Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), çözüm sürecine ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunarak yargılanmasını talep etti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na MHP adına başvuruyu MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman yaptı. "Çözüm sürecini başlatarak ülkemizi yangın yerine çeviren sorumlular hakkında" yapılan suç duyurusunda Erdoğan'ın yargılanması talep ediliyor.
MHP'nin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na ilettiği suç duyurusunun Netice ve Talep kısmında şu ifadeler yer alıyor: "Yukarıda kısaca arz edilen ve kamuoyu önünde açıkça cereyan eden süreçte anayasal suç işleyen, konusu suç olan emri uygulayan, suçluyu kayıran, görevini kötüye kullanan, kamu görevini terk eden veya yapmayan, suçu bildirmeyen, suç delillerini yok eden, gizleyen veya değiştiren, suç delillerini bildirmeyen, terör örgütüne yardım ve yataklık eden kamu görevlileri ve diğer şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını, Süreç kapsamda bölgede valilik yapan valilerin isimlerinin istenmesi, çözüm sürecini övünerek başlatan eski Başbakan, yeni Cumhurbaşkanın yargılaması için gerekli işlemlerin başlatılmasını, dönemin çözümden sorumlu başbakan yardımcısı, içişleri bakanı, hâlen yasama dokunulmazlığı bulunan diğer şüpheliler hakkında fezleke düzenlenerek TBMM'ye gönderilmesini aklı hür vicdanı hür cumhuriyetin savcılarından diliyoruz. Şikayetimiz hakkında işlem yapmayan, etki altında kalan, baskıya boyun eğen savcıların ve hakimlerin tarih ve milletimiz önünde sorumlu olacağını saygıyla bir kez daha bildiriyoruz."
Adliye çıkışı Büyükataman'ın yaptığı açıklama, MHP tarafından yazılı olarak basın mensuplarına da dağıltıldı. Dağıtılan açıklamasında Büyükataman, şu ifadeleri kullandı: "Biz yıllardan beri AKP'ye; Türk milletinin kimliğiyle uğraşmayın, bu birlik harcıyla oynamayın sonuçları vahim olur dedik, haklı çıktık. Türk milletinin kardeşliğini harap edecek plan, proje ve yaklaşımlardan uzan durun, kutuplaşmayı teşvik edersiniz dedik, haklı çıktık. Yıkım projesinden vazgeçin, Türk milletini 36 parçaya ayırma izansızlığından cayın, yoksa birlikte yaşama ruhu zedelenecek dedik, haklı çıktık. Sözde Kürt sorunu tanımından uzaklaşın, Türk milletinin eşit ve saygın fertlerini sorun olarak görürseniz olayların önünü alamazsınız, dedik, haklı çıktık. Bölücü militanların inlerini imha edin, Kandil'e Türk bayrağı dikin, aksi takdirde terör örgütünün dayatmalarıyla karşılarsınız dedik, haklı çıktık. Anadilde eğitim taleplerine sıcak bakmayın, devlet eliyle mahalli dillere kucak açmayın, alt kültürleri tanıma şuursuzluğunu bırakın, yoksa bölücülükle baş edemezsiniz dedik, haklı çıktık. Bebek katiliyle pazarlık yapıyorsunuz, bizimle şeref polemiğine girmeyin altında kalırsınız dedik, haklı çıktık. İmralı canisiyle görüşmeyin, müebbet hapis cezası almış terör suçlusunu muhatap almayın, Türk milletinin kudretini lekeletmeyin, aksi hâlde İmralı'yı siyasallaştırır ve örgütünü yönetmesini kolaylaştırırsınız dedik, haklı çıktık.
Terörle mücadele edin, biz destek oluruz, korkmayın çekinmeyin, yeter ki terörü yok edin, aksi halde bölücü taleplere rıza göstermek durumunda kalırsınız dedik, haklı çıktık. Adaleti siyasallaştırmayın, yoksa hukuk devleti anlayışını çöküşe götürürsünüz dedik, haklı çıktık. Türk milletinin birliğini savunun, bölücülere kucak açmayın, teröristlere hak arayanlar olarak bakmayın, yoksa ihanete çanak tutarsanız dedik, haklı çıktık. AKP zihniyetine ne dediysek doğru çıktı. Bizim görüşlerimiz, eleştirilerimiz hiçbir zaman temelsiz ve mesnetsiz olmadı. Bizim mevcudiyetimiz, millî muhalefetimiz birçok oyunu boşa çıkarmış, birçok tuzağı bertaraf etmiştir. Türkiye ve Türk milleti yararına neyi doğru bildik neyi doğru gördükse onun yanında olduk, onun yanında durduk. Türk milletinin huzur ve mutluluğu için gerektiği zaman taşın altına elimizi, gövdemizi koyduk. Türkiye'nin millî çıkarları için milliyetçi fikriyatımızın icap ve kabullerini her fırsatta ilan ettik."
14 Mayıs 2013 Salı günü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin TBMM Grup Toplantısında; "Anayasa suçu işlemiş Başbakan ve bazı hükümet üyeleri, konusu suç teşkil eden emri yerine getiren, suçluyu kayıran ve kollayan kamu görevlileriyle birlikte, 63 sözde akil insanlar heyeti hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmak üzere" parti adına kendisini görevlendirdiğini söyleyen MHP Genel Sekreteri, şöyle konuştu: "Bunun üzerine bir suç duyurusunda bulunmuştuk. 01 Mayıs 2014 tarihinde başvurumuz ile ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 'kovuşturma yapılmasına yer olmadığına' dair karar verilmişti. Ayrıca şikâyet edilenlere, Ceza Muhakemesi Kanununa aykırı olarak şüpheli sıfatı dahi verilmemişti. 01 Mayıs 2014'te 'Bugünkü ortamda çözüm süreci dâhilinde atılan tüm adımlar, tüm girişimler ve tüm teklifler gayrihukuki ve gayrimeşrudur.' demiştik. Suç duyurumuza esas teşkil eden konuların, terörle mücadele ve terörü bitirmek amacıyla yapılan siyasi faaliyetler olduğu ve isnat edilen suçların unsurlarının oluşmadığı vurgulanmıştı."
AKP MİLLETVEKİLLERİNİN VE BAKANLARIN İTİRAFLARI DA DELİLLER ARASINDA
Büyükataman, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Şimdi isnat edilen suçların unsurları oluşmuş mudur? Suç unsurunun oluşması için daha ne olmalıydı? Ülkemizin bir bölümünde ayrı bayrak ve tel örgülerle belirlenmiş sınırlar mı oluşmalı, yoksa binlerce askerimiz daha mı şehit olmalıydı? Bunun oluşmasını bekleyenler için düğmeye basılmıştır ve bugün Güneydoğu Anadolu bölgemizdeki asayişsizlik yerini yeniden teröre bırakmıştır. Açılım masasının taraflarından olan terör örgütü AKP'yi, AKP de bölge halkını ve HDP'yi, PKK'yı suçlamakta, iki tarafta birbirini verdikleri sözleri tutmamakla suçlamaktadır. Bu sözlerin neler olduğunu tahmin etmek güç değildir. Taraflar buluşma yerinde anlaşamadığı için mi bu şehitleri vermekteyiz? Açılım süreci denilen bu ihanet sürecinde PKK'ya bilerek taviz verildiği AKP'li Bakan, Milletvekili ve Danışmanlar tarafından açıkça itiraf edilmektedir. O gün verilen takipsizlik kararında siyasi bir baskı unsuru oluşmuşsa bunun da hesabı günü geldiğinde yine adil Türk yargısı tarafından sorulmalıdır. Bugün sorulmuyorsa biz meselenin takipçisi olmaya devam edecek ve bir sonraki dönem yeniden soracağız. Bugün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığımız yeni suç duyurusu müracaatımıza esas teşkil eden ve kamuoyu önünde açıkça cereyan eden süreçte anayasal suç işleyen, konusu suç olan emri uygulayan, suçluyu kayıran, görevini kötüye kullanan, kamu görevini terk eden veya yapmayan, suçu bildirmeyen, suç delillerini yok eden, gizleyen veya değiştiren, suç delillerini bildirmeyen, terör örgütüne yardım ve yataklık eden kamu görevlileri ve diğer şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını, çözüm sürecini övünerek başlatan eski Başbakan, yeni Cumhurbaşkanın yargılaması için gerekli işlemlerin başlatılmasını, hâlen yasama dokunulmazlığı bulunan şüpheliler hakkında fezleke düzenlenerek TBMM'ye gönderilmesini saygıyla arz ve talep ederiz."
Suç duyurusunda şu iddialara yer verildi: "Eski Başbakan, yeni Başbakan, Eski İçişleri Bakanı, dönemin çözümden sorumlu Başbakan Yardımcısı ve benzer talimatı veren hükümet mensupları anayasal suç ile ceza kanununda yer alan ve aşağıda açıklanan suçları işlemişlerdir. Bölgede görev yapan valiler suç işlemişler ve hem de konusu suç olan emri yerine getirmişlerdir. Valinin emrine uyan kamu görevlileri, askerî birlik komutanları ve emniyet müdürleri konusu suç olan emri yerine getirerek suç işlemişlerdir."
ERDOĞAN'IN YARGILANMASI İÇİN GEREKLİ İŞLEMLERİN BAŞLATILMASI TALEP EDİLİYOR
Suç duyurusunun 'netice ve talep' kısmında ise Erdoğan'ın yargılanması istendi: "Yukarıda kısaca arz edilen ve kamuoyu önünde açıkça cereyan eden süreçte anayasal suç işleyen, konusu suç olan emri uygulayan, suçluyu kayıran, görevini kötüye kullanan, kamu görevini terk eden veya yapmayan, suçu bildirmeyen, suç delillerini yok eden, gizleyen veya değiştiren, suç delillerini bildirmeyen, terör örgütüne yardım ve yataklık eden kamu görevlileri ve diğer şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını, Süreç kapsamda bölgede valilik yapan valilerin isimlerinin istenmesi, çözüm sürecini övünerek başlatan eski Başbakan, yeni Cumhurbaşkanın yargılaması için gerekli işlemlerin başlatılmasını, dönemin çözümden sorumlu başbakan yardımcısı, içişleri bakanı, hâlen yasama dokunulmazlığı bulunan diğer şüpheliler hakkında fezleke düzenlenerek TBMM'ye gönderilmesini aklı hür vicdanı hür cumhuriyetin savcılarından diliyoruz. Şikayetimiz hakkında işlem yapmayan, etki altında kalan, baskıya boyun eğen savcıların ve hakimlerin tarih ve milletimiz önünde sorumlu olacağını saygıyla bir kez daha bildiriyoruz." CİHAN