Hizmet Hareketi’ne yönelik hukuksuzluklar raporlaştırıldı: 'Nefret söylemi devlet politikası'

Okuma Süresi 2 dkYayınlanma Salı, Kasım 11 2025
Türkiye’de Hizmet Hareketi başta olmak üzere birçok toplumsal grubun hedef alındığı nefret söylemi, ilk kez kapsamlı bir raporla belgelenerek uluslararası kamuoyuna sunuldu.
Stichting Justice Square Vakfı tarafından hazırlanan “Türkiye’de Gülen Hareketine Yönelik Nefret Söylemi Raporu”, devlet eliyle örgütlenen sistematik bir nefret politikasının boyutlarını gözler önüne seriyor.

Nefretin Kurumsallaşması: Devlet Eliyle Örgütlenen Bir Süreç
Rapor, 15 Temmuz'un ardından ilan edilen OHAL dönemini, “nefret söyleminin devlet politikasına dönüştüğü milat” olarak tanımlıyor.

On binlerce kamu çalışanının ihraç edildiği, binlerce kurumun kapatıldığı bu dönemde, “F...”, “hain” ve “terörist” gibi etiketlerin sistematik biçimde kullanıldığına dikkat çekiliyor.

“Nefret dili yalnızca siyasi bir araç değil; hukuk, medya, din kurumları ve bürokrasi üzerinden topluma enjekte edilmiş bir ideolojik çerçeveye dönüşmüştür.”
(Raporun sonuç bölümünden)

Muhalefet de Nefret Diline Teslim
Raporun çarpıcı tespitlerinden biri, muhalefet partilerinin ve muhalif medyanın da aynı dili yeniden üretmesi.

“F...” söyleminin iktidar kadar muhalefet tarafından da sıklıkla kullanıldığı vurgulanıyor. Bu durum, nefretin artık yalnızca bir “rejim politikası” değil, “kültürel bir siyaset biçimi” haline geldiği yorumuna neden oluyor.

Medya: Modern Bir Propaganda Aygıtı

Rapora göre, RTÜK ve TMSF üzerinden kontrol altına alınan medya, adeta bir propaganda bakanlığı gibi çalıştı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Hitler dönemindeki Goebbels’in propaganda bakanlığına benzetilerek, dezenformasyonun sistematik biçimde üretildiği vurgulandı.

Erdoğan yanlısı medya aktörlerinin “nefretin ideolojik taşıyıcıları” haline geldiği belirtiliyor.

Bu haberler de ilginizi çekebilir