"Real Madrid'i niye çalıştırmayayım?"

Fenerbahçe'de kaptanlığa yükselip, şampiyonluklar yaşamışken, bir anda Alman 2. Ligi'nden Köln'e transferiyle büyük şaşkınlığa yol açmıştı.



Geçen sene Köln'le birlikte 1. Lig'e yükselen Ümit Özat, orada da kaptanlık pazubandını taktı. Yaşadığı süreci ilk kez Zaman'a anlatan Ümit, büyük hedeflerin peşinde. "Fenerbahçe'den ayrılışıma çocuklarım bile çok şaşırdı. Ama ne yaptığımı biliyordum." diyerek söze başlıyor. Fener'den örnek olacak biçimde ayrıldığının altını çizerken, dünya çapında bir futbol adamı olmak istediğini söylüyor. "30 yaşımdan sonra yola çıktım. Futbolcu olarak Milan ya da Real Madrid'e transfer olma hayali kuruyor değilim. Ancak günün birinde niçin o takımlardan birinin başında olmayayım?" diye soruyor. Daha sonra sözü Türkiye'de futbol oynamanın zorluklarına getiren Ümit Özat, en çok eleştirilenlerden birinin kendisi diğerinin de Hakan Şükür olduğunu hatırlatıyor: "Adam Türk futbol tarihinin en büyük başarılarını kazanmış, yine de eleştiriliyor. Türkiye'de sistemle taktik arasındaki farkı bilmeyen pek çok yorumcu var." Önceki sezon şaşırtıcı biçimde Fenerbahçe'den ayrılıp Alman 2. Ligi'ndeki Köln'e giden Ümit Özat bu takımla birlikte 1. lige yükselmesinin ardından kaptan da oldu. Gittiği her yerde kısa sürede kaptanlığa yükselen Özat, bunun sırrını ve öteki konuları Zaman'a anlattı. Özat, Fenerbahçe'den doğru zamanda ve güzel biçimde ayrıldığını belirterek dünya çapında işler yapmak amacında olduğunu söyledi. 2007-08 sezonundaki şampiyonluğun ardından 3 kaptanın birden ayrılması herkesi şaşkına çevirmişti. Tuncay Şanlı'nın Middlesbrough'a, kaleci Rüştü Reçber'in Beşiktaş'a ve Ümit Özat'ın da Köln'e gitmesi çeşitli tartışmalara yol açmıştı. Bunlar arasında özellikle Ümit Özat'ın Fenerbahçe gibi dünya markası olma yolundaki takımın kaptanlığını bir yana bırakıp Alman 2. Ligi'nden Köln'de oynamak isteyişi daha bir şaşkınlığa neden olmuştu. Bununla ilgili olarak zaman içinde bir bölümü gerçekten Ümit Özat'ın söylediği fakat daha büyük bir bölümü bizim basının yakıştırma yeteneğinin örnekleri olarak ortaya epeyce laf atıldı. Ancak Ümit Özat bu konudaki tüm gerçekleri ilk kez Zaman'a anlattı. Galatasaray-Kayserispor maçı öncesinde Köln'de yaklaşık 3 saatlik söyleşimizde Ümit Özat, Türkiye'deki futbol eleştirilerinden gelecek planlarına kadar her şeyi içtenlikle bizimle paylaştı. Takımının başında kaptan olarak çıktığı ilk maçta Wolfsburg maçında öne geçmelerine karşın maçı kaybetmelerinden dolayı biraz keyifsizdi ama bu çok da üzerinde durulacak bir konu değildi. İşte Ümit Özat'ın anlattıkları: Fenerbahçe'den örnek olacak biçimde ayrıldığıma inanıyorum. Yani hiçbir kırgınlık ve tatsızlık olmadan çok güzel bir biçimde vedalaştık... Elbette ki ayrılmam şaşırtıcı oldu. Çünkü Fenerbahçe kaptanlığını bırakıp Alman 2. Ligi'ne gitmek olacak iş değil gibi görünüyor. Fakat ben bu konuda gelecekle ilgili düşüncelerimin peşinden gittim. Kişisel olarak dünya çapında bir futbol adamı olmak amacındayım. Bunun için 30 yaşımdan sonra yola çıktım. Futbolcu olarak gidip de Milan ya da Real Madrid'e filan transfer olma hayali kuruyor değilim. Ancak günün birinde niçin o takımlardan birinin başında olmayayım! Böyle bir şeyin imkansız olmadığını Fatih Terim gösterdi. Aynı yolda yürümek isteyen başkaları da olmalı. Ben buna talibim. Bunun için yola çıktım. Fener'den ayrılışıma çocuklarım bile şaşırdı Fenerbahçe kaptanı Ümit Özat'ın çocukları olarak büyük bir ilgi ve sevgi görüyorlardı. Bunu nasıl bırakacaklardı. Ben de onlara anlattım. Fenerbahçe kaptanı olarak sınırlı bir süre futbolun içinde kalabilirim. Sonra ne olacak? Üstelik Almanya'ya gitme kararım sonrasında kendi hayatlarıyla ilgili olarak en büyük yararı onlar sağlayacak. Günün birinde ülkemize döndüğümüzde iyi eğitim almış, iki yabancı dil bilen gençler olarak hayata başlayacaklardı. Bunları anlattım ve ikna oldular. Burada F.Bahçe'den daha az para almaya da razı oldum. Hem de arada önemli bir fark vardı. Ancak gelecekle ilgili hedeflerim bakımından bunun önemi yoktu. Ben ne yaptığımı biliyordum. Nitekim bunu babama da anlatıp rızasını aldım ve öyle imza attım... İlk günler haliyle biraz zorlandık aile olarak buraya uyum sağlama konusunda. Çünkü el üstünde tutulduğumuz bir ortamdan, bilmediğimiz değişik bir ortama gelmiştik. Ancak bu kısa sürdü ve uyum sağladık. Şu anda eşim ve çocuklarımın herhangi bir sorunu yok. Her geçen gün uyum sağlıyoruz. Türkiye'de futbol oynamanın en zor yanı, anlamsız birtakım eleştiriler. Futbol üzerine konuşan, yazan ve bizi eleştiren pek çok insan var. Bunların futbolu ne kadar bildikleri tartışılır. En çok eleştirilenlerden biri benim, biri de Hakan Şükür. Adam Türk futbol tarihinin en büyük başarılarını kazanmış ve hâlâ da kazanıyor. Ancak yine de eleştiriliyor... Benim için de 'Yok efendim, sağ ayaklı solbek olmaz' denildi. 'Ağır kalıyor' denildi, şu denildi, bu denildi. Oysa benimle ilgili bütün istatistikler şaşılacak kadar başarılı olduğumu gösteriyor. Zaten başka türlü Fenerbahçe ve Milli Takım'da nasıl oynayabilirsiniz ki... Savunmadaki görevimin yanında iyi ortalar yapmak da benim işim sayılıyor. Taman zaten, ben de bunu yapıyorum. Hayır, yeterli görülmüyor. Nedense... Sağ ayaklı olup da solda oynayan bir yığın dünya çapında adam var. Örneğin, bunların içinde en beğendiğim Brezilyalı Branco idi. Başkaları da var. Bu durum zaman zaman avantaj bile olabiliyor. Bunları göremeyenler eleştiriyor. Bu iş değil ki! Milli Takım'a seçilmemekten dolayı hiçbir kırgınlığım yok. Niye olsun ki! Seçilir ve oynarken iyiydi de seçilmediğim zaman mı kötü! Ben bu tür konularda hiçbir şey konuşmadım ve konuşmam da. O işin sorumlusu bellidir ve kimi alırsa o oynar, o kadar! Ayrıca, benden sonra orada oynayan arkadaşlara da saygısızlık olur bu konuda konuşmak. Sadece şunu söylemeden edemem, oynarken beni orada da eleştiriyorlardı. Peki, benden sonra iki yıl içinde orada tam 12 değişik arkadaşımız oynadı, buna ne denir! Demek ki orada oynamak kolay iş değil ve ben de bunu o dönemde başarıyla yapmışım. Bu olayları doğru görmek gerekir. Köln olarak bu sezon ligde orta sıralarda yer almayı hedefliyoruz, gelecek sezon daha yukarı oynamamız söz konusu olabilir. Bu da benim için yeni bir durum ama futbolla ilgili her duruma kolaylıkla uyum sağlayabilecek durumdayım... Kişisel olarak bu sezon mevkiimdeki en iyi 3 adam içinde yer alacağımdan kuşku duymuyorum. Bu konuda iddialıyım. Çünkü tam bir profesyonel olarak yaşıyorum ve işime büyük saygı duyuyorum. Futbol Türkiye'de çılgınca seviliyor ama bunun sıkıntılı yanları da oluyor. Örneğin, hiç kimsenin yenilgiye tahammülünün olmayışı gibi... Burada böyle bir şey yok, futbol gerçek anlamda seviliyor ve tribünler hep doluyor. Köln'ün nüfusu 1 milyon ve biz 2. ligdeyken bile maçlarımızı hep 50 bin taraftar önünde oynadık. Kaybedilen maçların ardından ne futbolcu ne de taraftar yas tutmaya filan kalkmıyor. Bir sonraki maça en iyi biçimde hazırlanmak temel hedef olarak görülüyor. Açıkçası ben bu kadarına henüz uyum sağlayabilmiş değilim. Çünkü kaybedilen maçların ardından belli bir sarsıntı geçiriyorum ve kendime gelmem biraz zaman alabiliyor. Almanya'da futbol yönetimi konusunda daha sağlam ve sağlıklı bir ortam var. Altyapı ve tesislerden başlayıp her alanda bunu görmek mümkün. Kulüplerin yönetiminde hemen hemen tümüyle eski büyük futbolcular egemen. 1 yılı aşkın süredir buradayım, bizim başkanla Bayern Münih'in başkanı dışındaki başkanları tanımıyorum. Çünkü kulübün teknik menajeri ya da sportif direktörü işleri götürüyor, ön planda hep onları görüyorsunuz. Onlar da işi bilen adamlar ve böylece daha sağlıklı bir yönetim oluyor. Örneğin Overath gibi Köln'ün efsane olmuş isimleri de ister görevli olsun ister olmasın sık sık bizimle birlikte oluyor. Bu da bize moral veriyor. İrfan'ı okutmak gurur verici Hakkari Yüksekova'da tek koluyla çobanlık yaparken üniversiteyi kazanan İrfan Töreci'ye sahip çıkan Ümit Özat, bir öğrencinin masrafını karşılamanın gurur verici olduğunu söylüyor. Gazetelerde İrfan'ın haberini okuyunca yardım etmeye karar verdiğini ifade eden tecrübeli futbolcu, "Çocukluğumdan, okumanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. Bu yüzden İrfan'a yardım etmek istedim. Bizim gibi insanların bu tür güzel işlere öncülük yapması gerekiyor. Her mali durumu iyi olan, zor durumdaki öğrencilerin elinden tutsa okumayan öğrenci kalmaz." şeklinde konuşuyor. Bana göre Arda 50 milyon Euro Tecrübeli kaptanın Türkiye'de en beğendiği futbolcuların başında Arda Turan geliyor. Özat, "Benim gözümde Arda'nın değeri en az 50 milyon Euro. Bunu hak edecek kadar büyük bir yeteneği var. Arda, Brezilyalı olsaydı onu şimdiden kapabilmek için Real Madrid, Barcelona, Chelsea, M.United ve öteki kulüpler yarışa girerdi." diye konuşuyor. Ümit Özat, Arda'nın bir an önce yabancı dil öğrenmeye başlamasının yararlı olacağını da eklemeden edemiyor. Zaman
<< Önceki Haber "Real Madrid'i niye çalıştırmayayım?" Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER