Tutanağa göre 2
Nisan 2009'da hazırlanan andıç, 3
Eylül'de
imha edilmiş. TSK Arşiv Yönetmeliği'ne dikkat çeken askerî uzmanlar, "Belge en az 5 yıl saklanmalıydı. 5 ayda imhası suçtur." diyor.
İnternet Andıcı
belgesinin aslının, 3 Eylül 2009'da 'emirle' imha edildiğinin ortaya çıkması kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Söz konusu tarihte
Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda
İlker Başbuğ oturuyordu. Dava kapsamında geçtiğimiz günlerde tutuklanan Başbuğ, mahkemedeki sorgusunda söz konusu
andıcı 4
Kasım 2009'da gördüğünü, kendisinin andıçla ilgili bir talimat ya da parafesinin olmadığını söylemişti. Başbuğ'un, 'gördüm' dediği tarihten iki ay önce imha edildiği bildirilen belgenin nasıl görüldüğü soru işaretlerine yol açtı. Mahkemenin talebi üzerine Genelkurmay'dan gönderilen yazıda andıç belgesinin aslının imha edildiği aktarılıyor. İmha işlemini yapanlar arasında andıç sanıklarından
Yüzbaşı Murat Uslukılıç da bulunuyor. İmha tarihi ise hazırlandıktan 5 ay sonrasını yani 3 Eylül 2009'u gösteriyor. Yazıda belgenin
arşiv kategorisi 'B' olarak işaretlenmiş. Emekli
Binbaşı Kemal
Şahin, TSK Arşiv Yönergesi'ne göre 'B' kategorisindeki belgelerin saklanma süresinin 5 yıl olduğuna dikkat çekiyor. "Bir belge imal edildikten 5 ay sonra imha ediliyorsa açık bir
delil karartma durumu söz konusu olur. Zamanı gelmeden yapılan imha suçtur ve sorumlular hakkında
soruşturma açılmalıdır." diyor.
Genelkurmay'ın gönderdiği onaylı suretin üst kısmında B ve A harfleri bulunuyor. Bu harfler İnternet Andıcı belgesinin arşivlemede hangi kategoriye girdiğini gösteriyor. A harfinin üzerinde çarpı işareti bulunuyor. Yani belge B kategorisine giriyor. Bu da söz konusu belgenin 5 yıl süreyle arşivlenmesi gerektiğini gösteriyor. Ancak arşivleme yönetmeliği İnternet Andıcı belgesinde uygulanmamış. Zira Genelkurmay'dan gelen yazıda 2 Nisan 2009 tarihinde onaylanan belgenin, 3 Eylül 2009'da imha edildiği belirtiliyor.
Emekli Binbaşı
Kemal Şahin, İnternet Andıcı belgesinin orijinal nüshasının imha edilmesinin 'delilleri karartma' anlamına geldiğini söylüyor. Normal şartlarda arşivlenen evraklar yıl sonunda veya yetiştirilememe durumunda yıl başında imhasının gerçekleştiğini aktarıyor. Şahin, "Bir belge imal edildikten 5 ay sonra imha ediliyorsa açık bir delil karartma durumu söz konusu olur. Bu açıdan belgenin zamansız imhası çok manidar. Arşiv yönergesinde imhanın nasıl yapılacağı en ince ayrıntısına kadar yer alıyor. B kategorisindeki belgeler 5 yıl saklanır. Zamanı gelmeden yapılan imha suçtur ve sorumlular hakkında soruşturma açılması gerekir." şeklinde konuşuyor.
Emekli Jandarma
İstihbarat Astsubay Sami
Aktaş da benzer ifadeler kullanıyor. İnternet Andıcı belgesinin 'Gizli'
gizlilik derecesine sahip olduğu için 'B'
tipi arşivlemeye girdiğini belirten Aktaş, "B kategorisine giren belgelerin 5 yıldan önce imha edilmesi Karargâh Hizmetleri Yönergesi ve TSK Arşiv Yönetmeliği'ne göre suçtur. İmha emri verenler hakkında işlem yapılması gerekli. İmha işlemlerinin yönetmeliklere uygun yapılmadığı için soruşturma başlatılması şart." ifadelerini kullanıyor.
İlker Başbuğ, söz konusu andıcın kendisine sunulmadığını, üzerinde parafesinin de olmadığını savunuyor. Ancak sanıkların tamamı bu ifadeleri yalanlıyor. Bilgi Destek Dairesi Destek Şubesi'nde görev yaparken
dava konusu 'İnternet Andıcı'nı hazırlayan tutuksuz sanıklardan Yüzbaşı Murat Uslukılıç, andıç hazırlama emrini
Dursun Çiçek'ten aldığını söylemişti. Uslukılıç, "Bildiğim kadarıyla andıç, Genelkurmay 2. Başkanı (
Hasan Iğsız) tarafından
Genelkurmay Başkanı'na (İlker Başbuğ) arz edildi.'' demişti. Kaos Planı'nın altında imzası bulunan Dursun Çiçek de mahkemedeki ifadesinde İnternet Andıcı'nın gerçek bir belge olduğunu
itiraf etmişti. Çiçek, Korgeneral
Mehmet Eröz, Korgeneral İsmail Hakkı
Pekin ve
Tümgeneral Hıfzı Çubuklu'yu kastederek, "Sıralı amirler benim kadar sorumludur." demişti. Eski 1.
Ordu Komutanı
Orgeneral Hasan Iğsız ise yayınlanan andıçta en yetkili makamın 'Genelkurmay başkanı' olduğunu söylemişti.
Madem
yasal, neden imha edildi?
İddianameye göre Karargâh bünyesinde kurulan internet siteleri
AK Parti hükümetini
hedef almıştı. Söz konusu sitelerde yayınlanan haber ve yazılarda hükümet eleştiriliyor, sürekli irtica
propagandası yapılıyordu. Amaç kara propaganda ile hükümeti zor duruma düşürmekti. Hatta bu sitelerde yayınlanan haber ve yorumlar, AK Parti hakkında açılan
kapatma davasında delil olarak gösterildi. İnternet Andıcı davasının sanıklarının tamamı, söz konusu sitelerde yasa dışı herhangi bir faaliyet yürütülmediğini savunuyor. Sanıklara göre siteler, mevcut yasalara ve yönetmeliklere göre kuruldu. Ve sitelerde çıkan haber ve yazılarda suç unsuru bulunmuyor. Ancak Genelkurmay'dan mahkemeye gönderilen 'imha' tutanağı ise akıllara şu soruyu getiriyor: Madem söz konusu siteler yasal ve yayınlanan haber ve yazılar suç unsuru taşımıyor, andıç neden imha ediliyor?