Derginin ilkleri biraraya geldi - İZLE

Türkiye'nin en çok okunan ilim ve kültür degisi Sızıntı, 30 yaşına girdi. 30’ncu yılını vefa ödülleriyle taçlandırdı.

Derginin ilkleri biraraya geldi - İZLE

UNUTULMAYACAK KARELER - TIKLAYIN

"Merhametin yok diyelim nefsine, Merhamet etmez misin evladına..." İşte bu sözler özetliyor Sızıntı'nın yola çıkış gayesini özetliyor. Dergi hangi şartlarda yayın hayatına başlamıştı. Her şey öylesine yokluklar içinde başlamıştı ki. Ama güzellikleri verecek Olan öylesine zengindi ki. O istedikten sonra... İşte böylesine büyük fedakarlıkların eseri olan Sızıntı Dergisi, 1979 tarihinde çıktığı yolculuğunun otuzuncu yılına büyük bir coşkuyla girdi. Sızıntı 30’ncu yaşına girdi girmesine ama derginin ilklerini biraraya getiren dün geceki muhteşem törende, yüzlere baktığınızda, sanki yarın ilk dergi çıkacakmış gibi hissediyordunuz. İşte, derginin birbirinden değerli büyüklerini bir araya getiren gecenin en değerli anı; vefa ödülleri veriliyor. Yüzlerde kardeşliğin tarifsiz tebessümleri var. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'ye takdim edilen ödülü kardeşi Mesih Gülen alıyor. Ve o anda bir alkış kopuyor.Yayın hayatına ızdırapla başlayan Sızıntı Dergisi, çok geçmeden dönemin birçok gencine ilham kaynağı oldu. İlk sayısında yaklaşık 6000 basmıştı. Her gün onlarca kişinin öldüğü anarşi olaylarının hakim olduğu dönem, ağızlara bile alınmayan sevgi, hoşgörüyü anlatıyordu. Kainat kitabını okumayı kolaylaştıran dergi, bir taraftan Allah'ın kainattaki nakışlarını gösterirken, diğer taraftan akıl ve kalbi birleştiren yeni bir düşünce biçimini sunuyor. Sızıntı bir sorunun cevabını çok net verdi, vermeye de devam ediyor. Acaba her şey maddenin soğuk ve sonlu perspektifiyle açıklanabilir miydi? Otuz yıllık birikimiyle büyük bir okul haline gelen Sızıntı düşünce ve duygu dünyasındaki yolculuğuna devam ediyor. 2009 daha fazla insana ulaşabilmek ümidiyle. Sızıntı Dergisinin Vefa Gecesi Programı Cumartesi saat 18.30'da ve Pazar sabah 10'da bütün ayrıntılarıyla Mehtap TV'de ekrana gelecek. NİCE OTUZ YILLARA SIZINTI – TÖRENDEN İZLENİMLER 2008’in son gecesi… Çemberlitaş’ta, Kısa adıyla FKM olan Fırat Kültür Merkezindeyiz. Dışarının soğuk ve gürültüsüne rağmen içeride, sıcak ve asude bir iklim karşılıyor bizi. Sızıntı Dergisinin 30. yılı ve vefa ödül töreni vesilesiyle buradayız. Merdivenleri çıkıp salona girene kadar -saymıyorum ama- en az beş pırıl pırıl genç, “Hoş geldiniz” diyor. Yüzlerindeki aydınlığa denk bir ışıkla aydınlatılmış salona girip ön sıralara yakın boş koltuklardan birine oturuyorum. Salonun içine düzenli aralıklarla asılmış olan afişlere bakıyorum göz ucuyla… “Cehalet en kötü arkadaş, ilim en vefalı yoldaştır”, “İyilik görmenin yolu iyilik yapmaktan geçer”, “Sen tohum at git, kim hasat ederse etsin” … ve her bir vecizenin altında ortak ifade… “diyenlerin okuduğu dergi” Ve “diyenlere” bakıyorum sonra; her bir vecize ile aydınlık simalarında bir bağ kurarak... Yüzüne baktığımı fark eden gülümsüyor; telaşlarına ortak ediyor bir kısmı beni: böyle bir gece 30 yılda bir yaşanır.” Bir dergi bu kadar mı okul olur… ve bir dergi bu kadar mı yansır okurunun, sözüne, sesine, yüzüne… Program sunucusunun kürsüye yönelmesiyle salon içindeki hareketlilik de duruluyor. Kaynak Holding Yönetim kurulu başkanı Naci Tosun davet ediliyor önce. Naci Tosun, Filistin halkına yapılan zulümler karşısındaki teessüratını ifade ediyor sözlerinin başında. Derginin yola çıkış serüvenine ortak olmuş biri olarak 70’li yıllara götürüyor sonra dinleyicileri. O günün gençliğinin içine düşürüldüğü kaosun, karışıklığın en önemli sebeplerinden birinin, materyalist bir dünya görüşüyle ortaya konmuş olan kitaplar, dergiler olduğunu söylüyor. O dönemde birkaç dertli insanın, “bu milletin çocukları için ne yapılabilir” sorusunu kendilerine sorduklarını, Sızıntı çıkmadan önce oldukça zor şartlarda, Anadol marka bir araba ile Anadolu’nun köy köy kasaba kasaba dolaşıldığını anlatıyor. Naci Tosun Beyin ardından panele geçiliyor. Panel Yöneticisi Prof. Dr. Arif Sarsılmaz, Sızıntı’nın 30 yılını, her bir panelist 10’ar dakikalığına aralanan pencerelerden anlatıyor kendilerini büyük bir merak ve ilgi ile dinleyen misafirlere… Abdullah Aymaz, Sızıntı dergisinin doldurduğu boşluğa işaretle, Sızıntı, eşya ve kainat karşısında tefekküre sevk eder diyor. Sızıntı’da yer alan yazıların tercüme olmayıp telif olduğu beyanını, dergiye dair önemli bir ayrıntı olarak not ediyoruz. Ali Ünal ise isminde temsil edilen mana Sızıntı’nın misyonudur diyor ve bu misyonu, mutlak acz, mutlak fakr ve mutlak şükr kavramları ile açıklıyor. Son panelist Yusuf Alan, 15 yıl öncesi Sızıntı Ankara yazı heyetinde yer aldığı döneme ait enteresan tevafuklardan bahsediyor. Ve vefa ödül töreni… sahneye davet edilenlerin çoğunun sadece ismini duymuştuk o zamana kadar. Sızıntı misyonuna ta başından itibaren maddi manevi destek veren bu isimler, herhalde başka bir derginin vücut bulmasına vesile olsalardı ülkenin en tanınmış, en fazla gündeme gelen isimleri olurlardı… Bir yanda, kuruluşta matbaa işinden tek anlayan kişi Abdullah Usta, diğer yanda önceleri harfleri elle dizerken sonra sırasıyla elektrikli daktiloya ve bilgisayara terfi eden Hakkı Bey.. Çıkan dergilerin satılıp satılmadığını bayileri dolaşıp tek tek kontrol edenin bugün tirajı bir milyona yaklaşan Sızıntı dergisi karşısında hangi duygular yaşadığı ise o anki merakımı oluşturuyor. O akşam her birine birer plaket verildi; fakat o anda onların yüzlerindeki ışıltının sebebi, salonda her biri Sızıntı’nın kaynağından beslenmiş pırıl pırıl simalar ve onlar gibi dünyanın dört bir yanına sevgi, barış ve hoşgörü iklimi yaşatan gönül erleriydi.
<< Önceki Haber Derginin ilkleri biraraya geldi - İZLE Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER