Tahrir Meydanı’ndan Mübarek’e 'one minute'


Hüsnü Mübarek bağırıyor: “Türkiye her şeye burnunu sokuyor!” Tahrir Meydanı’ndan anında cevap geliyor: “One minute Hüsnü... One Minute...” Kaç yıldır oturuyorsun Mısır’ın Firavun koltuğunda!? Parmak hesabına duranlar bile en az 30 milyar dolarlık bir serveti Batı bankalarına zulaladığını yazıyor! İşkenceden geçirdiğin, ipini çektirdiğin, kurşun yağmuruna tutturduğun, mahpus damlarında çürüttüğün adamların sayısını eminim sen bile unutmuşundur. Zulana attığın otuz milyar doların yirmi yedisini ülken insanı için harcasaydın, halk bu gün sokağa dökülüp ‘defol git!’ diye bağırır mıydı? Boyalı saçların, pudralı yanakların, botokslu alnın, rastıklı gözlerinle bile olsa, ülken adına, ezilen milyonlarca Müslüman adına, açlıktan, hastalıktan kırılan Filistinliler adına ‘one minute!’ diyebilme cesaretini gösteremediğin için bugün kendi vatandaşların gitmeni istiyor! Türkiye’ye zerre kadar tahammülün yok. Kendini, önderi ilan ettiğin Arap aleminde yapılan bütün anketlerde, en sevilen kişiler listesinin başında, hem de uzak ara, Tayyip Erdoğan diye biri oturuyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin seçimle gelmiş başbakanı! Dayakla, kurşunla, darağacıyla, deve sırtında kamçılı muhafızlarıyla değil halkın özgürce verdiği oylarla iktidar olmuş. Senin gibi darbecilere, işkencecilere, halkı koyun sürüsü bellemişlere göğüs germiş, Türkiye’yi salt bu bölgede değil, dünyada saygınlar katına taşımış, senin ekonomin ABD’den dilendiğin paralarla güç bela ayakta dururken, IMF’ye kapıyı göstermiş... Tabii halkın ‘one minute’ diyecek sana! Örnek olarak da Türkiye’yi alacak! Ne sandın Hüsnü! Senin yapacağın tek şey, daha fazla rezil olmadan, Beverly Hills ya da Central Park East’deki evlerinden birine yerleşmek... Sömürdüğün Mısır halkının yakasından düşmektir. DÜNYADA KAÇ KUM TANESİ VARDIR? Geçmişi ta eski Yunan’a uzanan bir soru bu. Aristo’ya göre bu soruyu soran da cevaplamaya çalışan da ahmaktır! Ne var ki, Antik çağda, sonsuzluğun tanımı bu soruda yatıyordu. Arşimet M.Ö. 3. yüzyılda, kum tanelerinin sayıca sınırsız ve özünde bilinemez olduğu fikrini çürütmeye çalıştı. Kum Sayacı adlı ünlü kitabında, evrendeki kum tanelerinin sayılamayacağını ancak hesap edilebileceğini gösterdi. Çağdaş sayı düzeni (Hint-Arap), her onlu basamak için bir hane ekleme gibi basit bir işlemle çok büyük sayıları kullanıp yazmanın yolunu gösterir. Arşimet, Eski Yunan sayı düzeninin en büyük sayısı murios’u (10 bin) esas aldı ve murios çarpımlarıyla 10 bin trilyona ulaştı. Son yıllarda, Hawaii Üniversitesi’ndeki matematikçiler, çeşitli kumsalları inceleyip dünyada 700 kentilyon kum tanesi bulunduğunu açıkladılar. Efendim, işin gerçeği şu: Böyle tahminlerle uğraşmanın hiç kimseye yararı yok. Arşimet’in anlattığı gibi, kum tanelerinin sayısı bilindiğinde, sınırsızlığa ilişkin, şiirsel bir imge çıkıyor karşınıza. Dahası, evrendeki yıldızların sayısından (10 septilyon), vücudunuzdaki atomların sayısına (7 oktilyon) kadar, hayal edilemez, her türlü uçuk sayıyla tanışıyorsunuz. Sonsuzluk kavramıysa, gerek matematikçilerin gerekse de fizikçilerin kafasını kurcalamaya devam ediyor... (Fizik Bölümü sınav soru ve cevaplardan biri Oxford) Hıncal’ın derdi Defne değil ki sazanlar Hıncal Uluç Ağam, Defne Joy Foster’ın ardından “su testisi su yolunda kırılır” diye yazdı diye internet sitelerine tepkiler yağıyormuş. Dahası, ne kadar suya tirit yazan hatun varsa, Ağam’a ateş püskürüyor; ne acımasızlığı, ne hainliği, ne beynine oksijen gitmemesi kaldı. Ey sazanlar, Hıncal Ağam kırk küsur yıldır yapıyor bunu ve siz balıklama atlıyorsunuz. Herkesin ak ediğine kara diyor... Herkesin beğendiğine kara çalıyor, herkesin alkışladığını yuhalıyor, böylece de gündemde kalıyor sür-git. Zavallı bir kadıncağız öldü gitti. Hepiniz onu unuttunuz Hıncal’a sallıyorsunuz! Yani Hıncal gene galip siz sazan tayfası gene aval aval bakıyorsunuz onun ardından ve tozunu yutuyorsunuz!
<< Önceki Haber Tahrir Meydanı’ndan Mübarek’e 'one minute' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER