Acı bir gerçek: Biz Müslüman ülkeyiz


Yıllar boyu laiklik adı altında anti-müslüman kimlikle yetiştik. İçten içe camilerin kilise gibi olmasını arzu ettik, müslümanlar da yere secde etmek yerine, kanapelerde otursun arzusunu taşıdık. Fatih’e en çok hrıstiyanlığa geçmedi diye kızdık. Yüzde 99’u müslüman bir ülkeydik ama müslümanlığımızdan utandık, en azından Araplar gibi müslüman olmadığımızı ispata çalıştık. Biz steril müslümandık. Daha da ilginci kimliğimizle çatışma halindeydik. Derisinin rengini değiştirip beyaz olmaya çalışan Michael Jackson gibiydik aslında. Aslında bunun için mücadele etmemize gerek yoktu, Anadolu, müslümanlığımızı farklı yönde geliştirmişti. Yine de müslümanlığımız laik ruhumuzu yaralayan bir diken gibiydi. Gazze yardım gemileri nedeniyle aynı çelişkiyi yaşadık. Çünkü yardımseverler müslümandı. Nüfus kağıdı anlamında değil de, ruh ve yaşam biçimi itibariyle. En çok bu rahatsız etti laikçileri. Sakallı, başörtülü Anadolu insanın bu kadar öne çıkması, dünyanın vicdanını herekete geçirmesi. Onlar sayesinde, Ortadoğu eski Ortadoğu olmayacak, hepimiz bunu biliyoruz. Ama biz vah vahla yetinirken, onlar topladıkları bağışlarla gemi almış, yüzlerce kişiyi harekete geçirmiş, kargo gemileriyle de tonlarca yardım malzemesini Gazze’ye doğru yola çıkarmıştı. (Bilmeyenlere not, Avrupa’da da yardım örgütleri gemi alıyor, çünkü gemiyle yardım riskli bir iş, gemi almanız şart. Devletler el koyup, batırabiliyor.) Şimdi oturdukları yerden ahkam kesenlerin bu insanlara kurban olması gerekir. Çünkü onlar, eylemleriyle İsrail devletinin faşizan yüzünü tüm dünyaya gösterdiler. Bu işten AK Parti’nin yararlanacağından korkanlar panik içinde. ‘’Ya yarın yardım uçakları Diyarbakır’a inerse’’ gibi absürd bir soru soruyorlar. Buna en etkili cevabı yahudi işadamı bir dostum verdi. Cevabı şuydu: ‘’Eğer Türkiye PKK ile mücadele adı altında Diyarbakır’ı abluka altına alır, domates girer, peynir giremez diye listeler yaparsa, o zaman dünya haklı olarak ayağa kalkar, uçak da gönderir, gemi de...’’ Bunu söyleyen Türk yurttaşı olmakla gurur duyan, yahudi kimliğiyle övünen ve bu topraklarda çok sayıda insana iş ve aş kazandırmış, bundan sonra da kazandıracak bir işadamı. Sağduyulu ve insancı. Onun için bugüne kadar sempati beslediği İsrail’e öfkeli. Çünkü ortada müslüman-yahudi çatışması yok, insanlık meselesi var. Bunca kanın ardından bir tek özür dilenmemesinden son derece rahatsız. Çünkü o insan. Adını iznini almadığım için yazmıyorum. Ama İsrail’in yaptıklarını bizim laik kesimden daha sağlıklı değerlendirdiği için ona müthiş bir saygı duyuyorum. Yüreğinde yaşadığı acıyı gördüm ve kendisine saygım bir kat daha arttı. Artık insanlık dramlarıyla daha yakından ilgiliyiz. Bugün Filistin, yarın Afrika. Bugün müslümanlar, yarın belki de museviler. Güçle birlikte insanlığı, yardımı öğreniyoruz. Bu topraklarda son yıllarda güçlenen en önemli duygu. Alnının ortasından vurulan Cevdet’i, beş kurşunla katledilen Furkan’ı saygıyla anıyorum. Ve diyorum ki, keşke o gemide ben de olsaydım.
<< Önceki Haber Acı bir gerçek: Biz Müslüman ülkeyiz Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER