Abant'ta Alevilik konuşuldu

Yurt içi ve yurt dışında Türkiye'nin sorunlarını tespit ve çözümü için yapan Abant Platformu, 13. toplantısında Aleviliğin sorunlarını masaya yatırdı.

Abant'ta Alevilik konuşuldu

Diyanet, Alevi camia ve akademisyenlerden oluşan katılımcılar, Aleviliğin Türkiye'nin bir gerçeği olduğunu ve sorunlarının çözümü için çaba sarf edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez, "Diyanet olarak Alevilerin isteklerini, şikayet ve taleplerini dinlememiz gerekirdi. Bu konuda ihmallerimizin olduğunu düşünüyorum." diyerek bu ihmale son vereceklerini söyledi. Alevi Vakıflar Federasyon Başkanı Doğan Bermek, Türkiye'de yapay olarak Alevilik sorununun oluşturulmaya çalışıldığını belirterek Alevilerin örgütlenebilmesi için siyasi ve yöneticilerin çaba göstermesini istedi. Toplantının Eş başkanlığını yürüten Prof. Mete Tunçay, düzenlenen toplantıda Aleviliğin sorunlarının objektif bir şekilde özgürce tartışılacağını kaydetti. Abant Platformu tarafından 'tarihi, folklorik ve aktüel boyutlarıyla Alevilik' konulu toplantı geniş katılımla başladı. Grand Cevahir Otel'de düzenlenen ve iki gün sürecek olan toplantıya Türkiye'nin değişik illerinden Alevi örgütleri, ilim adamları ve aydınlar katılıyor. Açılış konuşmasını yapan Eş Başkan Tunçay, Aleviliğin laiklik ve Kürt sorunu gibi çözümlenemeyeceğini ancak herkes için eşit hakların sağlanmasıyla sorunların üstesinden gelinebileceğini söyledi. Alevilik hakkında bilgi sahibi olunmadığının altını çizen profesör, Türkiye'de Alevilerin bir millet gibi düşünülmediğini kaydetti. Osmanlı'dan bu yana Alevilerin, İslam dininden sapmış bir inanç gibi görüldüğünü kaydeden Tunçay, "Soruna objektif bakmak ve konuyu yurttaşlık hakkı olarak ele almak gerekiyor. Ben onların haklarının da diğer vatandaşlar gibi karşılanmasını istiyorum." dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı'nı temsilen katılan Diyanet İşler Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Aleviliğin Türkiye'de doğru olarak tanıtılmamasında Diyanet'inde eksikliklerinin bulunduğunu belirtti. Yönetim olarak son yıllarda bu eksikliği gidermek için çaba sarf ettiklerini kaydeden Görmez, din görevlilerini Alevilik konusunda bilgilendirmek için eğitimlere başladıklarına dikkat çekti. Aleviliğin özüne sadık kalabilmek için araştırma yaptıklarını söyleyen Görmez, "Aleviliğin temel kaynaklarını hiçbir yorum katmadan orjinaline sadık kalınarak yayınlıyoruz. Bunu yaparken de Aleviliği tanımlama için değil bilgisizliği ortadan kaldırmayı hedef alıyoruz." dedi. Aleviliğin Diyanet üzerinden tartışılmasını doğru bulmadığını aktaran Görmez, yasalar hazırlanırken Alevilerin de görüş, düşünce ve taleplerinin alınması gerektiğini o kadar çok ortak değer varken küçük unsurlara takılıp kalınmasını doğru bulmadığını kaydetti. Toplantıda konuşa alevi vakfı ve dernek temsilcileri de yüzlerce ortak değeri olan aleviler ile diğer inanç sahipleri arasında düşmanlık olmasının mümkün olmadığına vurgu yaptı. Alevi Vakıflar Federasyon Başkanı Doğan Bermek, Türkiye'de yapay olarak Alevilik sorununun oluşturulmaya çalışıldığını dile getirdi. Alevilerin örgüt kurmakta ve uygulamada problem yaşadığını dile getiren Bermek, siyasetçilerin ve yöneticilerin uygulamadaki boşlukları doldurması gerektiğini söyledi. Aleviliğin İslam dininden sapma şeklinde algılandığına dikkat çeken Bermek, Allah'a ve Hz. Muhammed'e ve onun en sevdiği kişilerden Hz. Ali'ye inanan kimselerin bu şekilde değerlendirilmesinin yanlış olduğunun altını çizdi. Aleviliğin 1400 yıllık bir kültüre sahip olduğunu ifade eden Erikli Baba Dergahı Dernek Başkanı Metin Tarhan, kültürel inancın bir zenginlik olduğunu vurguladı. Alevilerin baskılarla sindirilmeye ve silinmeye çalışıldığını öne süren Tarhan, Aleviliğin dünyaya tanıtılması gerektiğini ancak bu konuda bilgi sahibi olunmadığını kaydetti. "Türkiye demokratikleşecekse Alevi inanç ve kültürünün gün ışığına çıkması gerekiyor." diyen Tarhan, Aleviliğin önünün açılmasını istedi. Farklılıkları koruyarak yaşatmak gerektiğine dikkat çeken Tarhan, akademisyenleri bu konu hakkında araştırma yapmaya çağırarak düzenlenen toplantının iyi bir şans olduğuna dikkat çekti. Alevilerin çok fazla talebi olmadığını söyleyen Tarhan, "Cem Evi yerine camiyi işaret ediyorlar. Bilmedikleri için karalıyorlar, yok saymacı bir tavır izleniyor. Bilmekten neden korkuyorsunuz? Bir arada yaşamayı sağlamak meziyet." şeklinde konuştu. Din derslerinin zorunlu ama seçmeli olması gerektiğini de dile getiren Tarhan, "Cem evlerinin ibadethane olmasının kime ne zararı olmuş?" diye sordu. Asırlarca yaşayan bir kültürün topluma getirdiklerinin incelenmesini isteyen Eskişehir Hacı Bektaş Veli Vakfı Başkanı İrfan Çetinkaya, Cem Evleri'nin toplumun ibadethanesi ve kültür merkezi konumunda olduğunu söyledi. 1400 yıldır devam eden Aleviliğin kenara itilmesini ve yok sayılmasını doğru bulmadıklarını kaydeden Çetinkaya, Eskişehir'deki vakfın 38 bin kişiye hizmet verdiğini dile getirdi. "İnancıma camide namaz da kıldım, Kuran da okudum." diyen Çetinkaya, Cem Evleri'nde kişiler arasındaki sorunların ve husumetleri çözüme kavuşturulduğunu anlattı. Garip Dede Dergahı Dedesi Fethi Erdoğan, Aleviliğin yakından tanıtılması ve yaşanması gerektiğini söyledi. Kur'an-ı Kerim'den Fecr ve Hucurat suresindeki ayetlerden alıntı yapan Erdoğan, 'Aleviliğin Kuran'la ilgisi yok.' diyenlerin yanıldığını belirtti. Erdoğan, devletin ve Diyanet'in barış ve kardeşlik zeminini hazırlaması gerektiğini kaydetti. Demokrasiyi içselleştirmek ve kavramak gerektiğini söyleyen Doğruyol Partisi (DYP) Genel Başkanı Mehmet Ağar ise herkesi hür ve eşit olduğu bir zeminde farklılıklarla beraber yaşamanın bir zenginlik olduğunu kaydetti. Sorunları görmezden gelme gibi bir lüksün olmadığını dile getiren DYP Genel Başkanı, birlikte yaşama iradesini öne almak suretiyle uygulamadaki sorunların siyasetle aşılacağını belirtti. Ağar, "Abant türü girişimlerde ortaya konan bilimsel çabaların bu yolda aydınlatıcı olacağına ve geleceğin Türkiye'sinin bugünden çok daha iyi olacağına inanıyorum." dedi. Çelik: Eleştiriye açığız Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, tamamen iyi niyetle, Alevi vatandaşlara duydukları saygının bir gereği olarak ve çocuklara Alevilikle ilgili ''yalan yanlış bilgiler telkin edilmemesi'' için ders kitaplarına Aleviliği koyduklarını söyledi. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının ev sahipliğinde Abant Platformu tarafından düzenlenen toplantıların 13'üncüsü İstanbul'da başladı. ''Tarihi, kültürel, folklorik ve aktüel boyutlarıyla Alevilik'' konusunun ele alındığı toplantıda konuşan Çelik, ''Aleviliğin sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da bir gerçeği olduğunu'' dile getirdi. ''Alevileri ve Aleviliği görmezlikten gelmek insani de değil, İslami de değil'' diyen Çelik, ülkede asırlardır Alevi kardeşleriyle birlikte yaşadıklarını kaydetti. Aleviliğin, İslam kültürü ve medeniyeti içinde gelişmiş olan İslam dininin farklı bir yorumu olduğunu ifade eden Çelik, şöyle konuştu: ''Aleviliği İslam'ın dışında görmek, onun dışında değerlendirmek, bana göre Aleviliğe ve Alevilere yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Son zamanlarda özellikle Ali'siz Alevilik özlemi içinde olan bazı gruplar olduğunu da görüyoruz. Yine Aleviliği bütün dini ve inanç boyutlarından sıyırarak ve sadece folklorik unsur haline getirmeye çalışan insanların da varlığını gözlemliyoruz. Bu kesinlikle doğru bir yaklaşım değildir.'' Hükümet olarak bu gerçeğin farkında olduklarını ve bunun gereklerini yerine getirmeye çalıştıklarını anlatan Çelik, hiç kimsenin telkini olmadan ders kitaplarına Aleviliği koyduklarını anlattı. Bakan Çelik, ''Bakanlık olarak, tamamen iyi niyetle, Alevi vatandaşlarımıza duyduğumuz saygının bir gereği olarak, onları bu ülkenin birinci sınıf vatandaşları kabul etme anlayışımızdan dolayı ve Alevilikle ilgili yalan yanlış bilgilerin çocuklarımıza telkin edilmemesi için ders kitaplarına Aleviliği koyduk. Ama 'oradaki her satır mükemmeldir' gibi bir iddia içinde de değiliz. Bu anlamda, olumlu ve yapıcı eleştirilere her zaman açığız'' diye konuştu. -''ALEVİ DERNEK VE VAKIFLARININ GÖRÜŞÜNÜ ALDIK''- Bu süreçte Alevi dostlarından ''Bunu müfredata koydunuz ama bunu Aleviler yazmalıydı'' şeklinde sitemler aldıklarını da dile getiren Çelik, şöyle devam etti: ''Bu bir uzmanlık meselesidir. Biz Sünniliği yazdırırken illa da Sünni birine yazdırmadık. İlahiyatçı bilim adamları var, onların görüşlerinden yararlandık. Ayrıca, birçok Alevi derneği ve vakfına müracaat ederek onların da görüşlerini aldık. Eğer ders kitaplarında Alevi dostlarımızı rahatsız eden, yeterli bulmadıkları, eksik ya da fazla buldukları bir husus varsa bunu da bizimle paylaşırlarsa seve seve dinlemeye ve gereğini yapmaya hazırız. Ancak ders kitaplarının ebadı ve boyutu içinde bir meselenin ne kadar detaylı ve genişlikte anlatılabileceği hususunu da kesinlikle göz ardı etmemiz gerekiyor.'' ''Kendisinin Sünni olduğunu'' da dile getiren Çelik, ''Adım Hüseyin, babamın adı Hasan, ağabeyimin adı Ali'dir. Bütün Ehlibeyt'in isimleri ailemde mevcuttur'' dedi. ''Çok farklı kimlik ve şapkalarımız olabilir'' değerlendirmesinde bulunan Bakan Çelik, ''Alevi kardeşlerimizle demokratik ve insani değerleri esas olarak, bu topraklarda huzur ve barış içinde yaşamamız için onlarla aynileşmemiz gerekmez. Aynileşmemek illa da karşısındakini ötekileştirmek anlamına da gelmez. Siz onu öteki olarak gördüğünüz zaman, onu diğer kutupta görmeye başlarsınız. O zaman meselenin şekli ve şemalı değişir'' şeklinde konuşur. Toplantı, yarın sona erecek.
<< Önceki Haber Abant'ta Alevilik konuşuldu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER