AİHS artık Türkiye'de uygulanmıyor mu? CİHAN
<< Önceki Haber HDP'den Derik ve Diyarbakır için soru önergesi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER