Mahkemenin Özgecan kararına sosyolog yorumu

Mahkemenin Özgecan kararına sosyolog yorumu

Mersin'de hunharca öldürülen Özgecan Aslan'ın katil zanlılarına verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile ilgili bir yorum da Fatih Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç Dr. Semiha Topal'dan geldi. Topal, "Özgecan'ın vahşice katledilmesi toplumda derin izler bıraktı. Kadın hareketlerini daha da kuvvetlendirerek bu konuda toplumda ciddi bir farkındalık oluşturdu. Özgecan Aslan Cinayeti davasında verilen karar, bu konudaki yürütülen kampanyaların başarılı olduğunu kanıtlıyor." dedi.

5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü dolayısıyla açıklama yapan Topal, Türkiye'de kadına yönelik şiddet konusuna da değindi. Topal, "Kadına yönelik şiddet konusunda birçok üçüncü dünya ülkesini geride bırakmış durumdayız. Modernleşmeye paralel olarak kadına uygulanan şiddetin arttığını görüyoruz. Kadının statüsünün değişmesini kabullenemeyen erkekler genelde şiddete meyilli olabiliyor. Boşanma dosyalarına bakıldığında bu daha net anlaşılabiliyor." ifadelerini kullandı.

"DEVLET GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMADA YETERSİZ"

Şiddetin artmasının en önemli sebebinin devletin yeterli tedbirleri almamasından ve caydırıcı cezaların verilmeyişinden kaynaklandığını anlatan Sosyolog Topal, şunları kaydetti:

"Kadın hakları örgütlerinin özellikle üzerinde durduğu konu caydırıcı cezaların verilmeyişi. Bu konuda çok ciddi gayret içerisine girdiler ve sonuç da aldıklarını düşünüyorum. Son örnek Özgecan Aslan cinayeti davasında hâkimin üç sanığa da ağırlaştırılmış müebbet cezası vermesi. Bu kampanyalar yürütülmeseydi belki de sanıklar bu cezayı almayacaklardı. Bundan önceki birçok davada bunun örneklerini gördük. Tahrik indirimi diye bir durum söz konusu. Suçlular genelde bu sebepten ceza indirimi alabiliyorlar. Bu açıdan bu hareketleri cinsiyetçi olarak görmeyip desteklemeliyiz."

"KADIN BAKANLIĞI OLUŞTURULMALI"

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın kadın haklarını korumada yeterli olmadığından yakınan Topal, şöyle devam etti:

"Kadın sadece aile içerisinde düşünülmemeli. Aile Bakanlığı denince yalnızca ailenin sorunları akla geliyor. Kadının bir sorunu varsa 'bunu aile içerisinde çözmesi gerekir' gibi bir algıya sebep oluyor. Kadın erkek eşitliği sosyal politikaların ötesinde bir şey. Bir de kadının toplumsal statü ve özgürlüğünün değişmesinden kaynaklanan eşitlik temelli sorunlar var. O yüzden 'Kadın Bakanlığı'nın oluşturulması gerekiyor."

"KADINLAR SUSKUNLUK PERDESİ ALTINDA"

Namus kavramının kadın cinselliğinin bastırılması ile irtibatlandırıldığından dert yanan Topal, şunları belirtti:

"Kadınlar bu suskunluk perdesi altında mağduriyetlerini dile getiremedikçe erkekler bu konudaki saldırganlıklarına kontrolsüzce devam ediyor. Tecavüze uğrayıp da ölen kadınlar mahallenin kahramanı ilan edilirken, tecavüze uğrayıp da ölmeyenler o mahallede yaşayamaz hale geliyor. Hukukun üstünlüğünün tesis edilemediği bir toplumda mahallenin adaleti maalesef bu şekilde tecelli ediyor."

Yrd. Doç. Dr. Semiha Topal, 'Toplumsal cinsiyet nedir? Cinsiyet eşitliği nedir?' gibi kavramların toplumun kılcallarına kadar ulusal bir eğitim hamlesiyle anlatılması gerektiğine temas ederek, "Kadın ve erkeğin toplumda eşit şekilde yaşamasının insani bir tavır olması gerektiği, küçük yaşlarda anlatılmaya başlanmalıdır. Eğitim alması gereken sadece erkekler değil tabi ki kadınların da bu eğitimlerin içerisinde olması gerekir." dedi.
CİHAN
<< Önceki Haber Mahkemenin Özgecan kararına sosyolog yorumu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER