[Safvet Senih] Mülk O'nun , Mülkiyet O'na ait

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Aralık 2 2021
Kur’an-ı Kerim’de “Le hû mülkü’s-semâvati ve’l-arz” (Göklerin ve yerin mülkü O’nundur) buyuruluyor. Bu ifade, aynen bu lâfızla Kur’an’ın on ayrı âyetinde geçmektedir. (Bakara, 107; Mâide, 40; raf, 158; Tevbe, 116; Furkan, 2; Zümer, 44; Zuhruf, 85;
Kur’an-ı Kerim’de “Le hû mülkü’s-semâvati ve’l-arz”  (Göklerin ve yerin mülkü O’nundur) buyuruluyor. Bu ifade, aynen bu lâfızla Kur’an’ın on ayrı âyetinde geçmektedir. (Bakara, 107; Mâide, 40;  raf, 158; Tevbe, 116; Furkan, 2; Zümer, 44; Zuhruf, 85; Hadîd, 2; Hadid, 5; Burûç, 9 Sureleri ve âyetleri…)   bütün mülk ve mülkiyetin tamamen O’na yani Cenab-ı Hakka ait olduğunu göstermektedir.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri On Beşinci Nota’nın Üçüncü Meselesinde bu âyetlerle ilgili şöyle bir tesbitte bulundu:
“Ey insan ve ey nefsim, muhakkak bil ki, Cenab-ı Hakkın, sana inâm ettiği (nimet olarak verip ikram ve ihsan ettiği) vücudun, cismin, azaların, malın ve hayvanatın İB HA’dır (istifa etmene mübah kıldığı şeylerdir);  TEMLİK (mülk olarak verdiği şeyler)  değildir. Yani istifaden için kendi mülkünü senin eline vermiş istifade et diye İB HA  etmiş. Senin gibi idare etmekten hakikaten âciz ve tedbirden cidden câhil bir şahsa, TEMLİK etmemiş. Çünkü MÜLK  olarak verseydi, idaresini sana bırakmak lâzım gelirdi.
“Acaba en kolay, en zâhir, şuur ve irade dairesinde dahil olan bir MİDE’nin  idaresini yapamadığın halde, nasıl göz ve kulak gibi irade ve şuur dairesinin hâricinde idare isteyen şeylere mâlik olabilirsin?
“Madem sana verilen HAYAT  ve HAYATIN   LEV ZIMATI  temlik değil, ibâhadır. Elbette İB HANIN  DÜSTURU  ile harekat etmek lâzımdır. Yani nasıl bir zât, ziyafete misafirleri davet eder. Onlara, meclis ziyafetindeki eşyadan ve ziyafetten istifadeyi ibaha ediyor, temlik etmiyor. İbâha ve ziyafetin kaidesi ise, mihmandarın (misafir eden ev sahibinin)  rızası dâhilinde tasarruf etmektir. Öyleyse, İSRAF  edemez, başkasına ikram edemez, sofradan kaldırıp başkasına sadaka veremez, dökemez, zâyi edemez. Eğer temlik olsaydı, yapabilirdi ve kendi arzusuyla hareket edebilirdi. 
“Aynen bunun gibi, Cenab-ı Hak sana ibâha suretinde verd

Bu haberler de ilginizi çekebilir