Sadece Süper Lig'de değil, alt liglerde de seyircisiz oynama cezaları mevcut.
Sakaryaspor,
Altay ile yaptığı
hazırlık maçında çıkan olaylar nedeniyle 3 maç seyircisiz oynama cezasına çarptırıldı. Malatyaspor'un da geçen yıldan kalan cezası mevcut. İlk haftalardan itibaren stadyumlarda neredeyse bütün maçlarda küçüklü büyüklü olaylar yaşanıyor. Üstelik tribün olayları sadece bizde değil.
UEFA Kupası'nda deplasmanda
Bosna takımı Mostar'ı yenmesine rağmen
taraftarının çıkardığı vukuat sebebiyle Sırbistan'ın
Partizan takımı kupadan men edildi.
Batılı emsalleri ile kıyaslandığında bir
futbol teröründen söz edilmesi çok doğru değil, ancak ortada şiddetten beslenen bir tribün kültürünün olduğu da bir gerçek. Peki, bu şiddetin tek kaynağı ve sorumlusu taraftarlar mı? Futbolun bünyesinde yer alan diğer unsurları bu olumsuzluklardan münezzeh tutulabilir mi? "Mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim." diyen zihniyetin yansıması sayılabilecek "seyircisiz maçlar" bu sıkıntıyı ortadan kaldırmak için gerçekçi çözüm müdür?
Aslında geçen sene
İstanbul'da Bilgi Üniversitesi'nde düzenlenen
Taraftar Paneli'nde dile getirilen görüşler pek çok sorunun cevabını veriyordu.
Tribün gruplarının içerisinde bir
rant elde etme halinin ve şiddetin varlığı kabul edilmekle birlikte, bunun önüne geçilebileceği ifade edilmişti. Panelde kendi hatalarına dayanan özeleştirilerini de yapan tribün liderleri, futboldaki şiddetin medya,
yönetim ve
futbolcu cephesine de göndermeler yapmıştı.
Medyanın ilgisi olumsuzluğa
Modern futbol, birileri seyretsin, birileri taraf olsun diye oynanıyor. Bu nedenle taraftarın ayrıştırıldığı çözüm, kalıcı olmuyor. Bunun yerine hem hadiselerin temel sebepleri hem de daha makul çözüm yolları araştırılmalı. Sakaryaspor Taraftarları Derneği (Tatangalar) liderlerinden Keçi Yılmaz lakaplı Yılmaz Şen'e göre en fazla
tahrik sahadaki oyunculardan geliyor. Tribünlerdeki atışmanın
kontrol edilebilir; ancak saha içinden gelen tahriklerin daha tehlikeli olduğunu söyleyen Şen; "Burada futbolcu ayrımı yapmamak lazım, örneğin son maçta Altaylı Murat Bölükbaş'ın ağır tahriki vardı. Ama
kaleci Şenol Karagöl bizde oynarken de o bir tahrik unsuru oluyordu. Medya hep olumsuz örnekleri öne çıkarıyor. Mesela biz Tatangalar Dergisi çıkardık, taraftar kardeşimiz Aykut'un vefatının ardından
Bursaspor maçında Türkiye'de örneği olmayan bir güzelliğe
imza attık ve her takımdan taraftarla birlikte, üstelik mağlup olduğumuz bir maçı seyrettik. Sahaya
koltuk atılınca boy boy fotoğrafları çıkarken bunlara yeterince yer verilmedi. Futbolda şiddetin tek sorumlusu taraftar değildir. Diyelim ki, taraftar eğitimsiz ve fanatik. Peki bu ülkenin futbol medyası, yazarları,
teknik direktörleri, futbolcuları ve yöneticileri eğitimli ve tarafsız mı?" diye sitem etti.
Türkiye'de özellikle İstanbul
derbileri öncesinde yaşanan meydan
kavgaları 1993 yılında Abbasağa parkında grup liderlerinin anlaşmaları sonucunda son buldu. Buna rağmen münferit kavgalar ve şiddet hadiseleri yaşanıyor. Tribün liderlerinin bunu izah ederken söyledikleri söz ise; "Stada on binlerce kişi geliyor ve biz hepsine ulaşamadığımız gibi hepsi de bizi bağlamıyor; bazı olayların olması kaçınılmaz!"
Taraftar forumlarında "tribünler ve şiddet" konusu üzerine genel anlamda şu görüşler dillendiriliyor: Türkiye'de holiganlık olarak adlandırılacak bir oluşum henüz yok; toplumdaki şiddetin ve küfrün tribünlere yansıması ise kaçınılmaz. Eğer Türkiye'de futbol ortamında sağlıksız bir yapı söz konusu ise bunda sadece tribünlerin değil medyadan yöneticilere, futbolculardan antrenörlere kadar herkesin payı var.
SON YILLARDAKİ ŞİDDET OLAYLARINDAN BAZILARI
5
Ağustos 2003:
Karşıyaka ile
Göztepe arasında oynanan dostluk maçı sırasında Karşıyakalı taraftarlar arasında çıkan kavgada bıçaklanan Murat Kongu (23) hayatını kaybetti.
21
Mayıs 2004:
İnönü Stadı'nda oynanan
Beşiktaş-Ç.
Rize maçında 16 yaşındaki Cihat
Aktaş isimli bir taraftar bıçaklanarak öldürüldü.
12
Şubat 2005:
Sarıyer-Karşıyaka maçı için İstanbul'a gelen 4 taraftar,
İETT şoförünü bıçakladı.
7 Mayıs 2005:
Fenerbahçe'nin deplasmanda D.Bakırspor'u 2-0 yendiği maçın bitiş düdüğüyle birlikte Diyarbakırlı taraftarlar taş ve sopalarla Fenerbahçelilerin olduğu bölüme yöneldi. 20 kişi yaralandı.
15 Mayıs 2005: Orduspor ile
Eskişehirspor arasında oynanan maçta sahaya atlayan eli bıçaklı bir taraftara polisler müdahale etmek isterken, bir polis bacağından yaralandı.
30 Temmuz 2005: Olimpiyat Stadı'ndaki F.
Bahçe-
Everton dostluk maçı sırasında Yusuf Behar isimli taraftar bacağından vuruldu.
10
Aralık 2005: G.Saray-Beşiktaş derbi maçı öncesinde Mecidiyeköy'de taraftarlar arasında
bıçaklı kavga yaşandı. Hasan
Ergün isimli bir Beşiktaş taraftarı bacağından bıçaklandı.
13 Aralık 2005: İzmir'de 15 kişilik alkollü taraftar grubu canlı yayında EGE TV'yi bastı.
15 Ocak 2006: Adana'da Kozan Belediye ile Karaisalı arasındaki maçta Karaisalıspor kalecisi Serkan Dirican,
rakip takımın taraftarınca sırtından bıçaklandı.
14 Şubat 2007:
F.Bahçe'nin, UEFA Kupası 3. tur ilk maçında
AZ Alkmaar ile oynadığı mücadelede Fenerbahçeli taraftar gruplarının kavgası neticesinde bir kişi bıçaklandı.
6 Mayıs 2007: Bursa'da, Beşiktaş-Fenerbahçe maçını bir restoranda izleyen iki grup arasında çıkan kavgada bir kişi bıçaklandı.
19 Mayıs 2007:
Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde Sarı-Kırmızılı taraftarlar, sahaya hiç durmadan
yabancı maddeler atarken
hakem oyuna bir süre ara verdi.
12 Ağustos 2007:
Trabzonspor-
Sivasspor karşılaşmasında tribünlerden atlayan Bordo-Mavili taraftarlar, Sivassporlu futbolcuların üzerine yürüdü. Sahada
arbede yaşandı.
2
Eylül 2007: Beşiktaş'ın
Çarşı isimli tribün grubu arasında rant kavgası nedeniyle kanlı bir hesaplaşma oldu. Taraftar grubunun önde gelen isimlerinden Ferdi
Arslan silahla öldürüldü.
MEHMET YILMAZ (zaman)