Debu, tevhidin notalarıyla fethediyor

Bir grup Amerikalının Müslüman olduktan sonra ‘Vahşi Batı’ Teksas’tan çıkıp ezan sesi duyulan bir memlekete göçmesinin öyküsü bu.

Debu, tevhidin notalarıyla fethediyor

Öykü biraz müzikal, bir nebze melodik. Söz konusu olan öyle birkaç kişinin hikayesi değil, koskoca bir aile grubu. Her biri bir ya da birkaç enstrüman çalan 20 kişilik grup, Amerika, Afrika ve Uzakdoğu’nun gen havuzu gibi; fakat bu aynı zamanda akraba olmalarına engel değil. Tek bir meseleleri var: Yaptıkları müzikle insanları Allah’ın yoluna çağırmak. Bahsi geçen müzik grubunun adı; Debu. Endonezya dilinde ‘toz’ yahut ‘zerre’ anlamına geliyor. Sarışın, siyah ve çekik gözlü Müslümanlardan oluşan Debu, Allah karşısında bir toz zerresinden farksız olduklarının bilinciyle yürüyor. Hiç abartı yok; zira Debu’nun şarkı sözlerini 13 dil bilen akademisyen, mutasavvıf bir hoca yazıyor, adı; Şeyh Fettah. O, etrafında kümelenmiş bu gencecik insanları uçuran derya, aynı zamanda grubun kalbi, beyni ve solisti olan Mustafa’nın da babası. Debu, Endonezya dışında Çin’de ve Mısır’da da hayran kitlesi olan bir grup. Mısır’daki konserinde ortalama 20 bin dinleyicinin olduğu biliniyor. ‘Tek amacımız var’ diyor Mustafa, “Peygamber’in mesajı olan Lâ ilâhe illallah.” Arapça, Farsça, İngilizce, Çince şarkılar söylemiş olmakla beraber şimdiye kadar asıl olarak hep Endonezya dilinde albüm yapmış olan grubun farklı dilde yaptıkları ilk albümün adı; ‘Hep Beraber’. Artık bir de Türkçe ile dünyaya merhaba dediler. Hatta ‘Hep Beraber’ albümüyle alışılagelmiş birlik mesajlarından öte, daha kalender bir dirlik mesajı yaydılar. İnternet sitelerinde de Türkçeyi üç dil arasına yerleştirmiş Debu. Endonezya dilinin yanı sıra, İngilizce ve Türkçe ile de sesleniyorlar tüm dünyaya. Müzik dünyasında nev-i şahsına münhasır bir oluşumbulmanın giderek güçleştiği bir zeminde Debu isimli müzik grubu çıtayı her bakımdan zorluyor. Etnik kökenleri, ‘hicret nedenleri’, dış görünüşleri ve referans kaynakları bakımından müzik dünyasının diğer elementlerinden bir hayli farklı bir noktada Debu. O müzik bizim herşeyimiz diyen gruplardan değil; Debu’nun üyeleri ‘Allah bizim herşeyimiz’ diyorlar. Pür tesettür kadın vokal ve sanatçıların keman, arp, kanun ve benzeri enstrümanlarla sahnede yer alması da grubu farklı kılıyor, malum İslam dünyasında hiç müzik yapılmıyor değil, ama ‘kadın’ konusu ve müzik yan yana geldiğinde hadise bir ‘tabu’ etrafında kilitleniyor genelde. kısaca, Debu’nun böyle bir tabusu yok diyebiliriz. Teksas ve Arizona şehirleri arasında kalan ufak bir kasabada başlıyor Debu’nun çetrefilli hikâyesi. Debu, Endonezya dilinde “toz” manasına geliyor ve bir ifadeyle de kendilerinin Allah yolunda toz zerreleri olduklarına dikkati çekiyor. Bir grup genç, İslâmî hassasiyetleri sebebiyle ve de seküler bir ülkede daha fazla yaşamak istememeleri sonucu, Amerika’dan bir yolunu bulup uzaklaşmak, hatta kaçmak isterler. Şeyh Fettah isminde bir bilge etrafında toplanan bu gençler, bir yol haritası çizemezler ilkin. Hatta bu etütler esnasında grubun bir öbeği Dominik Cumhuriyeti’ne revan olurlar. Fakat bu okyanus ülkesinde de huzur yakalanmaz bir türlü. İstikamet belli olmadığı için Teksas civarındaki kasabada meskûn duran bilge Fettah, bu zamanlarda düşüncelere gark olmuştur. Gitmek şarttır; fakat nereye? Şeyh Fettah’a herhangi bir gece yarısı gelen ilham sayesinde öncesinde muamma olan güzergâhları belli olur. İstikamet Endonezya’dır artık. Endonezya’ya varıldıktan sonra da bu çetrefilli süreç bitmez. Ufak bir şehre yerleşen Debu grubunun elemanları yeni bir ülkede yaşama heyecanına düşerler; fakat bir tek şüphe taşımadan. Allah yollarını açık eder ve Endonezya İslam Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak görev alır Şeyh Fettah. Her şey yoluna girmektedir ve hemen bunun akabinde de Cakarta’yı memleket edinme başlar yavaştan. Bundan sonraki süreci Mustafa anlatıyor: “Endonezya’ya 1999 yılında geldik. Burayı tercihimiz ise şeyhimizin ilhamı ile oldu. Buraya yerleşmeden evvel hicret edeceğimiz bir ülke arayışı içerisindeydik. Bu arayış ise şeyhimize İlahi ilhamla Endonezya’nın bildirildiği geceye dek sürdü. Kimileri için Amerika rüyalar ülkesi olabilir; ama bizim için böyle değildi. Müslüman insanlar olarak Müslümanların çoğunlukta olduğu bir memlekette yaşamayı ve evlerimizde ezan sesleri duymayı arzuluyorduk doğrusu.” Üniversitedeki tahsil sayesinde müzik enstrümanlarıyla tanışma fırsatı yakalarlar Debu’nun genç beyinleri. Bu çalgı öğrenme işi de basit bir tesadüften daha büyük anlamlar taşır Debu’nun istikbali için. Zira İslam dünyasının bir bölümü için musiki halen tabuya yakın sertlikle karşılanır. Debu da kalabalık bir güruh ile bu işi sürüklemeye başlamıştır artık. Müzik üzerine fikirleri de çok dostane ve sofiyane. Kalabalık bir aileden oluştuğu için Debu, tüm grup elemanları ellerine bir enstrüman alır ve meşke başlarlar. Grup içerisinde hanımlar da olduğu için müzikleri çok sesli olarak başlar ve devam eder. Hatta kadın seslerine karşı tepkiler de gelmemiş değil, özellikle Türkiye’den. Fakat bu minvalde “müzik” kavramına bakış açıları da idealist. Şöyle diyor yine grubun yakışıklı solisti Mustafa: “Tek amacımız peygamberin mesajı olan ‘Lâ ilâhe illallah’ düsturunu bütün dünyaya iletebilmek. Oldukça iyi bir yolda olduğumuzu düşünüyorum. Peygamber, muhataplarımıza onların anlayabileceği dilde konuşmamızı öğütler ve günümüzde herkesin en iyi anladığı dilin müzik dili olduğunu söyleyebilirim. Bu yine karşımızdaki kişilerin anlayış seviyesi ile ilgili olan hadisle alakalı. Türkiye’den aldığımız haberler bizi dinleyen heavy metal gruplarının olduğuna dairdi. Alışılmış ilahiler söylemek bu dinleyici kitlesini kaybetmek olabilirdi. Debu’nun gerçekten de çok geniş bir dinleyici kitlesi var. Kadınların şarkı söylemesi hususunda bir yanlışlık söz konusu değil. Elbette Allah ve Peygamber’i için söylüyorlarsa... Hatta bu çok da güzel bir davranış olur. Ama dünyalık söylüyorlarsa, problem olur. Üstelik kadınların şarkı söyleyemeyeceğine dair bir hadis de bulunmuyor; aksine Peygamber’e şarkı söyleyen kadınlar olduğunu biliyoruz. Mevlânâ der ki: ‘Cenazeme çalgılar getirin ve şarkılar söyleyin; zira sivrisinekler dahi dans edecektir.’ Ve Gazali’den de biliriz. Kendisi çok saygın bir İslam mütefekkiridir. Kendisinin bir sözü vardır; ‘Baharın çiçekleriyle ve udun musikisiyle hareketlenmeyenin ilacı bulunmaz.’ diye. Bu, İslam’ın bir mesajıdır.” İlahi aşkı kendilerine mihenk olarak alıyor Şeyh Fettah ve talebeleri. İlahiler ve ezgiler birbiri ardına bu bilgenin dimağından dökülmeye başlar. Şeyh Fettah’ı soruyoruz; zira çok ilginç geliyor böyle bir bilgenin bir yerlerde yaşıyor olması ve ışık saçması. 13 farklı dil biliyor Şeyh Fettah ve şarkıların güftelerini kendi dillerinden yazıyor. Meraklanıyoruz ve soruyoruz bu bilgenin kimliğini. Aldığımız cevaplar da tatminkâr: “Şeyh Fettah benim babam. Aynı zamanda da sûfi şeyhi. Kendisi Şazeli, Çişti, Rıfai ve Kadiri ekollerine tedris iznine sahip ve bu vazifesine 1981 yılından bu yana devam ediyor. Röportaj yapmıyor; fakat söylediğimiz bütün şarkıların sözleri ona ait. 13 farklı lisan biliyor ve de şu sıralar Arapça bir albümün de hazırlığı içerisindeyiz. Bunların dışında babamın sözlerini yazdığı Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce, Çince ve Endonezya dilinde şarkılarımız da var. Tek amacımız Peygamber’in mesajı olan “Lâ ilâhe illallah.” Grubu biraz daha yakından tanıyalım: Debu müzik dünyasına Mabuk Cinta (Aşk Sarhoşu) ile 2003 yılında merhaba demiş olur. Gerçi müzik dünyası demek doğru olmaz. Zira onların derdi, müzik dünyası değil, hayırlı bir iş yapmak... Makin Mabuk (Daha da Sarhoş) albümüyle de aşk şarabını kovalamaya devam eder Debu. Bu sefer rap gibi, reggde gibi muhtelif müzik türleri de bu albümde mesken bulur kendine. 2006 yılında da Nyawa dan Cinta (Can ve Aşk) albümüyle iyiden iyiye Müslüman memleketlerde isminden söz ettirir Debu. Binlerce müziksevere konserler verir ve Asya’nın ağır toplarından biri olur. Çalgıları müzik kültürümüzden pek uzağa düşmez. Kanun, ud, saz, bağlama, yaylı tambur gibi sazları Debu’nun müziğinde duymak mümkün. İlk üç albüm, Endonezya dilinde yayımlandı. Son albümleri ise ilk kez farklı bir dilde hazırlandı. “Hep Beraber” adlı albüm çalışması da Türkiye’de Marmara Müzik firmasından piyasaya sürüldü. Video kliplerinde kalabalık bir güruhun ilahi bir hâl üzere olduğu bariz. Aksanlı bir Türkçeyle Mustafa “Hep Beraber” albümü, Türkçe ve Türkiye üzerine de elinde sazıyla name söylüyor ve ekliyor: “Aslında bu albümü piyasaya sürme aşamasında biraz acele ettik. Bazı iletişim sıkıntılarımız oldu. Hiç promosyon çalışması yapamadık; ama inşallah yakında bu sıkıntılar çözülecek, Marmara Müzik’in yardımlarını bekliyoruz... Açıkçası siyasi meselelerden uzak duruyoruz ve Müslümanları aşk mezhebinde bir araya getirmeye çalışıyoruz. “Sarayda” şarkımızda bahsettiğimiz gibi, hepimiz Allah’ın sarayındaki şarkıcılarız... Geçtiğimiz temmuz ayında Türkiye’deydim. İstanbul şimdiye dek gördüğüm en mükemmel şehirdi. Ayrıca Türk sanat müziğini ve Türk halk müziğini de çok seviyorum. Hatta en sevdiğim müzik tarzının bunlar olduğunu söyleyebilirim. Hep Beraber albümünde de bu sesleri ve ilahi aşkı tadacak dinleyiciler. Ve de zikri. Bu albümle beraber zikretmiş olacaklar. Üstelik bu sözler bir Allah dostundan, şeyhimizden. Bu yüzden de bereketli. Bunların da üzerinde hoş bir müzik. Zikrederken keyif de alacaklar. Türkiye’ye gelmeyi ve turneler yapmayı çok istiyoruz. Bununla ilgilenenler olursa bizimle web sitemiz aracılığıyla iletişime geçebilir. En yakın zamanda gelmeye çalışacağız.” ‘Sarayda’ isimli şarkının içinden bir mısra seçiyor Mustafa ve bilge Fettah’ın dilinden üfürüyor, sohbetimiz sona ererken: Sırrından hayret ederim, Saklı olan aydınlanır, Nasıl anlatabilirim, Dil böyle mahir değildir. Şeyh Fettah’ın sözlerini yazdığı eserler, “Hep Beraber” adlı albümde Türkçe olarak seslendiriliyor. İslam dünyasının kalabalık ve kozmopolit grubu Debu, tertemiz ve güleç simalarıyla, kötü güçler tarafından dünya üzerinde oluşturulmaya çalışılan “kötü ve tehlikeli Müslüman” imajını yerle yeksan ediyor. Sözün eğrisi doğrusu budur. Sarışın Müslümanlar, Amerika’nın bağrından çıkıp Endonezya’da vücut bulmuş Debu’nun bireyleri olarak tüm dünyayı, her ferdi kucaklayıp, mesajlarını iletiyorlar. İlahî Aşk’a bağlanalım… ZAMAN
<< Önceki Haber Debu, tevhidin notalarıyla fethediyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER