Başbakan Tayyip Erdoğan, Yaşar Büyükanıt Paşa ile ilgili değişik iddiaları içeren ve genelkurmay başkanlığının engellenmesini isteyen mesajın kendi cep telefonuna da geldiğini açıkladı. Bakanlar Kurulu toplantısında konuyu açtığında bakanların telefonlarına da aynı mesajın geldiğini öğrenen Başbakan Erdoğan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a ‘Kaynağını tespit edin’ talimatı verdiğini söyledi. Erdoğan, Harp Akademileri toplantısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e, Genelkurmay Başkanlığı’na atama kararnamesini pazartesi günü göndereceğini aktardığında, “Kimin ismini göndereceksiniz?” diye sorduğunu da kaydetti. Başbakan Tayyip Erdoğan, İslam Konferansı Örgütü’nün toplantısına katılmak üzere Malezya’ya giderken uçakta 9 gazetenin temsilcisine konuştu. Genelkurmay Başkanlığı’na Yaşar Büyükanıt Paşa’nın atamasıyla ilgili yaşanan ilginç gelişmeleri anlatan Erdoğan, “Huzursuzluk çıkarmak isteyenler vardı. Biz başından beri kararlıydık. Atama kararnamesi isabetli oldu, farklı beklentisi olanlar vardı. Birçok oyun bozuldu.” değerlendirmesinde bulundu. Kararnameyle ilgili süreci hükümetin başlattığını söyleyen Erdoğan, Sezer’in, “Kimin ismini göndereceksiniz?” sorusuna verdiği cevabı şöyle aktardı: “Bakan arkadaşlarla Yaşar Büyükanıt Paşa’nın ismi üzerinde mutabık kaldık.” Başbakan, ‘Büyükanıt kararnamesi’ne ilişkin gazetelerde yer alan haberlere şaşırdığını belirterek, “Cumhurbaşkanı Sezer’le kararnameyi önce veya sonra gönderin.” şeklinde en ufak görüşmeleri olmadığını ifade etti. Erdoğan, prosedürün nasıl işlediğini hatırlattıktan sonra şunları söyledi: “Kararnameyi Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül Çankaya’ya götürecekti. Sabah Vecdi Bey’e telefon edilmiş ve ‘Sizin gelmenize gerek yok, kurye ile gönderin.’ denmiş. Müsteşar kurye ile gönderdi. İmzadan hemen sonra Çankaya tarafından açıklandı. Kararnameler Çankaya tarafından açıklanmazdı. Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Cemil Bey kararnameyi gönderdik, diye açıklayacaktı.” Başbakan, Cumhurbaşkanı’nın ‘Kararnameyi Vecdi Bey değil kurye getirsin.’ yaklaşımı için de ‘Cumhurbaşkanı’nın nezaketi’ değerlendirmesini yaptı. Başbakan Erdoğan’a Ordu’daki fındık mitingiyle ilgili gelişmeler de soruldu. “Karadeniz Bölgesi’ni kaybettiğinizi düşünüyor musunuz?” şeklindeki soruya Erdoğan, “Hayır, asla öyle bir şey yok.” diye cevapladı. Mitinge katılanlarla ilgili rakamların abartılı olduğunu belirten Başbakan, “O rakamlar doğru değil. Emniyet’in tespitleri var; 30 bin kişi. Ordu’da zaten 100 bin kişilik meydan yok.” dedi. Başbakan, sokağa dökülenlerin Ordulu, Giresunlu olmadığını belirtirken, “Muhtarlar Birliği başkanının orada ne işi var?” diye sordu. Zapsu’nun fındık olayıyla ilgisi yok Danışmanı Cüneyd Zapsu’nun fındık tartışmasıyla ilişkilendirilmesine de tepki gösteren Erdoğan, “Cüneyd Bey, fındık olayıyla ilgili herhangi bir spekülasyonun içinde değil. Yönetim kurulu başkanı kendini kurtarmak için günah keçisi arama çabası içinde.” ifadelerini kullandı. Başbakan, Zapsu’nun fındık konusunu iyi bilen gazetecilerle bir televizyon programına çıkmasını istedi. Fındık üreticisine kaynak aktarmalarının mümkün olmadığını anlatan Erdoğan şunları kaydetti: “Bir bölgeden siyasi rant elde edeceğiz diye ekonomik programdan, mali disiplinden taviz mi vereceğiz? Görev zararları dönemine tekrar geri dönmeye niyetimiz yok. ‘Fındık üreticisi çok iyi durumda’ diyemeyiz. Yanlışın düzeltilmesi lazım... Ama yanlış adrese gitmenin anlamı yok. Fındık yıllarca siyasi ranta dönüştü.” Başbakan Tayyip Erdoğan, fındıktan geçinen nüfusun iddia edildiği gibi 7-8 milyon kişi değil, müstahsil sayısının toplam 264 bin olduğunu da söyledi. Erdoğan, fındık konusunda IMF ile en ufak görüşmeleri olmadığını belirterek, “IMF ile bu işin uzaktan yakından alakası yok.” dedi. BM istikrar gücüne asker için 3 şart Başbakan Tayyip Erdoğan Ortadoğu’daki gelişmeleri de değerlendirdi. Lübnan’a uluslararası istikrar gücü için Avrupa’dan Fransa, İtalya ve İspanya’nın; İslam ülkelerinden ise Türkiye, Endonezya ve Pakistan’ın üzerinde durulduğunu belirten Erdoğan, Türkiye’nin mevcut şartlarda bölgeye asker göndermesinin mümkün olmadığını söyledi. Erdoğan, Türkiye’nin asker göndermesi için üç şart öne sürdü; ateşkes, BM çatısı ve tarafların kabulü... Bu arada Erdoğan, Hizbullah’ı da taraflardan biri olarak saydı. Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin Filistin ve Lübnan’da yaşananlar konusunda uluslararası camiada kamuoyu oluşturmaya çalıştığını belirterek, “Bölgede barışın sağlanması için ABD’ye büyük görev düşüyor. Süreç, İsrail’in lehine olacağa benzemiyor. Sürprizle karşılaşabilir.” yorumunu yaptı. Erdoğan, akan kanın durması için önce 15 günlüğüne de olsa bir ateşkesin önemine işaret ederken, “Bu arada Şeba Çiftlikleri sorunu çözülebilir, esir takası yoluna gidilebilir.” dedi. K. Irak’taki gelişmeler tezkereye bağlanamaz Kuzey Irak’taki gelişmelerin 1 Mart tezkeresiyle irtibatlandırılmasını yanlış bulduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, şunları dile getirdi: “1 Mart tezkeresinin geçmesi halinde doğacak neticeyi kestirebiliyor muyuz? Gelinen noktayı değerlendirmeliyiz, geleceği nasıl kurarız, onu konuşmamız lazım.” Baykal’a üslup sitemi ‘Yaa’ dediğinde ‘Başbakan argo kullanır mı?’ diye medyadan eleştiriler yükseldiğini hatırlatan Erdoğan, Cüneyd Zapsu için “Bacaklarını ayırırım!” diyen anamuhalefet partisi liderinin eleştirilmemesinden yakındı. Başbakan, “Ben hiçbir siyasi rakibime edebi aşan ifadeler kullanmadım, kullanmam da.” diye konuştu. Medyaya yabancı gelsin Başbakan Erdoğan, medyaya ilgi gösteren yabancı sermayenin önündeki engellerin kaldırılmasından yana olduğunu da belirtti. Erdoğan, “Rahat bırakmak lazım... Adam gelecekse gelsin. Yazılıda da görselde de serbest olsun.” değerlendirmesini yaptı. Günlük, yayınlanacak Başbakan’ın masasının üzerinde duran AK Parti ajandası gazetecilerin dikkatini çekti. “Günlüğünüz mü, bugün ne yazdınız?” sorusuna şu karşılığı verdi: “Evet, bugün daha yazmadım. Programları yazıyorum. Yalçın Bey de günlük tutuyor. Bunları yayınlamayı düşünüyoruz.” Zaman