Manevi oluşumlarda yönetici seçimleri-4

Prof. Dr. Osman Şahin

Prof. Dr. Osman Şahin

11 Tem 2022 07:49
  • Maddi ve manevi yapıların amaç ve hedeflerindeki farklılık, kural ve ilkelerinin aynı olmaması, başarı ve performans kriterlerinin benzememesi gibi hususlar nazara alındığında, bazı kesişim noktaları bulunsa da yönetim şekillerinde ve karar alma süreçlerinde de önemli farklılıkların bulunmasının doğal olduğunu söylemek mümkündür. 


    Modern yönetim tekniklerinden istifade etme


    Bu hususta geliştirilmiş modern metotlardan tabi ki istifade edilmelidir ama bunların birebir aynı olmaları mecburiyeti yoktur. Organizasyonlar birbirlerinden farklıdırlar. Her yapının ihtiyaçları ayrı ayrıdırlar. Hizmet Hareketi içerisinde bütün idarecilerin demokratik sistemlerdekine benzer şekilde cemaat fertleri tarafından seçilerek başa getirilmesi çok tartışılan konular arasındadır ve bazı bölgelerde buna uygun bazı uygulamalar da bulunmaktadır. Artık cemaat tabanında seçimle idarecileri belirlenmesi gerektiğine dair fikirler dillendirilmeye başlanmıştır.  


    Hocaefendi’nin demokrasiyi ve Üstad Hazretleri’nin cumhuriyeti ve meşrutiyeti öven sözlerinden, demokrasi veya cumhurun idaresinin toplumların yönetimi açısından önemli oldukları, istifade edilmeleri gerektiği ve kesinlikle göz ardı edilmemeleri gerektiği sonucunu çıkarabiliriz. Bediüzzaman Hazretleri ve Hoceefendi sürekli olarak şûrâ, meşveret ve ortak akıl ile hareket etmenin önemi üzerinde tahşidat yapmışlar ve Allah’ın (CC) inayet ve keremine mazhar olmanın, alem-i insaniyet ve İslamiyetin kurtuluşunun yegâne yolunun bu olduğunun vurgusunda bulunmuşlardır. Şûrâ Süresi’nde, “Onların işleri aralarında şûrâ iledir” beyanıyla sena edilen ve tavsif edilen sahabe efendilerimiz işlerini hep şûrâ ile yürütmüşlerdir.


    Burada önemli olan cumhurun yönetime aktif ve devamlı olarak katılımının sağlanmasıdır. Bu konuda asr-ı saadetteki uygulamaları ve günümüzdeki geliştirilen modern yöntemleri bir arada değerlendirerek, Hizmet Hareketi’nin yapısına en faydalı olacak yönetim ve karar alma mekanizmalarını oluşturmak mümkündür. Ama bu yapılanma asla, Hazret-i Bediüzzaman’a “Şeytan’dan ve siyasetten Allah’a sığınırım” sözlerini söylettiren tarafgirlik, menfaat, ekipçilik, makam ve mansıplara talip olma, muhaliflerini yok etme üzerine kurulu olan, insanlardaki rekabet damarlarını, hırs ve hasetleri tahrik edip canlandıran ve neticesi itibarıyla toplumları ve cemaatleri birbirleriyle çarpışmaya, parçalanmaya ve bölünmeye götüren günümüzdeki siyasi yapı ve yönetim şekillerinde olduğu gibi olmamalıdır.


    Maddi organizasyonlarda uygulanan modern yöntemlerin birebir uygulanması durumunda, diyalektik, komitacılık, ekipçilik ve maddi imkanlar kullanılarak bu oluşumlardan rahatsız olanlar veya birtakım menfaat hedefleri bulunanlar tarafından cemaatin ele geçirilmesi, harekete inanmadıkları halde öyle görünmek suretiyle o yöneticilik üzerinden birtakım menfaatlere ulaşmak isteyenlerin ve yönetici pozisyonlarını devam ettirmek isteyenlerin hareketin ruhuna aykırı eylemler içerisine girebilmeleri, yöneticiliğin bir meslek haline gelmesi ve terkedilmek istenmemesi, cemaatin bölünmesi ve Hizmet fertlerinin genel hizmet ilke ve prensiplerine aykırı bir yola tevessül ederek bozulmalarına yol verilmesi gibi tehlikeler söz konusu olabilecektir.


    Günümüzde demokraside çok ileri olan Amerika gibi ülkelere baktığımızda seçimle başa gelen devlet başkanlarının çok geniş yetkilere sahip oldukları ve belli makamlara doğrudan atama yapabildikleri görülmektedir. Hizmet gibi yapılarda hareketin lideri seçimle başa gelmemekte, o hareketin başındaki zâta inanan insanların ona tabi olmasıyla fıtri olarak lider seçilmiş olmaktadır. Dolayısıyla bu konumdaki insanın gerekli istişareleri yaptıktan sonra bazı makamlara doğrudan atamalarda bulunması normal karşılanmalıdır. Bununla beraber, Hocaefendi’nin uygulamada bu işler için heyetler oluşturduğu ve heyetler eliyle bu atamaların yapılması yoluna gittiği görülmektedir. 


    Asr-ı Saadet uygulamaları ve Hasanî Ruh


    Hulefay-ı Râşidin efendilerimizin (R.anhüm) her birinin seçiminde sahabe efendilerimiz ayrı bir yol takip etmişlerdir. Hz. Ebu Bekir’in (RA) seçimi- Allah Rasûlü (SAV) kendisinden sonra kendi yerine birisini tavsiye etmemiştir. Sahabeden Medine’de hazır bulunan Muhacir ve Ensar tarafından uzun görüşmelerin neticesinde, Hz. Ömer’in tavsiye edip nazara verdiği Hz. Ebubekir seçilmiş ve herkes de bu seçime biat etmek suretiyle onay vermişlerdir.   

    Hz. Ömer (RA)- Hz. Ebubekir sahabenin önde gelenleriyle istişare ederek Hz. Ömer’i tavsiye etmişler ve bütün sahabelerce (R.anhüm) bu tavsiye kabul edilmiş ve herkes de bu seçime biat ederek onay vermişlerdir.

    Hz. Osman (RA)- Halifeyi seçmek üzere Hz. Ömer tarafından bir heyetin teklifi, bu heyet tarafından Medine’de bulunan kadınlar da dahil insanlarla istişareler yapılarak Hz. Osman’da karar kılınmış ve herkesin bu seçime biat etmek suretiyle onay vermesi şeklinde gerçekleşmiştir.

    Hz. Ali (RA)- Hz. Osman’ı şehid eden topluluk Hz. Ali’ye hilafet teklifinde bulunmuşlar, o kabul etmeyince Medine’de halifenin hemen seçilmesi konusunda çok büyük bir baskı uygulanmış ve neticede orada bulunan sahabeler tarafından Hz. Ali halife seçilmiştir. Hz. Ali efendimizin halifeliğinde, Hz. Osman’ın şehadetine sebebiyet verenlerin cezalandırılmaları konusundaki ihtilaflardan dolayı, ilk üç halife efendilerimizde olduğu gibi umumun biatı tam olarak gerçekleşememiştir. 

    Hz. Hasan (RA) – Hz. Ali’nin vefatından sonra Hz. Ali efendimizin hilafetini destekleyenler tarafından Hz. Hasan hilafete getirilmiştir.  Hz. Hasan 6 ay sonra Hz. Muaviye lehine hilafetten çekilmişlerdir ki bu davranış Allah Rasûlü’nün gaybi beyanları içerisinde takdir edilmiştir: “Bu benim evladım seyyiddir. Karşı karşıya gelecek iki büyük İslam toplumunun sulhunu gerçekleştirecektir.” 

    “Cebr-İ Lütfî Ve Hasanî Ruh” başlıklı Bamteli’nde hizmet insanlarının Hasanî ruhu örnek almaları gerektiğini ifade eden Fethullah Gülen Hocaefendi ayrıca bir sohbetinde “Hasan, Hüseyin’den büyüktür. Bizler Hasaniyiz” tespitini yapmaktadırlar.


    Liyakatli idarecilerin kenara çekilme tehlikesi


    Finansal piyasalarda asimetrik bilgi problemi ifade edilen bilgiye ulaşımda eşitlik olmaması hallerinde ortaya çıkan ve limon piyasalar olarak isimlendirilen bir problem vardır. Böyle ortamlarda fiyatlandırma doğru olarak gerçekleşemez. Kaliteli arabalar gerçek değerinin altında değerlendirileceği düşüncesine binaen ikinci el araba piyasalarına daha az gelirler. Benzer şekilde bankalar kredi talebinde bulunan insanların ekseriyetinin yüksek risk grubundakilerden olacaklarını düşünüp de risk primlerini yüksek tuttuklarında, güvenilir müşterilerden ziyade kredi piyasalarına büyük risk almaya hazır olanlar gelmektedirler. 


    Hizmet gibi hareketlerde de beklentisizler ve adanmışlar ve dolayısıyla yöneticiliğe daha liyakatli olanlar, yazılarda ele aldığımız hususlara binaen yöneticilikten uzak dururlar. Diğer taraftan makam ve yönetme hırsı taşıyanlar, yöneticilikten bir takım menfaatler elde etme peşinde olanlar, grupçuluk ve ekipçilik hastalığına maruz olanlar ve birtakım art niyetlere sahip olanlar yönetim kademelerine gelmek hususunda aşırı isteklidirler. 


    Bu ikinci gruptakiler bu amaçlarına ulaşmak için her türlü imkanları seferber ederlerken, birinci gruptakiler de idareci olmamak için her yola başvururlar. Sonuç olarak liyakatliler bu işlerden uzaklaşırken, liyakatsızlar ve harekete çok büyük zarar verecek olanlar bu makamlara gelirler. Bu problemin farkında olarak liyakatlilerin vazifelendirilebilmeleri için gerekli tedbirler alınmalıdır.


    Seçim hususunda, yazılarda ifade edilen genel İslami ve Hizmet prensiplerine uygun olarak hareket edilmesi, seçilecek yöneticilerin sahip olmaları gereken vasıfların mutlaka aranması, demokratik sistemlerdeki senato uygulamasına benzer şekilde, gerekli vasıflara sahip heyetlerden bu hususta istifade edilmesi, seçilecek yöneticilerin bu heyetlerden onaylarının alınması, yöneticilerin görev sürelerinin sınırlı tutulması, istişare ve şura ile yönetimin vazgeçilmez bir kural haline gelmesi ve iç ve dış denetim gibi metotlardan istifade edilmesi faydalı olacaktır. 


    Ayrıca genel görevlerde istifade edilebilecek merkezi heyetler, bölgelerde olup bitenleri, onların şartlarını, kanunlarını, kültürlerini ve insanlarını tam bilip tanıyamayacaklarından dolayı, seçimler ve adaylar hususunda yerel heyetlerin oluşturulup görevlendirmelerine önem verilmelidir.

    11 Tem 2022 07:49
    YAZARIN SON YAZILARI