İBB’ye ‘terör’ teftişine dayanak yapılan DİAYDER iddianamesinde neler var?

İçişleri Bakanlığı’nın İBB’nin çalışanlarını “terör” örgütleriyle irtibatlı/iltisaklı sayarak teftiş başlatmaya dayanak ettiği DİAYDER'le ilgili iddianame kabul edildi, ilk duruşma 18 Şubat’ta. Peki DİAYDER neyle suçlanıyor, iddianamede hangi "deliller" var?

SHABER3.COM

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) çalışanlarını terör örgütleriyle ilişkilendirerek özel teftiş başlatmasına dayanak olan Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) iddianamesi kabul edildi. İddianamede derneğin yönetici ile üyelerinin de aralarında olduğu 10’u tutuklu 23 şüpheliye ilişkin soruşturma detayları yer alıyor.

İddianamede, şüphelilerin ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ ve ‘silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçlarından 3,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, incelemesini tamamlayarak iddianameyi kabul etti. Şüpheliler 18 Şubat’ta hakim karşısına çıkacak.

DELİLLER 16 YIL ÖNCESİNEUZANIYOR

Diken’den Canan Coşkun’un haberine göre tutuklu eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, eski HDP’li vekil Sırrı Süreyya Önder ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatlara hapis cezaları veren hakim Akın Gürlek’in başkanı olduğu İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin kabul ettiği iddianamenin delilleri 16 yıl öncesine kadar dayanıyor.

DİAYDER üyesi 28 kişi 3 Temmuz’da gözaltına alınmıştı. O günlerde İstanbul 34’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde DİAYDER’in faaliyetlerine ve üyelerine yönelik bir dava zaten başlamıştı. Hatta bu davada yargılanan kişilerden bazıları o sırada gözaltında olduğu için 8 Temmuz’daki ilk duruşma yapılamadı. Gözaltındaki kişilerden dokuzu 9 Temmuz’da tutuklanarak cezaevine gönderildi.

AYNI SUÇLAMALARLA İKİNCİ DAVA

İstanbul 34’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamaya konu iddianamede de DİAYDER’in ve üyelerinin faaliyetleri suçlama konusu yapılmıştı. Hazırlanan son iddianame de farklı bir suçlama dışında aynı suçlamaları konu alıyordu. Farklı olan suçlama, iktidar medyasının öne çıkarttığı ‘İBB’ye DİAYDER referansıyla gassal ve imamların işe alınması, İBB tarafından Ramazan ayı sebebiyle verilen market yardım kartlarının PKK’lı örgüt üyelerinin ailelerine dağıtılması’ iddiasıydı.

İLK İDDİANAMADE TAKİPSİZLİK, İKİNCİ İDDİANAMEDE ŞÜPHELİ

İlk iddianamede hakkında takipsizlik kararı verilen dört kişi de ikinci iddianamede şüpheli haline getirildi. İstanbul 34’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamanın ikinci duruşması 2 Aralık’ta yapıldı, bir sonraki duruşma ise 21 Nisan 2022’de yapılacak. İstanbul Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun hazırladığı ikinci iddianamede 23 kişinin ‘terör örgütlerine bilerek ve isteyerek yardım etme’ ve ‘terör örgütüne üye olma’ suçlamasıyla hapisleri isteniyor. İddianamede soruşturmanın ne zaman başlatıldığına ilişkin bir bilgi yer almazken iddianamenin de tarihi yazmıyor. Deliller arasında telefon dinlemeleri, teknik ve fiziki takip kayıtları ve açık kaynak paylaşımları yer alıyor.

İddianameden öne çıkan bazı detaylar ise şöyle:

KÖYDEN GELEN ET ŞİFRE SAYILDI

DİAYDER iddianamesinde dernek yönetici Ekrem Baran’a köyden et gelmesi de yer aldı. “Etiniz köyden bu sabah gelmiş, yemeniz lazım, dolaba girerse bozulur” ifadesi “talimat” olarak belirtildi. Bu “talimat” üzerine dernek üyelerinin bir araya geldikleri bilgisinin verildiği iddianamede, kolluk tarafından bu buluşmanın “şifreli örgütsel toplantı” olduğu kaydedildi.

İMAMIN HUTBEDEKİ FOTOĞRAFI DA ‘DELİL’

İddianamede dikkat çekici fotoğraflar da yer aldı. Dernek eski başkanı Ekrem Baran ile dernek yöneticisi Mehmet Emin Aslan’ın çekilmiş fotoğrafları da iddianameye delil olarak eklendi. Aslan’ın cübbesiyle hutbe okurken, Baran’ın ise namaz kılarkenki fotoğrafları iddianamedeki yerini aldı.

16 YIL ÖNCEKİ BASIN AÇIKLAMASI DELİLLER ARASINDA

Açık kaynak paylaşımları haber, röportaj ve basın açıklamalarından oluşuyor. Kolluğun açık kaynak ve sosyal medya araştırmasıyla elde edilen delillerin en eskisi 2013 yılından. Ancak polisin listelediği açık kaynak taramasının dışında şüphelilerin 2005 yılında ‘TMMOB İstanbul Şubesi’nde düzenlenen ‘Kürt Sorununun Demokratik Çözüme Kavus¸ması’ konulu bir basın açıklaması düzenlemeleri’ iddianameye suçlama olarak girdi. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı hangi odanın İstanbul Şubesi olduğu açık bir şekilde ifade edilmedi.

‘IŞİD’E KARŞI OLMA’ SUÇLAMASI

Suçlamalara delil olarak gösterilen basın açıklamalarından bir diğeri de Ekim 2014’te Dicle Haber Ajansı’nda yayınlanan Kobani’de PKK’ya yakınlığı ile bilinen Halk Savunma Birlikleri YPG kuvvetleri ile IŞİD arasındaki çatışmalarla ilgili DİAYDER’in o dönemki başkanı Mehmet Şimşek’in yaptığı açıklama.

Şimşek, çatışmalarda ölen örgüt üyeleri için açılan taziye çadırında yaptığı açıklamada dönemin hükümetini IŞİD’e destek vermekle suçlamıştı. Dönemin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kobani’de artan IŞİD saldırıları üzerine “Kobani düştü düşüyor” demişti. Yine o günlerde dönemin başbakanı, şimdinin Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, IŞİD’in ‘öfkeyle büyüyen bir tehdit olduğunu’ belirterek ‘Sünni Araplar dışlanmasaydı bu öfkenin birikmeyeceğini’ iddia etmişti. Dernek yöneticilerinin aynı şekilde Kobani çatışmalarının yaşandığı günlerde Kobani sınırındaki Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine giderek çadır nöbeti eylemlerine katılması da suçlama olarak iddianameye girdi.

DEMİRTAŞ’IN ZİYARETİ DE SUÇ OLDU

İddianamede, haberler.com internet sitesinde 30 Nisan 2015’te yayınlanan bir haber de yer aldı. Habere göre, Demirtaş o günlerde DİAYDER’in Şirinevler’deki dernek binasını ziyaret etti ve burada Erdoğan’a “Ona kalsa Kürt yok diyecek de cesaret edemiyor” dedi. Dernek binasında bulunan bir kadının PKK/KCK’nin simgesini taşıyan bir tülbent takması savcılığa göre ‘aslında toplantının PKK/KCK terör örgütü adına gerçekles¸tirildigˆini gösteriyor.’

DİRENİŞ ORUCU SUÇLAMASI

İddianamede suçlamaya dayanak olarak gösterilen delliler arasında Ocak 2016’da HDP Milletvekili Hüda Kaya ve dernek yöneticilerinin Güneydoğu’daki çatışmalı sürecin bitirilmesi için ‘direniş orucu’ da yer aldı. Savcılığa göre, Kaya ve dernek yöneticilerinin sivil itaatsizlik örneği olarak üçer günlük süresiz ve dönüşümlü oruç tutmaları ‘güvenlik güçlerince Dogˆu ve Güneydogˆu Anadolu bölgesinde devam eden terörle mücadele harekâtının durdurulması ve bu bagˆlamda teröristlerin etkisiz hale getirilmesini engellemek ve terör örgütü mensuplarına destek vermek maksadını taşıyor.’

“DENİZ POYRAZ ANMASINA KATILMA” SUÇU

İddianamede HDP Başakşehir İlçe Başkanlığı’nda yöneticilik yaptığını söyleyen Hafit Tunç isimli şüphelinin 17 Haziran 2021’de HDP İzmir İl Başkanlığı’nın silahlarla basılarak Deniz Poyraz’ın öldürülmesini protesto için İstanbul Şişhane’de yapılan eyleme katılması delil olarak yer aldı. Savcılık, bunun HDP çatısı altında yapılan siyasi faaliyet olduğunu, örgütsel olduğuna ilişkin somut bir delil olmadığını belirtti ama yine de iddianameden çıkarmadı. Aynı şekilde Deniz Poyraz için mevlit okunmasına yönelik telefon konuşmaları da iddianameye kondu.

‘HDP’NİN SEÇİM ZAFERİ ELDE ETTİĞİ’ ATFI DA SUÇ SAYILDI

İddianamede, şüpheli Sefa Mehmetoğlu’nun HDP’nin milletvekili sayısı olarak meclisin ikinci muhalefet partisi olduğu 7 Haziran 2015 genel seçimlerinden sonra Özgür Gündem gazetesine yazdığı bir yazı da suçlama olarak yer aldı.

Savcılığa göre, bu yazıda Mehmetoğlu ‘genel olarak 7 Haziran 2015 seçimlerine atıfta bulunarak HDP’nin seçim zaferi elde ettigˆi, devletin Kürtlerin ana dil dâhil haklarını vermemesinin Kürtleri uyandırdıgˆı hususlarına değindi.’ Bu tespitin ardından suçlama olarak iddianameye konulan bu yazının nasıl bir suç oluşturduğuyla ilgili bir açıklama yapılmadı.

‘KURMANÇİ DEĞİL’ SUÇLAMASI

Savcılığın suçlamaları arasında dernek yöneticilerinin verdiği vaaz ve hutbeler de yer alıyor. İddianamede dernek yöneticilerinin PKK’ya yakın yayın organlarında Ramazan ayı boyunca iftar öncesi dini vaazlar verdikleri yer alırken bunun nasıl bir suç olduğu açıklanmadı. Aynı şekilde dernek başkanı Mehmet Emin Aslan’ın verdigˆi hutbe içerisinde yer alan bazı sözcükler savcılığa göre ‘ülkemizde kullanılan Kurmançi lehçesinin içinde bulunmuyor, Kürtçe kelimeler arasında yer alıyor.’ Bu tespitin de nasıl bir suç oluşturduğu açıklanmadı.

DİAYDER, Doğu ve Güneydoğu’da düzenlediği ‘sivil cuma’ namazlarıyla gündeme gelmişti.

Dernek yöneticisi Fevzi Barış’ın verdiği vaazdaki şu cümle de iddianameye delil olarak girdi:

“(…) Din adalettir, din es¸itliktir. Allah zaten Hücurat suresi 13’üncü ayette tarif ediyor. Arap, Acem, kavim, el ayak hepsini ayrı ayrı ben yaptım. Birbirinizi tanıyın diyor. Demiyor ki bana namaz kılarsan seni cennete koyacagˆım, s¸eyhini bir kat yukarı koyacagˆım. Vallahi söylemiyor, billahi söylemiyor. Bırakın bu klasik s¸eyleri, bu klasik dinleri bırakın. En kıymetli varlık insandır. I·nsanlıgˆı anlayalım.”

MAHKEMENİN BAŞKANI ‘TANIDIK’

335 sayfalık iddianame İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi, Mahkeme 18 Şubat 2022 için gün belirledi. Mahkemenin başkanı Akın Gürlek, bu görevinden önce ÇHD ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatlarının yargılandığı davayı yürüttü.
<< Önceki Haber İBB’ye ‘terör’ teftişine dayanak yapılan DİAYDER... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER