Tıpki çekirgeler gibi

Safvet Senih

Safvet Senih

05 Ağu 2021 12:13
  • “Korkudan önlerine eğildikçe eğilmiş, dehşet içinde mezarlarından çıkar, yayılmış çekirgeler gibi her tarafı dalga dalga kaplarlar.” (Kamer suresi, 7)
    Bu âyette, inkârcılara âhirette diriltilecekleri hatırlatılıp bunun zor bir gün olacağı belirtilmektedir. Milyarlarca insan topluca bir diriliş sahnesinde bulunacak, inkarcılar da, şaşkınlık, pişmanlık, korku içinde ama tek başlarına olmanın dehşetini yaşayacaklar.
    Peki mezarlardan çıkış niçin çekirgelere benzetilmiştir? Son yıllarda haşereler üzerinde mikro kameralar ve sistemli gözlemle yapılan araştırmalar bunu bize izah etmektedir... Herşeyden önce çekirge sürüleri çok kalabalıktır. Milyarlarca çekirge bir araya gelerek kilometrelerce uzunluk ve genişlikteki kapkara bir yağmur bulutunu andırırlar. Bu sürülerden bazılarının 3-5 kilometre genişliğinde ve metrelerce derinlikte olduğu tesbit edilmiştir. Ayrıca çekirgeler yumurtalarını toprağın içine tohum gibi yerleştirirler ve çekirge larvaları uzun bir müddet toprağın altında kaldıktan sonra yeryüzüne çıkarlar. Örnek olarak Amerika’nın New England bölgesinde yaşayan çekirge cinsi bir haşare incelendiğinde görülmüştür ki, bunlar 17 senede bir defa, yani toprak altında 17 yaşlarına bastıkları Mayıs ayında, yer altındaki karanlık yarıklardan toprak üzerine hep beraber topluca çıkarlar. Bu çok enterasan bir durumdur. Çünkü siz karanlık bir yere, teker teker kapattığınız insanlara hiçbir saat vermeden değil 17 sene, sadece “17 gün sonra hep beraber, dışarı çıkacaksınız!” deseniz, pek çoğu bu 17 günlük süreyi bile doğru dürüst tahmin edemez... Ama bu haşereler tam 17 sene sonra topluca çıkıyorlar. Bu çok enteresan bir olay. Beş- altı sene önce Amerika’nın Pensilvanya Eyaletinin bir bölgesinde bu haşerelerin toprak altından çıkışına pek çok arkadaşımız şahit olmuştur. Evet bunlar, toprağın altından, 17 sene gibi uzun bir müddet sonra, topluca, çok kalabalık olarak, yeryüzüne çıkıyorlar... Kur’an-ı Kerim’de örnek olarak bu enteresan sahneleri önümüze kısa ve özlü ifadelerle sererek gerçekleri bizlere işte böyle anlatıyor...

    Hak yolunda yürüyenleri  Cenab-ı Hak koruyacaktır: 

    “Ey Peygamber! Rabbinden sana indirilen buyrukları tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan risâlet vazifesini yapmamış olursun. ALLAH SENİ, zarar vermek isteyenlerin şerlerinden koruyacaktır. Allah kâfirleri hidayet etmez, emellerine kavuşturmaz.” (Mâide Suresi, 67)
    Peygamber Efendimiz (S.A.V.) peygamberliğini ilân ettiği zaman yalnız bir topluluğa karşı değil bilakis bütün dinlere, bütün reis ve krallara karşı tek başı ile meydan okudu. Halbuki onun amcası Ebu Lehep en büyük düşmanı, kavim ve kabilesi düşman iken; 23 sene nöbetsiz korunması, pek çok defa sui kasde maruz kaldığı halde, tam bir saadet içinde, rahat döşeğinde vefat edinceye kadar muhafaza edilmesi, “Allah’ı seni insanlardan koruyacaktır” âyetinin ne kadar kevvetli bir hakikatı ifâde ettiğini ve ne kadar metin bir dayanma noktası olduğunu, güneş gibi gösterir.
    Hicret günü 200’e yakın Kureyşli müşrik toplanıp, öldürmek için Efendimizin (S.A.V.) evini bastılar. Ama o, yatağına Hz. Ali’yi bırakıp başlarına bir parça toprak attı onlar onu görmedi. O da çıkıp gitti...
    Hicretle peşine düşen Suraka, “El- Aman!” diyerek imana geldi.
    Gavres isminde cesur bir kabile reisi su-i kast için Peygmaberimizin (S.A.V.) yanına gizlice gelip kılıcını çekerek “Seni benden kim kurtaracak?” demiş. O da “Allah!” demiş ve “Allah, beniondan dilediğin şeyle koru” diye dua etmiş. O anda iki omuzunun ortasına bir darbe yiyince kılıcını elinden düşürmüş. Kılıcını eline alan Efendimiz (S.A.V.) ona “Şimdi seni kim kurtaracak?” dedikten sonra onu afvetmiş o da Müslüman olmuştur.
    Bedir savaşında bir münafık Peygamberimizi (S.A.V.) bir gaflet vaktinde, kimse görmeden, tam arkasından kılıç kaldırıp vururken, birden Resulullah (S.A.V.) bakmış. O titreyip, kılıç elinden yere düşmüştür. 
    Hz. Hamza’nın babasını ve amcasını öldürdüğü Şeybe, Uhud savaşında gizlice Peygamberimizin (S.A.V.) arkasından gelip kılıç kaldırdı. Birden kılıç elinden düştü. Peygamberimiz (S.A.V.) ona baktı, elini göğsüne koydu. Şeybe diyor ki: “O dakikada dünyada ondan daha sevgili adam olamazdı.” İmana geldi.
    Mekke’nin fetih günü Fedâle isminde birisi, Peygamberimizin (S.A.V.) yanına vurmak niyetiyle geldi. Ama ona tebessüm ederek bakıp “Nefsinle ne konuştun? “ dedi. Fedâle için Allah’tan mağfiret diledi. Fedâle imana geldi.
    Zaten “Allah, seni insanlardan koruyacaktır” âyeti indikten sonra, ara- sıra kendisini korumak için nöbet tutanlara “Artık nöbettarlığa lüzum yok; Rabbim beni koruyor.” Buyurarak buna da son verdi.
    05 Ağu 2021 12:13
    YAZARIN SON YAZILARI