Kaçırılan eğitimci Orhan İnandı hakkındaki BM kararı ne anlama geliyor?

Hakan Fidan’ın başında olduğu Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından kaçırılan Orhan İnandı hakkında BM İnsan Hakları Komitesi tedbir kararı verdi. Ailesinin talebi üzerine İnandı için BM’ye başvuruyu yapan IAHRA GENEVA Derneğinin Genel Sekreteri Mesut Aşçı kararın ne anlama geldiğini anlattı

SHABER3.COM

Birleşmiş Milletler (BM), Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te kaçırılan Sapat Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Orhan İnandı için Türkiye’yi de bağlayan bir ‘tedbir kararı’ verdi. Yasadışı yollarla yurt dışından kaçırılıp Türkiye götürülen Gülen Hareketi gönüllüleri için emsal olacak bu kararı, başvuruyu yapan International Association For Human Right Advocacy’in (IAHRA) Genel Sekreteri Mesut Aşçı değerlendirdi.

TR724 yazarı Bülent Korucu ve Yavuz Altun’un sunduğu Nöbetçi Editör programına katılan Aşçı, hem merkezi Cenevre’de olan insan hakları savunuculuğu derneği hakkında hem de İnandı kararına dair önemli açıklamalarda bulundu.

Hak ihlallerine maruz kalan herkes için uluslararası kurumlara başvuru yaptıklarını belirten Aşçı, tüm dünyada güçlü bir etkisi olan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nin kararlarını sözleşmeye imza atan tüm ülkelerin uygulaması gerektiğini ifade etti.

Başbakanlık Yurt Dışındaki Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nda görev yaparken ihraç edilen Mesut Aşçı, yaklaşık 2 yıldır İsviçre’de yaşıyor ve hak ihlalleriyle ilgili uluslararası çalışmalar yapıyor.

IAHRA ne zaman kuruldu? 

Derneğimiz 2018’de kuruldu. Genel merkezimiz Cenevre’de. Türkiye’de ağır insan hakları ihlalleri yaşandığı için böyle bir derneğin kurulmasına ihtiyaç duyuldu. Ana faaliyet konumuz, Türkiye’de ve dünyada ortaya çıkan insan hakları ihlallerinin Birleşmiş Milletler mekanizmalarına taşınması. Tarafsız bir derneğiz. Herhangi bir grubu temsil etmiyoruz. Bunu özellikle belirtmek istiyorum. Toplumun her kesiminden hak ihlaline uğrayan bireyler, haklarını aramak için bize müracaat edebilir. Hem Türk hem başka ülkelerin vatandaşları için uzmanlarda ve hukukçulardan oluşan ekibimizle birlikte elimizden geleni yapıyoruz.

Size nasıl müracaat edebilirler?

İnternet sitemiz www.iahrageneva.org ve sosyal medya hesaplarımız @iahrageneva üzerinden herkes bize ulaşabilir ya da [email protected] mail adresine e-posta gönderilebilir. Birleşmiş Milletler de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi iç hukuk yollarının bitmesini talep ettiği için biz de iç hukuk yollarının tüketilmesini bekliyoruz. Başvuruların reddedilmemesi için bu önemli. Tabi insan kaçırma, işkence, kötü muamele gibi acil müdahale gerektiren durumlar hariç.

Orhan İnandı ile ilgili yaptığınız başvuru süreci nasıl oldu? 

Öncelikle BM’nin hak ihlalleriyle ilgili nasıl çalıştığını açıklayayım. Birleşmiş Milletler’in insan hakları ihlalleriyle ilgili komiteleri, çalışma gurupları ve özel raportörleri bulunuyor. Komiteler, ülkelerin anlaşmalarıyla kurulan birimlerdir. Çalışma grupları ve özel raportörler, BM’nin hak ihlallerini takip etmek için kendi içinde geliştirdiği mekanizmalardır. Bu mekanizmalar ilgili ülkelerle irtibata geçer, ilgili ülkelere tavsiyelerde bulunur, uyarılar, ikazlar yapar. Çalışma guruplarının ve özel raportörlerin kararları bağlayıcı değil, tavsiye kararları niteliğindedir.


Komitenin kararları bağlayıcı mı?

Evet, komitelerin kararları bağlayıcıdır. Komiteye imza atan ülkeler, oradan çıkan kararları uygulamakla yükümlü. Bizim başvurduğumuz mercii BM İnsan Hakları Komitesi. Türkiye, bu komiteye Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’ni imzalayarak dahil olmuş, ki bu sözleşme BM’nin kurucu anlaşmalarından biridir Akabinde özel bir protokolle de komitenin kararlarını uygulayacağına dair taahhütte bulunmuş. Yani Birleşmiş Millet İnsan Hakları Komitesini şöyle düşünebiliriz; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin BM nezdindeki muadili. AİHM’nin kararları nasıl Türkiye’yi bağlıyorsa komitenin kararları da Türkiye’deki yargı mercilerini, idari makamları, herkesi bağlar. Artık alınan karar iç hukukumuzun bir parçasıdır. Anayasamızın 90. maddesine göre herkesin bu karara uyması gerekiyor.

Orhan İnandı için ne zaman başvuru yapıldı?

Orhan İnandı’nın kaybolmasının üzerinden 10 günden fazla bir zaman geçti. Ailesi bize müracaat etti, ne yapılabilir diye. Hukukçularımız, uzmanlarımız BM İnsan Hakları Komitesine başvurmayı uygun buldular. 10 Haziran 2021’de başvuruyu yaptık. Tabi bu Orhan İnandı’nın kaybolmasıyla ilgili genel bir başvuru değil, özel bir başvuru. İhtiyadi tedbir kararı başvurusu. Bu Türkiye’nin haklı ya da haksız olmasıyla ilgili esasa dair bir durum değil. Tamamen Orhan İnandı’nın ortadan kaybolmasının doğuracağı zararları önlemek, telafi edilmesi mümkün olmayacak zararları önlemek amacıyla alınmış bir ihtiyadi tedbir kararı.

Kararda ne denildi, sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Komite 24 saat içinde değerlendirmesini yaptı ve başvuruyu haklı buldu. Makul gerekçelere dayandığını gördüler. Komite tüm başvuruları 24 saat içinde cevaplıyor, Orhan İnandı’ya özel bir durum değil. BM İnandı’nın ortaya çıkarılması, işkence ve kötü muamele varsa buna maruz bırakılmaması, mani olunması, fiziksel ve zihinsel bütünlüğünün korunması, ailesiyle irtibatının sağlanması, ailesine bilgi verilmesi yönünde karar aldı. Türkiye’nin bunu uygulamayacağım demesinin artık bir anlamı yok, ortada bir BM kararı var. Türkiye’ye düşen kararı uygulamak, inkar etmek değil. Tabi itiraz yolu da açık. Ana dosyanın tartışılması, müzakere edilmesi ya da İnsan Hakları Komitesi’nde görüşülmesi devam edecek. Ancak ihtiyati tedbir kararının ivedilikle Türkiye’nin bütün yetkili makamları tarafından uygulanması gerekiyor.

Türkiye açısından bakılınca kabul edilmesi zor bir karar tabi. İllegal bir faaliyeti kabul etmiş olacak. Kabul etmezse bu sefer uluslararası camiayı karşısına almış olacak. BM İnsan Hakları Komitesi’nin kararları Avrupa kıtasıyla sınırlı değildir. AİHM’den daha kapsamlı bir etki alanı vardır. Dünyanın en güçlü karar mekanizmalarından biri olduğunu söyleyebiliriz.

Orhan İnandı Kırgızistan’da kaybolmasına rağmen komite Türkiye’yi muhatap alarak bir karar verdi. Bunun anlamı nedir?

Bu tabi ki ayakları sağlam basmayan, alelade bir karar değil. Olayların gidişatı, ailenin çırpınışı, alınan ihbarları göz önünde bulundurdular. Türkiye de iddialara karşı sessiz kaldı. Son 5 yılda dünyanın farklı ülkelerinden 100’den fazla kişi kaçırıldı. Türkiye bunu gizlemiyor. Bu kişileri kaçırdıktan sonra medyanın önünde afişe edip rencide ediyorlar. Bütün bir dünyaya iyi bir iş yapmış gibi deklare ediyorlar. BM’nin keyfi tutuklamalar ve yurt içi-yurt dışı olsun insan kaçırmalarla ilgili başka kararları da vardır. BM Türkiye’yi ikaz eden, hukuksuz bir şekilde kaçırıp tutukladıklarına dair alınan kararlar bunlar. Türkiye bunların bazılarını uyguladı, bazılarını uygulamadı. Dolayısıyla Türkiye’nin Orhan İnandı’yı kaçırdığını yalanlamasının bir inandırıcılığı yok.
<< Önceki Haber Kaçırılan eğitimci Orhan İnandı hakkındaki BM kararı... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER