Powertrans yerine, Seccade konuşulmasının sorumlusu

Türkiye, evvelinden tahmin edildiği üzere, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yine “din siyaseti” üzerinden yürütülen tartışmalarla giriyor. Erdoğan, son “seccade” tartışmasında görüldüğü gibi, Kılıçdaroğlu’nu yıpratmak için hem din hem de kimlik siyaseti yapıyor ve gündemi işgal etmeyi başarıyor.

SHABER3.COM

SAMANYOLUHABER.COM - ANALİZ 

Türkiye, evvelinden tahmin edildiği üzere, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yine “din siyaseti” üzerinden yürütülen tartışmalarla giriyor. Erdoğan, son “seccade” tartışmasında görüldüğü gibi, Kılıçdaroğlu’nu yıpratmak için hem din hem de kimlik siyaseti yapıyor ve gündemi işgal etmeyi başarıyor. 

Peki, milyar dolarlık “Powertrans cezası” yerine, “seccade” gündeminin konuşulmasının asıl sorumlusu kim?

Irak’ın 29 Haziran 2014’te Türkiye’nin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden (IKBY) petrol alarak 1973 anlaşmasını ihlal ettiği iddiasıyla açtığı tahkim davası geçen hafta sonuçlandı. Paris’te bulunan Uluslararası Ticaret Odası bünyesindeki Tahkim Mahkemesi, Türkiye’nin anlaşmayı ihlal ettiğine karar verdi ve Türkiye’yi IKBY ile yaptığı petrol alışverişi nedeniyle 1,4 milyar dolar ceza ödemeye mahkûm etti. Bu cezanın faiziyle birlikte 3,5 milyar dolara çıkacağı belirtiliyor.

Türkiye, 1973’te imzaladığı ve 2010’da 25 yıllığına yenilediği anlaşmaya rağmen, 2014 yılından itibaren Bağdat yönetimi ile değil, IKBY ile petrol ticaretine başladı. Resmi rakamlara göre günlük 360 bin varili boru hatları ve tankerler üzerinden Ceyhan Limanı’nda taşındı. Türkiye’nin ceza almasına neden olan anlaşma ve petrol ticareti de buydu.

Kuzey Irak’tan getirilen petrol, Ceyhan’dan gemilerle İsrail’in Aşdod limanına taşındı. Kimin gemileriyle, daha doğrusu ‘gemicik’leriyle? Erdoğan’ın armatör oğlu Ahmet Burak’ın gemicikleriyle. Aynı dönemde Türkiye’nin İsrail’e jet yakıtı sattığı gerçeği, TÜİK’in verileriyle ortaya çıkmıştı. İsrail’in F-16’larının yakıtı, İskenderun Dörtyol ve Mersin limanlarından, Yunan firmasına ait Malta bayraklı "MARINER A" adlı tankerle gönderildi.

İsrail’e jet yakıtını satan Erdoğan, petrolü Ceyhan’dan Aşdod’a taşıyan kişi ise oğlu Burak Erdoğan. Irak’ın petrolünü ve ayrıca Suriye’de IŞID’in çıkardığı petrolü alarak, aslında çalarak, İskenderun’a getiren ise malumunuz olduğu üzere damadı Berat Albayrak. Ticaret ortakları da Rotschild ailesinin sahibi olduğu Genel Energy.

İşte Türkiye, 3,5 milyar doları bulacağı belirtilen cezayı, Erdoğan’ın ve ailesinin Kuzey Irak’tan kaçırıp İsrail’e ve Rotschild ailesine sattığı petrol ve bu ticaret sayesinde kasalarına indirdiği milyar dolarlar nedeniyle yedi. 

Berat Albayrak’ın PowerTrans’la olan bağlantısını gazeteci Tolga Tanış, "Potus ve Beyefendi" adlı kitabında anlatmıştı. 2016 yılında RedHack,  Berat Albayrak'ın Enerji Bakanı olduğu dönemde, kişisel e-posta hesabını ele geçirmiş ve Powertrans Şirketi'nin ortağı olduğuna dair yazışmalarını kamuoyuna duyurmuştu. Gazeteci Mehmet Y. Yılmaz da, son ceza sonrası yazdığı köşe yazısında, PowerTrans'ın koordinatörü Ekrem Keleş’in, Albayrak'ın dayısının oğlu olduğu bilgisini hatırlattı. 

Milyar dolarlar Erdoğan’ın kasasına girdi, cezayı ise şimdi Türkiye ödeyecek. Erdoğan’ın vurgunun bedelini bizzat halk ödeyecek.

Ancak, ortada böyle büyük bir skandal dururken, Türkiye neyi tartışıyor? Kılıçdaroğlu’nun bir iftar davetinde seccadeye ayakkabı ile basmasını. 

Kılıçdaroğlu seccadeyi fark etmediğini söyledi, özür diledi. İftar davetini veren eski Milli Görüş Hareketi’nin öncülerinden eski Adalet Bakanı İsmail Müftüoğlu, fotoğrafa "iftar yemeğinin ardından kalabalık ortamın meydana getirdiği dikkatsizliğin" yol açtığını belirterek, "Sayın Kılıçdaroğlu’na yapılan haksız tenkitler sağduyudan uzaktır, haksızlıktır" dedi ama yetmedi. Yetmez de… 

Zira kurdun dişine kan değdi.

Erdoğan’ın dört gözle ayağına gelmesini beklediği fırsattı bu gündem. Seçim kampanyasını hem din hem de Kılıçdaroğlu’nun Aleviliği üzerinden kimlik siyaseti üzerine inşa etmek istiyordu. İstediğini aldı ya da aldığını sanıyor. 

Ne yazık ki, hakikatle, vicdanla ve insafla hiçbir alakası olmayan Erdoğan’a ve trollerine bu fırsatı, bizzat Kılıçdaroğlu verdi. Hayır, seccadeye ayakkabı ile basması nedeniyle değil. Gündemi seccade meselesinin işgal etmesine göz yumması nedeniyle verdi.

Çıkıp gürül gürül, “İslam’a ve inanç değerlerine saygımı asla kimseye tartıştırmam. Olayın aslı şudur… İslam’a saygısız olanı görmek isteyenler, Türkiye’nin Prag Büyükelçisine ve o edepsizi oraya atayana baksınlar. Türkiye’nin asıl gündemi, Erdoğan milyarlarca dolar vurgun yapsın diye, halkının ödemek zorunda kaldığı 3,5 milyar dolar cezadır. Asıl gündemimiz Erdoğan’ın, oğlunun ve damadının soygunudur” demeliydi Kılıçdaroğlu.

Erdoğan’ın din istismarını ve kendisi üzerinden kimlik siyaseti yapmasını daha fazla sineye çekmemeli Kılıçdaroğlu. 

Türkiye’nin gündemini Erdoğan’ın belirlemesine fırsat vermemeli artık.

<< Önceki Haber Powertrans yerine, Seccade konuşulmasının sorumlusu Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER