Dikta rejimine taşlar nasıl döşendi?

Ali Emir Pakkan

Ali Emir Pakkan

11 Eki 2020 12:05
  • 10 Ekim katliamı!
    15 Temmuz darbe tezgahı ile iktidarlarını tahkim edenler, bir başka katliamla iktidara tutunmuşlardı. 
    15 Temmuz ilk cinayetleri değildi. 
    2015, 10 Ekim Balgat’taki gazete binamızda toplantı yeni bitmişti. İstihbarat servisi hareketlendi. Ulus’ta bir patlama oluğu bilgisi gelmişti. O gün Barış Mitingi vardı. Türkiye’nin dört bir yanından onlarca insan yürüyüşe katılmak için başkentteydi. Garda toplanmışlar, barış türküleri söylüyorlardı. Saat 10’u geçerken, bir canlı bomba patladı, ardından bir tane daha. Ortalık ana baba gününe dönmüştü. Gazeteye ulaşan fotoğraflar korkunç manzarayı gözler önüne seriyordu. Cesetler sağa sola savrulmuştu. Yaşlılar, çocuklar, kadınlar vardı kurbanlar arasında. Ölü sayısı her geçen dakika artıyordu. Günün sonunda bilanço açıklandı: 103 ölü, 400 yaralı!
    Gözler AKP iktidarına döndü. Acaba yeterli  güvenlik tedbirleri alınmış mıydı? İstihbarat zaafı var mıydı? 
    Olay sonrası gariplikler yaşanıyordu. Faillerin peşine düşmesi gereken polis, yaralılara ve onlara yardım etmek isteyenleri kovalıyordu. Olay yeri koruma altına alınmamıştı! Olay yeri inceleme ekipleri, 1.5 saat sonra, savcı ise 2.5 saat sonra patlama yerindeydi. Saldırı ile ilgili iddianame 13 Temmuz 2016’da kabul edildi. İŞİD, suçlandı. 
    İŞİD, bu eylemi neden gerçekleştirmiş olabilirdi? Örgüt mensubu bir bombacı, olaydan 11 gün önce salıverilmişti! Soru işaretleri vardı?
    10 Ekim 2015 katliamının sebebini anlayabilmek için biraz geriye gitmek gerekiyordu. 
    7 Haziran’da genel seçimler yapıldı. Hiç bir parti tek başına iktidar olma çoğunluğunu (276) kazanamadı. AKP koalisyon hükümeti kurabilirdi. Ahmet Davutoğlu, partilerle görüşmelere başladı ancak Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan, koalisyonu istemiyordu. Davutoğlu’ndan sonra Kemal Kılıçdaroğlu’na hükümeti kurma görevini vermedi bile! Anayasa ve teamülleri alt üst ederek, erken seçim kararı aldırdı. YSK, 1 Kasım’ı yeni seçim tarihi olarak belirledi.
    Hükümet gazeteleri, 1 Kasım denklemini şöyle kurdu: “Ya istikrar ya kaos!” Başlığın altı silahlar ateşlenerek doldurulacaktı.
    20 Temmuz'da Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyeleri, basın açıklaması yaparken intihar saldırısı düzenlendi. 33 kişi öldü, 100’den fazla kişi yaralandı. Olayı İŞİD üstlendi.
    22 Temmuz’da Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde bu sefer iki polis, evlerinde başlarından vurularak öldürüldü. PKK önce kendilerine bağlı “Apocu Fedailer” adlı bir grubun saldırıyı gerçekleştirdiğini ilan etti, sonraki günlerde olay ile ilgisi olmadığını açıkladı. Olayın failleri bulunamadı!
    6 Eylül’de Dağlıca’daki PKK saldırısında 16 asker şehid edildi. 8 Eylül’de ülke genelinde HDP binalarına saldırılar gerçekleşti. 
    Türkiye, 1 Kasım 2015’te yeniden sandık başında gitti. AKP, yüzde 49,5 oy ve 317 milletvekili ile sandıktan tek başına iktidar olarak çıktı.
    Olayların arkası bıçak gibi kesildi. 
    Son bir not: Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, başbakanlıktan alındıktan sonra yaptığı bir açıklamada Erdoğan’ı ima ederek şöyle dedi:  “Terörle mücadelede defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz!”
    Türkiye’de, dikta rejimine, taşlar böyle, kanla döşendi. Gar Katliamı’nın yıldönümünde kurbanlara bir kere daha Allah’tan rahmet diliyorum. 

    Ali Emir Pakkan
    11 Eki 2020 12:05
    YAZARIN SON YAZILARI