Kötü hissetmeye 'ışıklı' çözüm

Işığın insanın biyoritmi üzerindeki etkilerine ilişkin araştırmaların sonuçlarını dikkate alan bir firma, insanın psikolojisini düzenleyen ışık sistemleri üretiyor.

Kötü hissetmeye 'ışıklı' çözüm

Kış mevsiminin gelmesi ve gün ışığının azalması dolayısıyla insan beyninin kimyasında değişiklikler olabileceğini belirten uzmanlar, ''kötü hissetme'' hatta ''depresyona sürüklenme'' gibi tehlikelere dikkat çekiyor. Işık miktarı ile insan beyni arasındaki etkileşimi kapsayan araştırmaların sonuçlarına göre üretim yapan Ankara'nın Kazan ilçesindeki Arlıght Aydınlatma, insanın biyoritmini gün boyunca düzenleyen armatürler üretiyor. Özellikle kapalı ortamlarda veya az ışık alan yerlerde uzun süre çalışanların biyoritmlerini aydınlatma kaynaklarıyla düzenleyebileceklerini belirten Elektrik Yüksek Mühendisi Serhat Özenç, insana mutluluk veren serotonin hormonunun salgılanmasını kolaylaştıran ışık düzenekleri ürettiklerini söyledi Özenç, ''Siz laboratuvar çalışanıysanız, ikinci öğretim öğrencisiyseniz veya gece çalışıyorsanız, hapishanedeyseniz çok ciddi problem yaşayabilirsiniz. Işığı sadece aydınlatma aracı olarak algılamak yanlış. Biz üretici olarak, kapalı ortamlarda uzun süre bulunmak zorunda kalanlar için dinamik aydınlatma üretiyoruz'' dedi. Aydınlatmada ışığın miktarı kadar niteliğinin de önemli olduğunu anlatan Özenç, yapılan işe göre aydınlatma şeklinin seçilmesi gerektiğini ifade etti. İnsanın gün içerisindeki biyoritmine göre aydınlatma sağlayan ''dinamik aydınlatma sistemi''nin gün ışığının geliş miktarına göre kendisini ayarladığını belirten Özenç, sistemin verimliliğine dikkati çekti. Özenç, ''Yüzde 92 verimlilik garantisi var bu sistemin. Sistem ekonomik moddayken ofiste kimse yoksa yüzde oranında 5 kısıyor kendisini, ayarlanmış süre sonunda, ofiste hareketlilik olmazsa ışıklar tamamen kapanıyor. İş yerlerindeki dinamik aydınlatmalarda sistem kendini kısar loş ortam yapar. Bir koridoru düşünün, insanlar geçtiğinde ışıklar açılır, koridor boşken sistem ışık seviyesini azaltır. Dinamik aydınlatma enerji tasarrufu sağlar. Dinamik aydınlatmada yaptığımız tasarruf ve insanın biyoritmine adaptasyondur'' diye konuştu. -SABAH MAHMURLUĞU 5 BİN 600 KELVİN İLE ATILABİLİR- Sabah işe başlayanları mahmurluktan kurtarmanın en iyi yolunun doğru aydınlatma olduğunu belirten Özenç, Kazan'daki Arlıght armatür fabrikasında insan psikolojisini etkileyen armatürler ürettiklerini ifade etti. Özenç şunları kaydetti: ''Sabah saatlerinde insanın biyoritmini yükseltmek için dinamik aydınlatma takviyesi yapılır. Sabahtan akşama kadar aynı ışık düzeyiyle çalışmak verimli değil. Sizin vücudunuza 5 bin 600 kelvin (sıcaklık ölçü birimi) ışık veriliyor. Bu serotonin salgılamasında etkili bir ışık rengi. 5 bin 600 ışık uykulu, mahmur halinizden uzaklaştırıp dinamizm katmak için gerekli. Öğleye doğru neye ihtiyacınız var. En büyük problem, yemekten sonra insanın performansı düşer. Bunu önlemek için de yine 5 bin 600 kelvin ve bin lüks değerinde bir aydınlatma gerekiyor. Işıkla oynuyoruz. Hormon dengesini doğrudan etkilediği için ışıkla oynayarak insanların performansını artırıyoruz. Akşam mesaiye kaldıysanız. Size ev ortamı yaşatmak lazım o zaman ışığı loşlaştırıp rengini sıcaklaştırıyoruz. Sıcak renk, 2 bin 700 kelvin ile 3 bin kelvin arasında olan ışıktır. Sıcak renk insana rahatlık verir. İş ortamında soğuk beyaz ışık kullanılmalı.'' -EVLERDE SICAK BEYAZ AMPUL KULLANILMALI- Son dönemlerde çok çeşitli tasarruflu ampullerin çıktığını, şu an piyasada yaklaşık 2 bin 500 çeşit ampulün bulunduğu kaydeden Elektrik Yüksek Mühendisi Özenç, tasarruf yaparken performans kaybetmenin doğru olmadığına dikkati çekti. Özenç ev aydınlatmalarının nasıl olması gerektiğini de şöyle açıkladı: ''Evlerde tek kural var o da konfor. Evlere soğuk beyaz ampul kesinlikle takılmamalı. Konfor ve sağlık için evlere sıcak beyaz ampul alınmalı, yani kutusunda 2 bin 700 kelvin ile 3 bin kelvin yazan ampuller kullanılmalı. Göz sağlığı için evlerde kullanılan ışık doğrudan göze gelmemeli. Küre şeklinde olan kompakt ampuller alınmalı. Çok güçlü tek ampul yerine daha düşük güçte birkaç ampul tercih edilmelidir. Tavan alçak ise endirekt aydınlatma türü seçilmelidir.'' Özenç, aydınlatma armatürü alırken uzak doğu ülkelerinde yapılmamış olanını tercih etmek gerektiğini söyledi. Arlıght firmasının sahibi Makine Mühendisi Cemil Arlı da ölçülemeyen bir şeyin kontrol edilemeyeceğini, fabrikalarında Türkiye'de tek olan laboratuvarların bulunduğunu kaydetti. Arlı, eski ampullerin ömürlerinin dolduğunu ve önümüzdeki yıllarda imalatlarının durdurulacağını kaydederek Türk insanının bu alandaki yeniliklere çok hızlı uyum sağladığını belirtti. -''IŞIK BEYİNDEKİ BİYOLOJİK SAATİ EN ÇOK ETKİLEYEN FAKTÖRDÜR''- Tekirdağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Doç. Dr Okan Çalıyurt da ışığın beyin üzerindeki etkisinin insanın psikolojisini etkilediğini belirterek, beyindeki faz kayma tedavilerinde de ışığın çok etkili olduğunu söyledi. Çalıyurt, ''Işık, özellikle de parlak ışık, insan biyoritmini ve beyinde yerleşik bulunan biyolojik saati en çok etkileyen faktördür. Sabah uyanır uyanmaz veya yatmadan önce güneş ışığına yakın ışık spektrumuyla etkin tedavi sağlanabiliyor'' dedi. Işık tedavilerinde 10 bin lükse varan derecede yüksek ışık kullanıldığını ifade eden Çalıyurt, ''Endüstrileşme ve rekabet koşullarının artmasıyla günün 24 saati çalışma baskısı ile yaşamaktayız'' diyen Çalıyurt, ''Bu nedenle çoğumuz sabah güneş doğmadan kalkmakta ve işe gitmekteyiz. Uyandıktan sonra uyku mahmurluğunu atabilmek bir an önce dikkat ve konsantrasyon sağlayabilmek ve uyarılabilirlik düzeyini yükseltmek için mümkünse güneş ışığı almak bu sağlanamıyorsa ışığın tüm spektrumunu içeren foloresan lambalarla aydınlatılmış, yüksek ışık şiddetinde bir aydınlatmanın sağlanması gerekmektedir'' şeklinde konuştu. Evde ihtiyac duyulan düzeyde bir aydınlatma yapılması gerektiğini ifade eden Çalıyurt ''Ev aydınlatmalarının doğrudan değil endirekt olması gerekiyor. Özellikle uykudan önceki birkaç saat ışık şiddetinin yüksek olmamasına dikkat edilmedir. Gece, yüksek şiddette ışık, melatonin (vücut ritmini ayarlayan hormun) denen hormonu baskılamakta bu da uykuyu olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle de zifiri karanlıkta uyunması ve gece tuvalete kalkma gibi durumlarda yüksek ışık yerine gece lambaları kullanılmalıdır. Bu durum özellikle uykusuzluk yaşayanlar için önemli olmaktadır'' dedi.
<< Önceki Haber Kötü hissetmeye 'ışıklı' çözüm Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER