17 Nisan'a dek Rezan Has Müzesi'nde görülebilecek sergide Güran'ın (1881-1937) yaklaşık 60 eseri yer alıyor. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ile çeşitli özel koleksiyonlardan derlenen eserler, izleyiciyi İstanbul'un bahçe ve parklarında, ağaçlarında, bostanlarında, kırlarında, sokak ve mahallelerinde, köşk ve konaklarında, sahil ve rıhtımlarında dolaştırıyor. Bunda ressamın İstanbul'u çokça gezmesinin de etkisi büyük. Çünkü Güran eserlerini; Aksaray Horhor Mahallesi'ndeki babaevinde, Çamlıca, Süleymaniye ve Fındıklı'daki atölyelerinde, Boğaziçi, Haliç ve Üsküdar kıyılarında, kentin tepelerinde, sokaklarında ve kırlarında yapmış. 1914 kuşağının izlenimci ressamlarından Güran; özellikle İstanbul'un denizini, teknelerini, camisi ve kiliselerini, türbelerini, kahvelerini, çeşmelerini ve insanlarını; tanık ve gözlemci sıfatlarıyla ele alırken dikkat ettiği yegâne şey ışıkmış. Sergiyi "Ben resimde önce ışığa bakıyorum. Işık hepimizi çok fazla etkiliyor. Sergiyi gezerken hepimizin içi ışıkla dolacak. Buna da ihtiyacımız var, karanlığa değil..." cümleleriyle gezen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da ressamın ışıkla ilişkisine vurgu yapıyor ve ekliyor zaten: "Güran; yarım asırlık yaşamına yüzlerce tablo sığdırmış ve gerçekten izlenimci akımın ülkemizdeki önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Hoca Ali Rıza geleneğini Avrupa tekniğiyle birleştirmiş ve geriye unutulmaz eserler bırakmıştır... Ona saygımız büyük."