İhlal kararları yerine getirilmezse devlet ayakta kalamaz

Yalçınkaya kararıyla ilgili "AİHM kararına katılmıyoruz, bizim kararımız belli" diyerek ihsas-ı reyde bulunmaktan çekinmeyen Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın, bir yıl önce tam tersi yönde konuştuğu ortaya çıktı. Arslan, “Bir hukuk devletinde mahkeme kararlarının uygulanmasının bırakın tartışılmasını, gündeme dahi gelmesi kabul edilemez. Zira yargı kararlarının etkili icrası Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesinin zorunlu bir sonucudur” dediği ortaya çıktı.

SHABER3.COM

Bold Medya'da yer alan habere göre Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Yüksel Yalçınkaya hakkında verdiği kararı “AİHM kararına katılmıyoruz, bizim kararımız belli” diyerek reddeden Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan’ın bir yıl önce yaptığı konuşmada “Esasen bir hukuk devletinde mahkeme kararlarının uygulanmasının bırakın tartışılmasını, gündeme dahi gelmesi kabul edilemez” dediği ortaya çıktı.

AİHM’in Yüksel Yalçınkaya ve Bylock uygulaması hakkında verdiği karara Türkiye’nin “hukukun üstünlüğü” ilkelerine ve Anayasa’ya aykırı bir şekilde karşı çıkması, tartışmaları da beraberinde getirdi.

“AİHM kararına katılmıyoruz, bizim kararımız belli” diyerek ihsas-ı reyde bulunmaktan çekinmeyen Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın bu açıklaması çok tartışıldı.

AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın, 13 Haziran 2022’de “Adli-İdari Yargıda Bireysel Başvuru İhlal Kararları ve İhlalin Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması” konulu bölge toplantısında yapılan açış konuşmasında tam tersi yönde açıklamalar yaptığı ortaya çıktı.

Hukukçu Gökhan Güneş, Zühtü Arslan’ın bir yıl önce yaptığı konuşmadaki sözlerini paylaştı.

Zühtü Arslan, bu konuşmasında hukukun üstünlüğünü ve kararların Anayasa’ya göre bağlayıcı olduğunu şu sözlerle vurguladı:

“Esasen bir hukuk devletinde mahkeme kararlarının uygulanmasının bırakın tartışılmasını, gündeme dahi gelmesi kabul edilemez. Zira yargı kararlarının etkili icrası Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesinin zorunlu bir sonucudur. Kanunlar ve bunlara dayalı işlemler ve kararların Anayasa’ya aykırı olamaması Anayasa’nın üstünlüğünün gereğidir. Aynı şekilde Anayasa’nın bağlayıcılığı da bir yandan anayasal hükümlerin diğer yandan da bu hükümleri yorumlayan ve uygulayan Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlamasını ifade etmektedir.

Dolayısıyla genelde yargı kararlarının, özelde ise Anayasa Mahkemesinin ihlal kararlarının etkili icrası, hem adil yargılama sürecinin tamamlayıcı unsurunu hem de daha genel anlamda hukuk devletinin alametifarikasını teşkil etmektedir.

Hepimizin malumudur ki hukuk devleti temel hak ve özgürlüklerin yargı eliyle korunduğu devlettir. Dahası bundan yaklaşık 2.500 yıl önce Platon, iyi işleyen mahkemelere sahip olmayan bir devletin devlet olma vasfını kaybedeceğini söylemiştir.

SOKRATES’İN SÖZÜYLE ANLATTI: DEVLET AYAKTA KALAMAZ

Platon’un hocası olan Sokrates’in ölüm cezasına mahkûm edilmesinin ardından kendisini kaçmaya ikna etmek için uğraşan öğrencisi Kriton’a söyledikleri de mahkeme kararlarının icrasının önemi bakımından oldukça çarpıcıdır. Sokrates der ki “mahkeme kararlarının hükümsüz olduğu, basit bireyler tarafından geçersiz kılınıp ayaklar altına alındığı” bir devlet ayakta kalamaz.

İHLAL KARARLARININ YERİNE GETİRİLMEMESİ ANAYASAL DÜZENİN AĞIR BİR İHLALİ OLUR

Nitekim Anayasa Mahkemesi de yargı kararlarının etkili şekilde icrasını hukuk devletinin zorunlu unsuru olarak görmektedir. Mahkemeye göre hukuk devleti bir retorikten ibaret değildir. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurular sonucu verdiği ihlal kararlarının yerine getirilmemesi “hukukun üstünlüğü ilkesinin ve bu ilkenin temel alındığı anayasal düzenin ağır bir biçimde ihlali anlamına gelmektedir.”

Gökhan Güneş, bu konuşmasını paylaştıktan sonra Zühtü Arslan’a “Bu dediklerinize AİHM kararları dahil değil mi sn. Arslan?” diye tepkisini gösterdi.
<< Önceki Haber İhlal kararları yerine getirilmezse devlet ayakta kalamaz Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER