Facebook ve
Twitter'da Kılıçdaroğlu'na tepkiler yağarken, açıklama
akşam saatlerinde geldi. Kılıçdaroğlu, sözlerinin yanlış yorumlandığını söylerken
sosyal paylaşım siteleri Erdoğan'a küfredildiği iddiasında
Türkiye tansiyonu yüksek bir
seçim sürecine girerken, ilk dil sürçmesi de bugün yaşandı.İkinci seçim mitingini
Zonguldak'ta gerçekleştiren
CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, bir dil sürçmesine
imza attı.
Miting konuşmasında
Başbakan Erdoğan'ı eleştiren Kılıçdaroğlu'nun ağzından şu sözler döküldü:
"Delikanlı adamsan istediğin televizyon kanalına gel, seninle hesaplaşalım. Nasıl bir yıkacağım seni, göreceksin sen. Recep
Tayyip Erdoğan açık konuşabilir mi? Ben de biliyorum çıkamaz. Çıkması için
mangal gibi bir yürek olması lazım. Var mı o yürek onda. Meydan okuyorum. Eğer bir toplu
iğne ucu kadar yakınlarıma çıkar sağladığımı ispat edersen eyvallah. İspat edemezsen benim adımı yolsuzlukla anarsan a.. gerisini söylemeyeyim."
Mitingin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu'na konuşmanın devamı soruldu.
Bir gazetecinin, ''İspat edemezsen benim adımı yolsuzlukla anarsan a.. gerisini söylemeyeyim'' dediniz biz gerisini merak ettik, ne söyleyecektiniz?" şeklindeki sorusuna CHP lideri, şu yanıtı verdi: ''Aslında daha sert bir ifade kullanacaktım ama doğru olmayacağını düşündüm ve orada kestim."
"ŞUNU DEMEK İSTEMEDİM"
Kılıçdaroğlu, kısa süre sonra Anadou Ajansı'na, mitingdeki konuşmasının bir b
ölümünün bazı medya gruplarında farklı yorumlandığı açıklamasında bulundu.
Kılıçdaroğlu, ''Oradaki şey şuydu;
siyaset adamlarının aslında birbirlerini eleştirirken daha dikkatli olmaları gerekir. Ama Başbakanın bana yönelik haksız eleştirilerine karşı şöyle bir ifade kullanmak istedim aslında; 'Herkes daha dikkatli olmalı, ayağını denk almalı' sözcüğünü kullanmak istemedim, orada kestim.
Nedeni de şuydu; siyasette sonuçta insanlar birbirlerinin yüzlerine bakarken haksız yere
suçlama yapmamaları gerekir. Asıl şey buydu, ama bunu daha farklı bir şekilde yorumlamaları yanlış'' şeklinde konuştu.
TWİTTER YIKILDI, FACEBOOK'TA PAYLAŞILDI
Kılıçdaroğlu'nun sözlerine en sert tepki ise
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
Melih Gökçek'ten geldi. Gökçek, Kılıçdaroğlu'nun Başbakan'a küfrettiğini söyleyerek CHP'liler dahil
temiz siyaset isteyen tüm kesimleri pro
testo etmeye çağırdı. Twitter'da Erdoğan'ın Mersin'de bir çiftçiye söylediği "Ananı da al git" sözü ile Kılıçdaroğlu'nun sözlerinin karşılaştırılmasına da karşı çıkan Gökçek, Erdoğan'ın bir provakasyona karşı tepki göstermek için bu sözleri söylediğin iddia etti.
KİM NELER SÖYLEDİ?
Ahmet Hakan: "Ben esas Tayyip Bey'in cevabını merak ediyorum"
Aha! Kemal bey de efendiliğini bozmuş... ne oluyor yahu! Artık
Numan Kurtulmuş'u da
küfür ederken görsem şaşırmayacağım. Gelen tepkilere baktım da herkes amma keskin taraf olmuş... Havada tam "
bıçaklama" kokusu var. Bu ne ya? Adamın ağzından çok tehlikeli bir "a" harfi çıktı. Sonra çapkınca bir gülümseme... Daha ne olsun birader...Ben esas Tayyip Bey'in cevabını merak ediyorum ve tabii daha da önemlisi bu işin seçime doğru alacağı boyutu... / Twitter
Nazlı Ilacak: "Anaların suçu ne?"
Maalesef adamlar kapışıyor ama ise anaları karıştırıyorlar. Anaların suçu ne?
KK acıkladı "Ayagını denk al" demek istemis sonra vaz gecmis. "A" harfiyle baslayan bir cok tevil yolu bulunabilir. Bazıları RTEnin Anani da al git dedigini hatırlatiyor.İnsaf! KK'nınkiyle karsılastırılabilir mi?Tabii boyle dediyse. Zaten suimisal emsal
Nihal Bengisu Karaca: "Halkla iç içe olmayı, halkın partisi olmayı biraz abarttı"
Kılıçdaroğu topa bir girdi, pir girdi. Daha önce annesinden bahseden bir çiftçiye 'ananı da al git' denilmişti, meydanlarda urganlı, halatlı hatta 'eşek'li laf dalaşları sözkonusu olmuştu, ama 'anan, ananı... gerisini söylemeyeyim' türünde bir çıkış ile Kılıçdaroğlu ipi göğüslemiş gibi görünüyor.
Oysa kendisi siyasetin gereksindiği ağırbaşlılığın, beyefendiliğin aranan adamıydı başlarda. Ne oldu peki? Şu oldu: Kılıçdaroğlu da bu ülkenin gerçeklerini öğrendi sanırım, nabza göre
şerbet veriyor. Bu ülkede herkes 'seviyeli programları, belgeselleri izlediğini' söylüyor ama magazin programlarının reytingi artıyor. Bu ülkede herkes siyasete 'seviyeli bir dilin hakim olması gerektiğini' söylüyor, ama gerçek bu değil. Halk 'iddialı' adam seviyor; ve üslubunu düzeyli, ses tonunu ayarlı kullanan adamı kendi meselesine sahip çıkmayan adam olarak görüyor. Küfürlü, argolu, kavgacı ve şedit bir dil kullanımını, liderin partisine, davasına sahip çıkması olarak görüyor, hatta liderin özgüvenini bu dil üzerinden test ediyor. Kılıçdaroğlu da bu beklentiye ayak uydurdu sonunda, halkın partisi olmayı istiyordu çoktandır, sonunda oldu, hatta halkla iç içe olmayı biraz abarttı, ayak uydurayım derken şansını fazla zorlayarak hızını alamadı, Başbakan'ı da Bahçeli'yi de solladı geçti. Yeni CHP halkın dilini konuşma, halkla iç içe olma, halka yakınlaşma ilkelerini nihayet hayata geçiyor diye teselli olabilir miyiz bilemiyorum.
Özür dilerse puan kazanır, özür dilemesi iyi olur.
Balçiçek İlter: "Beyefendilik vaadiyle gelmişti, özür dilemeli"
Kemal Kılıçdaroğlu siyasete girerken farklı bir söylem, beyefendilik getireceğini söylemişti. Değişim
vaat etti. Ama bu tavrı değişimin göstergesi değil. Diğerlerinden hiçbir farkı olmadığını gösteriyor. Bence özür dilemeli.
Serdar Turgut: "Kimse masum değil, özür dilenecek bir şey yok"
Kılıçdaroğlu başka şeyler söylemek istediğini iddia ediyor ama orada Başbakan'a mutlaka 'Ananı da al git' diyecekti. Siyasette giderek sertleşen bir üslup var doğru, ama bu sertleşmede kimse masum değil. Bence özür dilememeli, burada bunun için özür dilenmez.
Hande Köseoğlu: "Kılıçdaroğlu'nun T9 sözlüğü açık kalmış"
Cep
telefonlarında
mesaj yazmayı ölüm haline getiren t9 sözlüğü denen bir
uygulama vardır. "Aydın" yazarsın, "açma" diye düzeltir; "
sözlük" yazarsin "
gözlük" yapar vs.
Kemal Kılıçdaroğlu da t9 sözlüğü açık telefon gibi, ama biraz geç devreye giriyor. Ağzından "ananı" çıkıyor, o "Ben 'Ayağını denk al' demek istedim" diyor. Şimdi baktım, t9 bile "ananı" kelimesinden bu kadar hayalperest alternatifler türetemiyor! Bu durumda yapılacak iki şey var: Ya sözlüğü kapatmalı, bin düşünüp bir yazmalı; ya da "yazım hataları"nın arkasında durmalı.