Dertli Sineler Yanık Nağmeler

Cuma Karaman

Cuma Karaman

18 Eyl 2023 09:45
  • Bu haftaki köşe yazımda, günümüzde yaşadıklarımızı kısmen şiir diliyle ifade etmeye çalışacağım. "Ötme Bülbül" metaforu, iç dünyamın sesini sembolize ederek durumu şiirin duygusal labirentlerinde seslendireceğim.

    Ötme bülbül, ötme, ötme,
    Dertlerini bana dökme,
    Nolur şu kalbimi sökme,
    Ötme bülbül, ötme, ötme.
    "Biliyorum,
    Ey bülbül, senin de yuvanı yıkmışlar. Seni sevgilinin ülkesinden sürmüşler. Ayağını, kolunu, kanatlarını kırmışlar. Seni yarsız, evsiz, vatansız bırakmışlar."
    Ve bir başka beyitte: Canlandı hayalimde o mevsim yeni bahar,
    Şimdi etrafta hazan ve hüzün tabloları var.
    Hazan döktü yaprağımı,
    Rüzgar kırdı dallarımı,
    Kimse anlamaz halimi,
    Ötüp yakma şu canımı.

    Bu şiirimde, aşk acısı, sürgün, zulüm ve insanlık gibi evrensel temalara yaşadıklarımıza kısaca dokunmaya çalıştım. Şiirin ana temasını, haksızlığın, hukuksuzluğun, ve adaletsizliğin meydana getirdiği acı ve özlem üzerine kurmaya çalıştım. Bu dönemin zalimleri nasıl gülistanımızı haristana çevirdiler, onu anlatmaya çalıştım.

    Sürgün bizde ilim bilim,
    Ülkede yobazlık hakim,
    Millette kalmadı hilim,
    Kurtlara kuzular teslim.
     
    Birkaç asırdır ilim, bilim ve sanat bizde sürgün. Cehalet ise bizde ilim ve bilimin adı olmuş. Maalesef hakla hakikatle bağlarımızı kopardık. Bütün maziyi harabeye çevirdik. Körpe dimağlar canavarlara teslim. Bebekler anneler hapiste. Din adı altında yobazlığın ve hokkabazlığın zirve yaptığı bir zamanda yaşıyoruz. Milleti millet yapan değerlerin yozlaştığı bir toplumda merhamet en çok ihtiyaç duyulan şey olur. Çünkü bizim topluma kurtların, canavarın ruhu hakim…

    Gözlere inmiştir perde,
    Zulüm ihanet her yerde,
    Yalan virüsü olmuş dillerde,
    İnsanlık paspastır yerde.

     
    "Gözlere inmiştir perde" sözüyle duygulara çekilmiş duvarları kalb ve akıl arasında yıkılan köprüleri ve bunları yıkan yalancıların dilinde vird olmuş. Özellikle bu siyasilerde. Bu yalan ve dolanlarıyla insanlık ayaklarının altında bir paspas olmuş. Onların saray, villa, köşk hayatları diğerlerini maraba durumuna düşürmüştür. Milli ve yerli adı altında yapmadıkları ihanet ve zulüm kalmadı.
     
    İnsanlık her yerde yetim,
    Yezid ruhu olmuş hakim,
    Giden zalim, gelen zalim,
     Zulümle bizi eder talim.

    Yezid ölmüştü fakat ruhu ölmemişti. Günümüzde bütün savletiyle yaşıyor. Bazen gelecek birini kurtarıcı olarak beklerken o daha zalim çıkıyor. Bizim coğrafyanın mazlumları biraz güç kuvvet ellerine geçince onlar da zalim olabiliyor. Köle, köle arkadaşına sormuş. Şayet bir gün hürriyetine kavuşursan ilk iş ne yaparsın demiş: Kendime bir köle tutarım demiş. Bizde talim ve terbiye zulüm ile...


    Firak narıyla yanmışım,
    Hasret ile kavrulmuşum,
    Yar ilinden sürülmüşüm,
    Gurbete esir düşmüşüm.

     Başka bir dörtlükte sergariplerin durumunu şu dizelerle ifade etmiştim:

    "Gurbeti yaşıyorum, gurbet içinde,
    Ben gurbete değilim, gurbet içimde.
    Bu böyle devam edip gitsede,
    Vuslatın arzusu taptazedir içimde."

    Garibüzzamanları düşündükçe ve milyona baliğ vatanlarından sürülmüşleri düşündükçe, doğrusu hasretin yürekleri nasıl kavurduğunu bu gariplerin yakınlarının cenazelerine katılamayışlarını anlatıyor.

    Efkarım kalem yazamaz,
    Derdimi dil söyleyemez,
    Herkes bunu anlayamaz,
    Gönlüm fermanı dinlemez.

     Ancak bazen duyguları ifade etmek, kelimelerin yetersiz kaldığı bir gerçek. İşte tam da bu noktada, "Efkarım Kalem Yazamaz" insanın iç dünyasının en derin köşelerine yerleşir ve bazen kelimelerle ifade etmek imkansız olur.
    "Derdimi Dil Söyleyemez" dizesi, insanların duygusal yüklerini başkalarına anlatmakta zorlandığını ifade eder. Çünkü duygusal acılar içsel bir sıkıntı yaratabilir ve bu sıkıntıyı başkalarına ifade etmek çok zor olabilir. İnsanlar duygusal deneyimlerini sözcüklerle ifade etmekte zorlanırken, derin duygusal yükler taşıyabilirler.

    "Herkes Bunu Anlayamaz" dizesinde ise insanların duygusal deneyimlerinin herkes tarafından anlaşılamayabileceğini belirtmeye çalıştım. Çünkü herkesin yaşadığı hikaye çok farklıdır. Her insanın yaşadığı duygusal deneyimler farklıdır ve bu deneyimleri tam olarak anlamak ve paylaşmak her zaman kolay değildir.
     

    Dertli, dertli ötme, ötme,
    Dertlerini bana dökme,
    Nolur, şu kalbimi sökme,
    Ötme bülbül, ötme, ötme.
     
    Ali Merdan söyler sözü,
    Hakka adamıştır özü,
    Yüreğinde aşkın közü,
    Ona dar olmuş yeryüzü.

    Ali Merdan mahlası ile yazdığım bu şiirim "Dertli Sineler Yanık Nağmeler" kitabımın başyapıt şiiridir. Keyifli okumalar dilerim...
    18 Eyl 2023 09:45
    YAZARIN SON YAZILARI