Trabzonspor'un geçilmez devi

Trabzonspor'un başarılı kalecisi Onur Kıvrak, bordo - mavili kulübün resmi yayın organı Trabzonspor dergisinin Aralık sayısına konuk oldu ve çok çarpıcı açıklamalara imza attı.

Trabzonspor'un geçilmez devi

Onur'un Trabzonspor dergisine verdiği röportajın bazı satırbaşları şöyle: Kaleci olmak için mi doğdun, yoksa başka hayallerin mi vardı? Ben küçük yaştan itibaren hep kaleciliği hayal ettim. Mahalle aralarında ilk topla buluştuğumda kaledeydim. O yaşlardaki çocuklar genelde gol atmayı ister ama ben kaleye geçip kurtarış yapmak için mücadele ederdim. Atlamayı zıplamayı çok severdim. Bu şekilde hayatım devam etti. Öyle ki kaleci olmak dışında asla başka bir hayalim olmadı. Şu an kaleci olamasaydım ne yapardım hiç bilmiyorum. Sadece futbolu düşündüm. Mecburdum kaleci olmaya. Ya olamasaydın? O zaman herhalde baba mesleği olan araba tamirciliği yapardım. 13-14 yaşlarında babamın yanında 2 yıl çalıştım. İşi de biraz öğrendim diyebilirim. Hatta Karşıyaka'ya transfer olduğumda bile yazları babamın yanına gidip çalışmaya devam ediyordum. Ayrıca ben arabaları seviyorum. Onlarla uğraşmak, vakit geçirmek hoşuma gidiyor. Şu an yolda kalsam kendi arabamı kendim tamir edebilirim. Şenol Güneş'in takımın başına geçmesiyle kalecilerin performansında da gözle görülür bir artış olduğu ve bunun da hocanın eski bir kaleci olmasına bağlı olduğu söyleniyor. Sen de aynı kanaatte misin? Şenol Hoca'nın sizin vites yükseltmenizdeki payı nedir? Şenol Hoca'nın inanılmaz bir kariyeri var. Çok önemli bir kaleciydi şimdi ise çok önemli bir teknik adam. İnşallah gol yememe rekorunu kırmak bana ya da Tolga abiye nasip olur. Şenol Hoca'yla çalışmak çok güzel. Bizi tabi ki motive ediyor. Hayat görüşü çok iyi. Onunla konuşmak bize önemli katkılar sağlıyor. Gelişmemizde büyük etken. Şenol Güneş ismi arkamızda olduğu için kendimizi güçlü ve şanslı hissediyoruz. Ayrıca Şenol hocayla birlikte bizim en büyük şansımız kaleci antrenörümüz Alper Boğuşlu. Alper Hoca'yla iyi ki bu yaşta çalışmaya başlamışım. Yeri geliyor bizimle arkadaş oluyor, yeri geliyor kardeş oluyor. Bizim her türlü sorunumuzla yakından ilgileniyor. Çok iyi antrenman yaptırıyor. Tolga abi ve benim bu çıkışı yapmamızdaki en büyük etkenlerden biri Alper Hoca'dır diyebilirim. İnşallah hep başımızda olurlar. 2010-2011 sezonunda yaşadığın sakatlık sonrası kaleyi devralan Tolga Zengin'in performansını nasıl değerlendirirsin? Tolga abinin nasıl bir kaleci olduğunu ben biliyorum. Yaşadığım sakatlık sonrası kalenin emin ellerde olduğunu gösterdi. Tolga abi çok yetenekli bir kaleci, sadece daha önce bu çıkışı yapamamıştı. O sezon harika bir performans sergilediğini düşünüyorum. Üstün performansıyla 82 puan toplamamızda büyük rol oynadı. Üstelik uzun süre oynamayıp, en küçük hatanın bile büyük sonuçlar doğuracağı bir dönemde kaleyi devraldı ve inanılmaz işler yaptı. O sezonki sakatlık sonrası yaşadığın en büyük sorun neydi? Yaşadığım en büyük sorun acaba tekrar eski performansıma kavuşup kavuşamayacağımdı. Ameliyat olduktan sonra ağrıyı sızıyı düşünmedim. Eski maçlarımı izleyip şu kurtarışı tekrar yapabilecek miyim diye düşünüyordum. O zamana kadar hayatım boyunca hiç sakatlanmamıştım. İlk sakatlığım en büyük sakatlığım oldu. Kaderin cilvesi işte. Allah yazmış ben de çektim. O sakatlıktan da çok şey öğrendim. Sabretmeyi, şükretmeyi, sağlığın değerini, bulunduğun yerin kıymetini öğrendim. İyi bir tecrübe oldu diyebilirim. Futbolculuk kariyerinize doğrudan etki eden 2010-2011 sezonu şampiyonluğu hakkında neler söylersin? Arkadaşlarımla yaptığım sohbetlerde hep çok şanslı olduğumdan bahsederim. Çünkü önce Türkiye Kupası, sonra Süper Kupa ve akabinde de şampiyonluk. Kupasını alamadık ama şampiyon biziz. Bu artık tescillendi. Bilinen bir şey. Kısa zaman içinde 3 kupa kazanmışız. 2010-2011 sezonunun şampiyonluk kupasının gerçek sahibi Trabzonspor'dur. İstedikleri kadar oyalasınlar. Takımındaki bu sezonki ortamdan bahsedebilir misin bize? Ortam çok iyi. Hatta Trabzonspor Kulübü'ne geldiğimden beri hiç bu kadar iyi bir ortam görmedim. Arkadaşlık üst seviyede, herkes birbirine samimi ve saygılı. Yalandan sevgi, yalandan gülümseme yok. Hem yerli hem de yabancı oyuncular çok iyi. Kalecilerin yalnız ve içine kapanık adamlar olduğu söylenir. Bu durum da onlara kendi sorunlarıyla kendi içlerinde boğuşmak gibi bir zorluk getirir. Sen de böyle misin? Sorunlarımı kendi içimde çözmeye çalışırım. Kendi içimde mahkeme kurar sorunları tartışırım. Mesela oynadığım maçı sonrasında tekrar izlerim ve hata yapmışsam nedenini düşünürüm. İçimde konuşurum. Bazen de biraz önce bahsettiğiniz Eskişehirspor maçındaki gibi duygularımı istemeden dışa vururum. İzmir'deyken ailemle konuşurdum. Şimdi onlardan uzağım. Trabzonspor'da 5 yılı geride bıraktım, 6. yıla gireceğim. Bu süreçte kendi kendime sorunları çözmeyi öğrendim. Yeniden futbola dönersek, Trabzonspor'da savunmanın göbeğinde hangi ikili ile saha içindeki diyaloğun daha iyi? Ayrım yapmam yanlış olur. Ligde kolay gol yemeyen ekiplerden biriyiz. Bamba, Giray ve Mustafa çok iyi futbolcular. Hepsiyle çok iyi anlaşıyorum. Bu sezon aramıza katılan Bamba, ilk yılı olmasına rağmen çok iyi uyum sağladı. Takımı sahiplendi. Yabancılar ilk yılında genelde başarılı olamaz, çıkış yapamaz. Bamba bu sorunu hiç yaşamadı. Saydığım üçlü arasında tatlı bir rekabet var. Onların arasında rekabet olsun ki bir sorun yaşamayalım.
<< Önceki Haber Trabzonspor'un geçilmez devi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER