[Nurullah Kaya ] Türkiye’den kovularak daha başarılı bir kariyer yapma şansını yakaladı!

Stefan Kuntz, Türkiye Futbol Milli Takımı için çok isabetli bir tercih oldu. Kariyeri, disiplini, Türkiye’yi yakından tanıması gibi birçok pozitif etken bu kararın yerinde olduğunu gösteriyor

SHABER3.COM


Nurullah Kaya -Samanyoluhaber.com 

Stefan Kuntz, Türkiye Futbol Milli Takımı için çok isabetli bir tercih oldu. Kariyeri, disiplini, Türkiye’yi yakından tanıması gibi birçok pozitif etken bu kararın yerinde olduğunu gösteriyor. Ancak Türkiye’deki siyasi ve mevcut sosyolojik durum Kuntz’un işini hayli zorlaştıracak gibi görünüyor. Çünkü başarılı teknik adam her şeyden anladığını ve futbolu çok iyi bildiğini sanan zır cahil bir idareciler topluluğunun ortasına düştü. 
Futbol sürekli gelişen bir oyun. 10 yıl önceki futbolla şimdiki futbol arasında ciddi farklılıklar var. Antrenman yöntemleri, teknikler, futbolcuların fizyolojik özellikleri ile psikolojileri çok değişti. Yeni futbol ekolüne birçok eski antrenör ayak uydurmakta zorlanıyor. Futboldaki gelişmelere ve teknolojiye adaptasyon sorunu yaşayan ve kendini geliştiremeyen bir teknik adamın başarılı olma şansı çok düştü. 80’li 90’lı yıllarda futbol oynamış ve bugün antrenörlük yapan birçok ismin saha içindeki oyuncularını ve sürekli kendilerini geliştiren rakiplerini anlamaları gittikçe zorlaşıyor. 
Kuntz, Alman futbol disipliniyle yetişmiş çok iyi bir teknik adam. Hem saha içinde hem saha kenarında ter dökmüş, teknik ve taktik olarak kendini geliştirmiş bir isim. Kaiserslautern gibi futbolu çok seven bir şehrin bünyesinde yer almış, bir dönem Beşiktaş’ta oynayarak Türkiye’yi yakından tanıma fırsatı yakalamış çalışkan bir antrenör. 58 yaşındaki Kuntz, gençleri anlayabilen bir teknik adam. Almanya alt yapısında çok başarılı işler çıkardı. Yeni şenerasyonla bağ kurabilme kapasitesine sahip. Alman bir hocanın disiplinden ve eğitimden uzak yerli ağırlıklı bir takımla çalışması çok zordur. Türkiye Milli Takımı’nı oluşturan bugünkü kadronun büyük bir kısmı Avrupa’da top oynuyor. Bu oyuncular disiplin ve çalışmanın ne demek olduğunu biliyorlar. Türkiye’deki futbol kulüplerinin kültüründen uzaklar.  Bu durum Kuntz için önemli bir avantaj. Kuntz’un elinde yetenekli ve genç bir kadro var. Ayrıca sabredilirse Türkiye’deki futbolun en temel problemi olan altyapıyada olumlu yansımaları olacaktır. Kunz, altyapıyı çok iyi bilen biri. Eğer zaman tanınırsa ve iyi bir hava yakalanırsa bu takım ilerleyen yıllarda güzel işler çıkarabilir. Öyle iki üç maçta veya bir turnuvadaki kötü sonuçla fatura hemen Kuntz’a kesilmemeli. 
Buraya kadar ifade etmeye çalıştığım konunun olumlu görünen boyutu ve bunlar normal şartlarda bir ülkede yüksek oranda başarıyı getirebilecek bir resim. Ancak Türkiye’de bugün hava çok karmaşık ve kötü. Özellikle de yönetim kademesinde. Türkiye belkide tarihinin en liyakatsız idarecileriyle yönetiliyor. Geçmişte zaman zaman örneklerini hissettiğimiz bu durum şimdilerde adeta zirve yapmış durumda. Mevcut siyasi rejimin başındaki Tayyip Erdoğan ve adamları her şeyi olduğu gibi futboluda altüst etmiş durumda. Daha önce Ergenekon ve mafyanın kontrolünde olan futbol şimdilerde siyasetin kuklası. Türkiye, futbol sevgisi ve yetenekleriyle gerçekten dünyada önde gelen bir ülke. Ancak futbol kültürü, Avrupa’nın çok gerisinde ve hala bir üçüncü dünya ülkesi klasmanında. Özellikle kısa sürede görevden alma konusunda yakın dönemde Türkiye’nin defteri çok kabarık. Yani bu noktada Kuntz, daha önce vatandaşı Löw’ün, Del Bosqeu’nün, Lucescu’nun ve Zico’nun başına gelenleri çok daha acı tecrübelerle yaşayabilir. 
Dünyanın en iyi teknik direktörü olarak gösterilen Alman antrenör Joachim Löw’ü hepimiz çok iyi tanıyoruz. Fenerbahçe’de antrenörlük yaptığı dönemde daha yolun başında acımasızca eleştirilmiş ve Aziz Yıldırım ile anlaşamadığı için takımdan gönderilmişti. Bugün Erdoğan neyse bir dönemde bilindiği gibi Yıldırım öyle bir idareciydi. Yıldırım, Fenerbahçe’yi Ortacağ Avrupası’ndaki bir krallık gibi yönetiyordu. Ve Löw’e fazla tahammül edemeyen kral, onun kellesini almıştı. İstanbul’dan ayrılan Löw, Jurgen Klinsmann’ın yardımcılığında, Almanya’nın 2006 yılında dünya üçüncüsü olmasında katkı sağlayarak iyi bir antrenör olmak istediğini kanıtlamıştı. Klinsman’ın ayrılmasıyla da Alman Milli Takımı‘nın başına geçmiş ve Euro 2008’de Almanya’yı finale çıkarmış, 2014’de Almanya’ya dünya şampiyonluğunu getiren takımın başındaki isim olmuştu. 
Guus Hiddink, Fenerbahçe ile anlaştığında geldiği takım Eindhoven’ı şampiyon yapmıştı. Fenerbahçe ligin ilk maçında Aydınspor’a 6-1 yenilince hemen kellesi alınan isim Hiddink olmuştu. Ancak kaliteli insanın alıcısı her zaman vardır. Hiddink, ayrı ayrı dönemlerde çalıştırdığı Rusya, Avustralya, Güney Kore ve Hollanda’yı dünya kupalarında finallere kadar çıkarmayı başardı. Hiddink, ayrıca PSV ile 6 Hollanda şampiyonluğu kazandı. 
Sürekli köylü diye eleştirilen Mircea Lucescu Galatasaray’ı ve Beşiktaş’ı birer kez şampiyon yapmıştı. Ancak her iki kulüpteki ayak oyunlarına kurban giden başarılı hoca, Türkiye’den Ukrayna’ya gitti ve 8 kez Ukrayna şampiyonluğu kazanarak büyük bir rekor kırdı. Yetmedi, 2009’da UEFA Kupası’nı kazandı. Arthur Zico, Vicente Del Bosqeu… Liste uzayıp gidiyor. 
Evet belki Almanya Türkiye ile köprüleri atmadan birçok konuda olduğu gibi futbol vasıtasıyla da iyi ilişkilerini geliştirmek istiyor ancak Türkiye’deki yönetim kademesi ve tarafgirlik ruhu hala mesafe alabilmiş değil. Bakalım Kuntz, hem takımını hem taraftarları hem de kralları memnun edebilecek mi? Aslında başka bir yönüyle Türkiye’den kovulan her antrenörün kariyerini daha iyi geliştiriyor olması Kuntz için bir şans. Yani başarılı olsa da olmasa da Kuntz’un önü açık. Kaybedense ne yazık ki Türkiye ve futbolumuz. 

<< Önceki Haber [Nurullah Kaya ] Türkiye’den kovularak daha başarılı... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER