Türk'lerin diş karnesi zayıf

Gelişmiş ülkelerde diş hekimine gitme sıklığı yılda 5 kez, Türkiye'de ise bu rakam 0.7 de kalıyor.

Türk'lerin diş karnesi zayıf

TDB'den ''Toplum Ağız, Diş Sağlığı Haftası'' ve Diş Hekimliği Günü'' dolayısıyla yapılan açıklamada, ağız ve diş sağlığının, genel sağlığın, yaşamsal fonksiyonların ve yaşam kalitesinin önemli bir parçası olduğuna dikkat çekildi. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) tespitlerine göre, diş ve diş eti rahatsızlıklarının, yaygınlığı ve tekrarlama oranları nedeniyle insanların karşılaştığı en büyük sağlık sorunlarından birisi olduğu vurgulanan açıklamada, bu rahatsızlıkların, 5-17 yaş grubu çocuklarda büyüme yetersizliğine, hamilelerde 8 kat daha fazla düşük ağırlıklı doğumlara, 39-69 yaş grubunda ise 7 kat daha fazla kalp hastalığına neden olduğu belirtildi. Türkiye'de yeterli sayıda diş hekimi bulunmasına karşın vatandaşların ağız ve diş sağlığı hizmetlerine ulaşamadığı ifade edilen açıklamada, gelişmiş ülkelerde diş hekimine gitme sıklığının yılda 5 kez, Türkiye'de ise 0.7 olduğu ifade edildi. Açıklamaya göre, ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin sunumunda, kamuda ve özelde diş hekimlerinin coğrafik dağılımı konusunda ''ciddi bir dengesizlik'' bulunuyor. Bir diş hekimine Konya'nın Taşkent ilçesinde 57 bin 487, Denizli'nin Çal ilçesinde 27 bin 74, Elazığ'ın Baskil ilçesinde 31 bin 720, Van'ın Özalp ilçesinde 65 bin 919, Yalova'nın Çiftlikköy ilçesinde 31 bin 901 kişi düşerken, bu sayı Isparta'da bin 212, İstanbul'da 2 bin 115, İzmir'de 2 bin 78, Kırklareli'nde 2 bin 651, Malatya'da 4 bin 536 ve Tunceli'de 3 bin 94 kişi olarak gerçekleşiyor. DİŞ HEKİMLİĞİ HİZMETİ MUAYENEHANELERDE Türkiye'de ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde ''sistemsizliğin hakim olduğu'' görüşü savunulan açıklamada, ülkede göreve yapan 20 bin diş hekiminden 6 bininin resmi kurumlarda, geri kalanının ise kendi muayenehanelerinde çalıştığı, kamuda çalışan diş hekimlerinin yüzde 60'ının da muayenehanesi bulunduğu belirtildi. Diş hekimliği hizmetlerinin ağırlıklı olarak muayenehanelerde verildiği kaydedildi. AB ülkelerinde bir diş hekiminin günde ortalama 15-20 hastaya, Türkiye'de ise 5-6 hastaya baktığı dile getirilen açıklamada, ''Gelişmiş ülkeler ile Türkiye'deki diş hekimi başına düşen nüfus ile diş hekiminin yıllık müdahale sayısı karşılaştırıldığında insan gücü planlamasının yanlışlığı ortaya çıkmaktadır'' denildi. Resmi kurumlarda çalışan diş hekimiyle vatandaşlara ağız ve diş sağlığı hizmetinin verilmesinin mümkün olmadığına dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Bu yetersizlikten dolayı, kamuda, hastalara aylar hatta yıllar sonraya randevu verilmektedir. 2005 yılında Sağlık Bakanlığı'na bağlı ağız ve diş sağlığı merkezleri ile hastanelerde toplam 8 milyon 426 bin işlem yapılmıştır. 247 milyon dolgu işlemine ihtiyaç duyulurken, bunun 1 milyon 837 bini, 8 milyon 700 bin kanal tedavisi yapılması gerekirken bunun 219 bini gerçekleştirilmiştir. Sosyal güvenlik kapsamında olan vatandaşlar, kamudan alamadıkları hizmeti muayenehanelerden ve kurumlardan para ödeyerek satın almak zorunda kalmaktadır. Ancak çoğu zaman bütçelerinden yeterli parayı ayıramadıkları için bu hizmetleri hiç alamamaktadırlar.'' KAMU, MUAYENEHANEDEN HİZMET ALIMINA BAŞLAMALI Ağız ve diş sağlığı göstergelerinde olumsuz bir tabloyla karşı karşıya bulunulduğu ifade edilen açıklamada, 6 yaş grubunda süt dişi dizisinde çürük diş oranının yüzde 83, 35-44 yaş grubunda çürük diş oranının, kırsal kesimde yüzde 95, şehirlerde yüzde 76-79 olduğu, 12-13 yaşlarındaki her 100 çocuktan 84'ünün dişlerinde çürük bulunduğu kaydedildi. Bu durumun, ''diş hekimi sayısının azlığından değil, sağlık politikalarındaki yanlışlardan kaynaklandığı'' öne sürülen açıklamada, sorunun çözümü için kamudaki diş hekimi istihdamının, diş hekimi olmayan ya da yetersiz olan yerleşim alanlarına yapılması ve kamunun özel sağlık kurum ve kuruluşlarından diş hekimliği hizmeti satın alınması gerektiği görüşüne yer verildi. YENİ FAKÜLTE AÇILMASI Türkiye'de, Kasım 2006 itibariyle 19 diş hekimliği fakültesi bulunduğu, ancak bazı fakültelerde fiziki ve teknik alt yapı yetersizliğiyle öğretim elemanı sıkıntısı yaşandığı belirtilen açıklamada, ''Yeni diş hekimliği fakülteleri açılmasının gerekçelerini anlamakta zorlanıyoruz'' denildi. 1990 yılından sonra hızlı bir şekilde artan diş hekimi sayısına karşı diş ve diş eti hastalıklarında herhangi bir azalma olmadığı ifade edilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: ''Diş hekimliği fakültelerinin sayısını arttırarak diş ve diş eti hastalıkları önlenememektedir. DSÖ'nün tanımladığı ve tüm bilim insanlarınca ifade edilen koruyucu çalışmalar bir an önce yapılmalıdır. Var olan fakültelerin ülke içi norm birliği sağlanmalı, AB müktesebatına uygun eğitim programı gerçekleştirilmelidir. Diş hekimliği fakültelerinin açılmasına 'evet' diyen YÖK'ü, Milli Eğitim Bakanlığı'nı ve Bakanlar Kurulu'nu, bir kez daha ülke kaynaklarının boşa harcanmaması için bilimsel kriterlere uygun, objektif ve akil değerlendirmeler yapmaya davet ediyoruz.''
<< Önceki Haber Türk'lerin diş karnesi zayıf Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER