'Normalleşme stratejisi bu haliyle inandırıcı değil'

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, normalleşme adımlarını değerlendirdi. Yürekten bir şekilde "Evet, doğrusu yapıldı" demesinin güç olduğunu, kendisi gibi düşünen uzmanların sayısının da oldukça fazla olduğunu belirten Müftüoğlu, "Bu yeni uygulama, bu yeni strateji bu haliyle pek de inandırıcı görünmüyor, güven vermiyor" dedi.

SHABER3.COM

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Hürriyet gazetesinde 'Doğru mu yaptık' başlığıyla yayımlanan yazısında günlük vaka sayılarındaki artışın salgın matematiğine aşina herkes için korkutucu olduğunu söyledi.

"Tam da günlük rakamların 10 binleri geçtiği farklı bir dönemde salgında neticeyi derinden etkileyecek önemli kararlar aldık ve 'yerinde karar dönemi' diye tanımlanan farklı bir uygulamaya geçtik" diyen Müftüoğlu, şöyle devam etti:

"Uygulamanın esasında, 'kademeli esnetme' yerine 'renklendirilmiş normalleşme' diyebileceğimiz farklı bir uygulama var. Enfeksiyon hastalıkları veya halk sağlığı uzmanı olmasam da süreci başından beri dikkatle izleyen, her aşamasında ilgili hocalarla yoğun bilgi alışverişinde bulunan 40 yıllık bir 'hekimlik tecrübesi'yle baktığımda bu yeni uygulamaya katıldığımı, yürekten bir 'Evet, doğrusu yapıldı' diyebileceğimi söylemem çok güç.

'Benim gibi düşünen uzmanların sayısı da oldukça fazla'

Üstelik itiraf edeyim, benim gibi düşünen uzmanların sayısı da oldukça fazla. Kısacası bu yeni uygulama, bu yeni strateji bu haliyle pek de inandırıcı görünmüyor, güven vermiyor."

Müftüoğlu, son kararlar hakkında konuştuğu uzmanlardan aldığı değerlendirmelerin özetinde, yanıtlanması gereken bazı temel sorular olduğunu belirtti. Müftüoğlu, bunları şöyle sıraladı:

" - Soru 1: İl bazında uygulamaya geçmek yanlış bir yaklaşım olmasa da açıklanan il bazlı veriler yeteri kadar tatmin etmiyor. 'Mavi' ya da 'kırmızı'ya boyanan yani 'çok düşük' veya 'çok yüksek' riskli bulunan illerimizde '1000 kişi başına günde kaç test yapılıyor?' ve 'Testlerdeki pozitif oranları ne durumda?' gibi soruların yanıtları net ve açık değil. Prensip olarak kabul edilen değer, herhangi bir il, bölge ya da ülkede '100 testte 3’ten fazla pozitiflik' oranı varsa salgının kontrol altına alındığını söylemek zor. Türkiye’deki genel rakam ise son günlerde yüzde 9’ları zorluyor.

  - Soru 2: Şehirler arasında da muazzam rakamsal farklar var. Örneğin, Ordu’daki vaka sayısı Şırnak’tan '130 kat' daha fazla. Sağlık Bakanlığımız ve Bilim Kurulumuzun iller arasındaki bu kabul edilmesi güç rakamsal farklılıkların nedenlerini de bizimle paylaşması gerekiyor.

  - Soru 3: 'Mavi', 'sarı', 'turuncu' ya da 'kırmızı' illerde 1000 kişi başına günde kaç test yapıldığını da maalesef -açıklanmadığı için- bilmiyoruz. Mesela aynı örnekten gidersek 'Şırnak’taki vaka sayısının azlığı' ya da 'Ordu’daki vaka sayısının çokluğu' acaba uygulanan günlük test sayısıyla da ilgili olabilir mi? Bu soru önemli. Çünkü duyumlara göre, bazı illerde doğru dürüst test yapılmıyor, test sayıları düşük tutuluyor.

  - Soru 4: Son günlerdeki vaka sayısı artışının 'mutasyon meselesi' ile ilişkisi hakkında da herhangi bir bilgiye sahip değiliz. 'Hangi ilde ne oranda mutasyonlu vaka var?' veya 'Vaka artışlarında mutasyonların rolü ne?' sorularının da yanıtları net ve açık değil."

'Rakamlar konuşmalı'

Mevcut verilerle yeni bir döneme girildiğini belirten Müftüoğlu, bu konudaki sözlerini şöyle noktaladı:

"Sürecin bundan sonrası için alınacak her kararda temel dayanak noktamız 'rakamlar' olmalı ve bu rakamlar toplumla da net ve açık olarak paylaşılmalıdır. Aksi halde, üzülerek belirtelim, yeni dalgalar değil, tsunamiler bile kaçınılmaz olacaktır. Sağlık Bakanlığımız ve Bilim Kurulu’nun 81 il arasındaki vaka sayısındaki ciddi farklılıkların nedenlerini açıklamasında fayda var."
<< Önceki Haber 'Normalleşme stratejisi bu haliyle inandırıcı değil' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER