Koğuşa giren ekmek sayısını düşürelim arkadaşlar!

Ali Turna

Ali Turna

14 Kas 2019 11:54
  • O kadar şaşırtıcı komik veya trajikomik, saçma ağlanası ama güldüğümüz kimi zaman hayret ettiğimiz, kimi zaman gözyaşlarımıza hakim olamadığımız o kadar enteresan hikayeler duyuyor ve yaşıyoruz ki...

    Hastane nezaretindeyim ve bir arkadaş anlatıyor. Koğuşlarına yeni bir F... tutuklusu gelmiş, uzun saçlı her yeri dövmeli bir adam. Suçu F...’nün gezi imamı olması!!!! Adam ateist, bırak namaz niyazı inanmıyor bile ama malum hukuk adamlarımız dâhiyane araştırmaları ile ateisti imana getirip imam bile yapmışlar diye düşünürken arkadaş 7 ay sonra tekrar ateist olarak tahliye olup gittiğini anlattı. Şimdi söyleyin bu olaya güler misiniz ağlar mısınız? İnanır veya inanmaz ama o bir insan ve yedi ay haksız yere hapis yatırıldı ve bir cemaat mensubu olarak ama ufak bir problem var ki adam ateist. Olaya insan bazından bakıyorum. Hükmü yiyen insan, hükmü veren insan. Vicdan sahibi insanların ne ara bu kadar vicdansız olduğunu anlayamıyorum. Üçüncü derece kanser olan bir arkadaş daha yeni hüküm yedi. Suçu ne? Öğretmenlik yapmış olması. Sorarım size öğretmenlik yapan bir şahıs, dini bütün bir şahıs nasıl oluyor da silahlı bir terörist olabiliyor, biri bunu açıklayabilir mi? Veya nasıl açıklayabilir? (Bu arkadaş vefat etti.)

    Koğuşumuzdaki bir no’lu yatakhaneye gittim. Canım sıkılmıştı muhabbete adam arıyordum. Kaldığımız yer 200 metrekare kadar, 40 kişi yaşıyoruz, gezebileceğimiz yer canımız sıkılınca diğer yatakhaneler oluyor ancak. Bir no’lu yatakhanede sol tarafı felçli yaşlı Mustafa abi kalıyor.

    Sol  tarafı  felçli  olduğu  için  yemek  yerken,  yürürken, yatarken,  kalkarken  hep  Cengiz  abi  yardımcı  oluyordu. Bir baktım Cengiz abi yemek hazırlamış, ekmeği bölemez diye ekmeği  lokma  lokma  parçalayarak  önüne  koymuş. Hangi evlat babasına bunu yapar. Sağ olsun Cengiz abi çok yakından  ilgileniyor.  Çamaşırlarını  yıkıyor  yemeklerini hazırlıyor, eşyalarını katlıyor. Mustafa abinin ne ihtiyacı varsa yapmaya çalışıyor ve aralarında akrabalık gibi hiçbir bağları yok. Gönül bağından başka ve bu kadar iyi kalpli, hepimize  yardımcı  olmaya  çalışan  iyilik  abidesi  Cengiz abi 11 yıl 3 ay hüküm yedi. Şimdi tekrar sorayım, vicdan nedir,  hepsi  bir  kenara  insanlık  nedir?  Tüm  kararlarını vicdana göre veren bu hakimlerdeki vicdanın kırıntısı kaç gramdır?

    Bir akşam ocak ayının koğuş toplantısını yaptık. Gündemlerden biri ekmek sayısını azaltalım. Çöpe arada bir ekmek atılıyormuş israf ve devlet malına zarar veriliyormuş ve karar olarak 24 adetten 18 adete düşürülmesi kararı verildi. Ve bu 40 kişi maalesef silahlı terörist olarak yargılanıyor. Komik mi? Biz bu komediyi ağlayarak yaşıyoruz.

    Tüm ümitlerimizi yitirdiğimiz, umutlarımızı kaybettiğimiz bugün mahkemeden gelen  Mustafa abinin de mahkemeden getirdiği kötü haberlerle iyice çıkmaza girdiğimiz an TV’ de bir devlet yetkilisinin avazı çıktığı kadar bağırması, “F...cülere sesleniyorum, mücadelemiz devam edecek daha beter olacaksınız.” ve biz elimizi semaya kaldırıyoruz. Her şeyi bilen gören, yağmurun, güneşin, rüzgarın sahibi Allah’a havale ediyor ve ona sığınıyoruz. Anlayacağınız tüm hapis hayatımızda yapabileceğimiz tek şey dua dua dua…

    Değil mi ki İbrahim tam mancılıkla ateşe atıldığında yardım gelmişti. Değil mi ki Yunus’a yardım gemiden atılıp okyanusun içine atıldığı anda gelmişti. Bizim de tüm sebeplerin tükendiği bir zamanda, sebeplerin sahibine sığınmaktan başka bir şey elimizden gelmiyor. Durum tamamen bundan ibaret.

    Ne tutuklananların bir kriteri var ne de ceza alanların. Tahliye olduktan sonra suçumu soranlara suçumu anlattığımda o zaman bizi neden almıyorlar diye soruyorlar.Yemin billahla sadece ve sadece suçumun bu olduğunu söylediğimde bir şaşkınlık oluşuyor. Bir piyango niteliğinde tutuklamalar ve ne vereyim abime tarzı mahkeme kararları. 

    Mesela iki şahıs aynı suçla ve aynı şartlarda aynı mahkemeye beraber çıkıyorlar hâkim birine 6 yıl 3 ay verirken diğerine 8 yıl 5 ay ceza veriyor. Dosyasında daha fazla iddiası olan tahliye olabiliyor.

    Hapis  hayatımızın  bize  en  büyük  işkencesi  buydu. Ne kadar yatacağımız belli değildi. Belki ilk mahkemede tahliye olabilirdik, belki de 10 sene ceza alıp yatabilirdik, belki 6 yıl ceza alırdık belki de ertesi gün pardon deyip herkesi  salıverirler. En acınası bir diğer durum hiçbir suçumuz yokken, bırakın hapishaneyi karakola dahi düşmemişken bir yıl, iki yıl mahkeme sürecinden sonra 6 yıl 3 ay (en alt sınır) ceza alıp tahliye edildiğimizde bu duruma seviniyorduk.

    Tahliye olduktan sonra durumumu gizlemedim ve her ortamda sorulunca anlattım. Meğer ne çok terörist varmış ülkede! Kiminle konuşsam hepsinin bu suç olmayan suça sahip olduğunu gördüm. İstisnasız  hepsinin  mutlaka bir yakınının tutuklanma şerefine ulaştığını duydum. Toplumun geneli basının verdiği kirli dumanlı bilgiler ile yargısız infaz şeklinde suçluyor, bizi tanıyor. Çevremiz ise umursamazlık ve korku duvarı ile aramıza set koyuyor. Ailelerimiz ise bizimle beraber perişan bir şekilde yarım yamalak hayatlarına devam etmeye çalışıyorlardı...

    *Yukarıda okuduğunuz satırların yazarı Türkiye'deki cadı avının kurbanlarından ismi bizde saklı bir esnaf. İçeride aldığı notları çıkınca yazdı ve bu notların her gün bir bölümünü Samanyoluhaber.com'da yayımlıyoruz.

    14 Kas 2019 11:54
    YAZARIN SON YAZILARI