Bir efsanenin, FB'nin tarihi -FOTO

Üç Futbol sevdalısının,Ziya (Songülen) Bey ile Ayetullah Bey ve de Enver Necip (Okaner) Bey.

Bir efsanenin, FB'nin tarihi -FOTO

Üç Futbol sevdalısının,Ziya (Songülen) Bey ile Ayetullah Bey ve de Enver Necip (Okaner) Bey. Kadıköy Altıyol'da kiralık iki odalı bir evde başlayan ve o günlerden başlayarak eşsiz başarılara imza atan,hep ilkleri başaran,peşinden milyonları sürükleyen şanlı bir tarihin bir efsanenin,hikayesi sizlere anlatmaya çalıştığım. (DOĞUKAN NAFIS YÜCEL) Türkiye liginin ilk şampiyonu Fenerbahçe'ydi, son şampiyon da onlar. Taraftarları artık Avrupa'da büyük başarılar bekliyor. paşaların torunu Londra Sefareti Başkatibi Nuri Bey'in oğlu Ziya (Songülen) Bey ile Harekât Ordusu Feriki (Tümgeneral) Şevki Paşa'nın oğlu Ayetullah Bey ve de ünlü edebiyatçı Sami Paşazade Sezai Bey'in yeğeni Enver Necip (Okaner) Bey; Necip Bey'in Moda Beşbıyık Sokak 3 numaralı evinin selamlık katında yaptıkları bir görüşme sonucunda yeni bir Türk futbol takımının ilk tohumlarını attılar. 1910 yılında kulübün renkleri sarı-beyaz'dan sarı-lacivert'e değiştirildi. Fenerbahçe Müzesi Müdürü Dr. Sertaç Kayserioğlu, Sarı Kanarya lakabının ise aslen nereden kaynaklandığı konusunda kesin bilgileri olmadığını söyledi. Kayserilioğ- lu, "O dönemlerde F.Bahçe Burnu'ndaki evlerin bahçelerinde kanaryalar beslenirmiş. Kanaryalar, cıvıl cıvıl, çok hareketli kuşlar olduğu için, Fenerbahçeli futbolculara bu meziyetler uygun görülmüş olabilir. Ayrıca, kanaryanın sarı renginden de kaynaklanıyor olabilir." dedi. Bu arada Sarı Kanarya lakabının, efsane kaleci Cihat'ın giydiği sarı renkli kazaktan geldiğini söyleyenler de var. sezona kadar kazandığı 17 şampiyonlukla, en çok mutlu sona ulaşan takım olma unvanını elinde bulunduruyor. Aziz Yıldırım'ın başkanlığından sonra mali açıdan büyük bir atılım gerçekleştiren Sarı-Lacivertli takım, Şükrü Saracoğlu Stadı ve Fenerium mağazaları ile büyük gelirler elde ediyor. Her sezon yaptığı flaş transferlerle taraftarını memnun eden Fenerbahçe, yeni sezon öncesi, Real Madrid'in dünyaca ünlü yıldızı Roberto Carlos'u alarak, geleneğini sürdürdü. Ayrıca Ankaraspor'dan Wederson, Gençlerbirliği'nden Gökhan Gönül, Kayserispor'dan Ilhan Parlak, Antalyaspor'dan Ali Bilgin ve Sheffield United'dan Colin Kazım Richards'ı da renklerine bağladı. Ümit Özat (Köln), Serkan Balcı (Trabzonspor), Tuncay Şanlı (Middlesbrough), Rüştü Reçber (Beşiktaş), Mehmet Yozgatlı (Beşiktaş), Recep Biler (G.Birliği Oftaşspor), Kerim (Istanbul Büyükşehir Bld.-Kiralık), Olcan (Karşıyaka-Kiralık) ise takımdan ayrılan isimler. UEFA Kupası ve Süper Kupa, onları Avrupa'da başarılı olmaya mahkum ediyor. Geçen sezon bunu başaramayan F.Bahçe, bu sezon daha iyi bir grafik çizmek istiyor. Şüphesiz takımın en gözdesi yine Alex olacak. Kezman gibi Avrupa çapında bir golcüyü bünyesinde barındıran Fenerbahçe, defansında Uruguay Milli Takımı'ndan Lugano, Brezilya'dan Edu gibi isimlerle taraftarına güven veriyor. Orta alanda Aurelio ve Appiah ise bir dinamo görevini üstleniyorlar. Deivid gibi eleştirilen bir golcü dahi bu takımda iyi işler yapabileceğini sık sık gösteriyor. Fenerbahçe'nin tek handikapı Tuncay gibi takımı hırslandıran birinin artık olmaması ve son yıllarda hayli verimli oynayan Ümit Özat'ın bölgesinde Roberto Carlos'un nasıl bir performans sergileyeceği... FENERBAHÇE Kuruluş yılı: 1907 Kurulduğu Yer: Moda'da Beşbıyık Sokağı 3 numaralı evin alt katı. Kurucular: Fenerbahçe Spor Kulübü, Nurizade Ziya Songülen Bey, Osmanlı Bankası memurlarından Ayetullah Bey, Bahriye Mektebi talebesi Necip Okaner Bey, Hindli namıyla anılan Asaf Beşpınar Bey ve Enver Yetkiner tarafından kurulmuştur. Ilk başkan: Nurizade Ziya Songülen Ilk renkler: Sarı-Beyaz Ilk lokal: Kadıköy Altıyol'da kiralık iki odalı bir ev Ilk maç: Tam olarak bilinmiyor Şimdiki renkleri: Sarı-Lacivert Ilk şampiyonluğu: 1911 Istanbul Ligi şampiyonu Fenerbahçe Futbol Takımı”nın ilk kadrosu kuruluyor Güneş bu defa, o en güzel yıl olan 1907 senesi ilkbaharının serince bir Pazar gününü aydınlatıyor ve Fenerbahçe semti de bu kez, ismini yıllarca şerefle temsil edecek olan bir kulübün ilk temsilcilerinin ilk kalabalık gövde gösterisine sahne oluyordu. O gün, Kadıköy’ündeki Kuşdili Çayırı’nda Ingiliz ve Rum takımları arasında oynanan bir futbol maçını seyrettikten sonra St. Joseph Mektebi talebelerinden oluşan bir grup, Moda Iskelesi’nden sandallara biniyor ve koyun karşı kıyısında randevu mahalleri olan Fenerbahçesi’ne geçiyorlardı. Nuri zade Ziya (Songülen)Bey ve Ayetullah Bey ile Sami Paşa zade Sezai Bey’in yeğeni Bahriye zabiti Necip(Okaner)Bey, Hintli lakaplı Mühendis Asaf (Beşpınar) Bey ve S.Joseph Mektebi Türkçe öğretmeni Enver (Yetiker) Bey isimli gençler, burada daha evvel gelmiş olan Hasan ve Hüseyin(Dalaklı), Galip (Kulaksızoğlu), Nasuhi Esat(Baydar), Yanya’lı Şevkati, Elkatipzade Mustafa ve kardeşi Hamdan, Çerkes Sabri, Hayrullah, Hakkı Saffet (Tarı),Hasan Sami(Kocamemi) Bey’ler ile buluşuyorlardı). Çoğunluğunun, yakında kurulacak oldukları takımın ilk oyuncularını teşkil edecek olan bu gençler için o gün, Ziya Bey’in Ingiltere’den getirttiği; önü ve kolları düğmeli olan sarı beyaz yollu bol formaları, lacivert şort pantolonları ve sarı löverli yün çorapları ile, Fenerbahçe’nin çayırlarında ilk antrenmanlarını yapacakları gündü. Kısa zamanda çevrenin futbola kabiliyetli gençlerini de kendi etrafında toplayan bu kulüp, bugün için büyük bir kıymet ifade eden ilk kadrosunu, olası olarak; Hintli Asaf – Necip , Ziya – Hasan, Hassan, Sabri – Nasuhi , Şevkati , Galip , Hüseyin , Hayrullah terkibinde (*13), ya da ; Asaf – Ziya , Sami – Ayetullah , Mazhar , Necip – Fethi , Galip , Hüseyin , Hasan , Nevzat şeklinde oluşturuyordu (*14). Fenerbahçe’nin ilk rozeti; Fenerbahçe Kulübü’nün ilk amblemi, Fenerbahçe burnundaki ışık saçan beyaz feneri, renkleri ise sarı ile beyaz olmuştu. Ancak, kulüp mensupları bunu tatminkar bulmadıkları gibi, anlam bakımından da içinde bulunulan monarşi rejimini tehdit edici sayılacağı endişesi ile kısa sürede iptal etti. 1910 yılında Fenerbahçeliler arasında resim çizmede maharetiyle tanınan futbolcu solaçık Hikmet (Topuz)’in çizdiği (bugünkü) amblem ise herkesin beğenisini kazandı ve kabul edilerek bugünlere kadar da ulaştı. Işte “sarı ve lacivert” ağırlık içinde olmak üzere 5 renkten oluşan amblem ve şu anlamları taşımaktaydı(*22) ; “FENERBAHÇE SPOR KULUBÜ 1907" yazılı beyaz yuvarlak çerçeve, temizlik ve açık yüreklilik ifadesiydi. Kırmızı fon ise, safiyet ve Fenerbahçeliler arasındaki sevgi ve bağlılığı belirtirken bu arada bayrağımızı da sembolize etmekte, ortadaki sarı renk Fenerbahçe için duyulan gıpta ve kıskançlığı, kalp şeklindeki lacivert renk asaleti temsil etmekteydi. Sarı lacivert renkler içinde yükselen palamut dalı Fenerbahçelilik güç ve kudretini sembolize etmekte, yeşil renk ise yükselen bu kudret için başarının gerekli olduğunu açıklamaktaydı. Böylece “milli renkler arasında doğan Fenerbahçe”nin, sarı ile lacivert renkler beraberindeki bu amblemi üyelerce de kabul gördüğünden, klişesi Ingiltere’ye Manchester şehrine yollanmış ve Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bugünkü rozeti olarak ilk kez 1910 yılında yaptırılmıştı. Rozet; 1929 yılından itibaren üzerindeki eski Türkçe harfleri yeni Türkçe harflere bırakmış ve manada önemli etki yapmayacak ufak tefek değişikliklerle de günümüze kadar aynı şekli muhafaza ederek gelmiştir. Stat mülkiyetine sahip ilk spor kulübü; Fenerbahçe 1923 senesinde Türkiye Idman Cemiyetleri Ittifakı’nın kurulmasıyla Türk sporuna yeni bir yön veriliyor, bu tarihten sonra ise Fenerbahçe’de büyük bir kalkınma görülüyordu. O, teknik üstünlüğü sayesinde Orta Avrupa futbolunun Türkiye’deki temsilcisi haline geliyor, yıllar yılı hep milli takımın belkemiği olarak da Türkiye’nin en sevilen kulübü oluyordu. Ilk adı “Silahtar Ağa Sahası” iken, sonraları “Papazın Çayırı”, “Union Kulüp Sahası”, ”Ittihat Spor Sahası” ve nihayet 25 Ekim 1929 tarihinde de(*29) “Fenerbahçe Stadı” ismini alan 36 dönümlük stat mahallimiz, 6 Temmuz 1932 tarihinde 500 TL’sinin Atamızın verdiği 9000 TL. karşılığında (1000 Reşat Altını) satın alınıyor ve böylece yurtta stat mülkiyetine sahip ilk kulüp olmak şerefi de yine Fenerbahçe Spor Kulübü’ne ait oluyordu. Hem de öyle ki; Türk gençliğinin üzerinde spor yaptığı ilk stadı olmasının yanı sıra, Büyük Kurtarıcımızın bizzat kendileri tarafından büstleri ile şereflenmesine müsaade ettikleri yegane stat da olarak.
<< Önceki Haber Bir efsanenin, FB'nin tarihi -FOTO Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER