Merkel’den gelen o mektup cevapsız kalmasın

Tarık Ziya

Tarık Ziya

18 Eyl 2017 09:09
  • Türkiye’de Hizmet Hareketi mensuplarının maruz kaldığı zulüm ve baskılar ‘insanlık ölmüş de ağlayanı kalmamış’ dedirtecek safhayı çoktan geçti. 

    Doğumhane kapısında annelerin kollarına kelepçe vurulması 700’e yakın bebeğin anneleri ile beraber demir parmaklıkların ardında tutulması, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) hak ve hukuk tanımazlıkta hangi derekeye düştüğünü ele verecek kadar hazin! 

    Yasaklar, yoksulluk ve yolsuzluğa (3Y) savaş açtığını iddia ederek siyasete adım atan Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları iktidar koltuğunda geçen 15 senenin sonunda 3Y’yi muhalif herkesi sindirmek maksadıyla balyoz gibi kullanıyor. 

    LOHUSA KADINLAR, YENİ DOĞMUŞ BEBEKLER MAHPUS

    58 bin insan sendika üyeliği, Bank Asya’da hesabı olması, Google Play veya Apple Store’dan Bylock uygulamasını cep telefonlarına indirmeleri gibi demokratik bir sistemde gülüp geçilecek sebeplerle mahpus. 

    AKP, lohusa kadından, günahsız sabiden korkan bir iktidarın temel hak ve hürriyetleri nasıl ortadan kaldırabileceğini iliklerimize kadar hissettirdi. 120 bin insan memuriyetten ihraç edildi. Pazarda limon satmasına bile müsaade edilmiyor. Muhbir cumhuriyetinde en küçük bir ihbar telefonu insanların derdest edilmesi için kâfi.

    21. asırın ilk çeyreğinde yaşanan bu trajediden kurtulabilenlerin ilk sığındığı limanlardan biri de Almanya oldu. Almanya’nın tek adam rejiminin işkence hanelerinden kaçan Hizmet Hareketi mensuplarına kapılarını açması bu karanlık devrin en aydınlık koridorlarından birini teşkil etmiştir. 

    ALMANYA O GÜNLERİ BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMİYOR

    Diktatör Hitler’in Yahudilere karşı işlediği o ağır suçları aratmayacak fiiller bugün Anadolu’da. Bugünkü Almanya 77 sene evvelki sessizliği, hatta zulmün alkışlanmasını kabul etmediği gibi o insanlık dışı tarihle yüzleşme cesaretini gösterecek kadar komplekslerinden arınmış. 

    Göçmen sayısının 17 milyonu (nüfusun yüzde 21’i) aştığı Almanya’da radikal ve küçük birkaç parti hariç siyasetçilerin ekseriyeti, hassaten iktidardaki koalisyon ortakları(CDU, SPD) Başbakan Angela Merkel ve Martin Schulz göçmen siyasetinin temelinde ‘insanlığa karşı işlenen suçlarda mazlumların yanında olmak’ düsturu ile hareket ediyor. 

    Sadece Türkiye değil mevzu bahis olan. İnsanlık adına insan haysiyet ve şerefine sahip çıkıyorlar. 

    MERKEL BİZZAT CEVAP YAZDIRDI

    Merkel’in Türkiye’de üniversitesi kapatılınca Almanya’ya gelen bir gencin yazdığı mektuba verdiği cevap Almanya’nın olup bitenleri gayet iyi anladığını gösteriyor. İsmi bende mahfuz bu gencin mektubuna başşehir Berlin’de, Federal Başbakanlık’tan gelen cevabı okuyunca sadece Hizmet Hareketi adına değil insanlık adına umudum arttı. Kendi memleketinde parya muamelesi görenler ne kadar manidar ki diyar-ı gurbette himaye ediliyor. 

    Başbakan Merkel’in Sekreteri Alexandara Teetz’in imzaladığı 7 Eylül 2017 tarihli mektupta şöyle deniliyor:

    “Sayın ….,

    Federal Şansölye Dr. Angela Merkel, 5 Eylül 2017 tarihli mektubunuz için size teşekkür etmemi rica etti. Açıklamalarınız ve ele aldığınız kader karşısında sizin ne kadar zor bir durumla karşı karşıya olduğunuz tarafımızdan anlaşılmıştır. 

    Tabii ki sizin için evinizi, ailenizi ve arkadaşlarınızı terk etmek ve başka bir ülkede yeni bir gelecek aramak kolay değil. 

    Burada tamamen farklı bir kültürle karşılaşacaksınız ve sizi bekleyen büyük güçlükler var. Böylesine bir karar ve böylesine bir yol ancak büyük ve cesur bir adım olarak değerlendirebilir. 

    Şansölye, size kişisel en iyi dileklerini sunar.

    Saygılarımızla.”

    İNSANIN İÇİNİ ISITAN SATIRLAR

    Mektupta her bir cümleye dair uzun uzun düşündüm. Resmî dilin soğuk tarafına rağmen satır aralarına insanın içini ısıtan bir samimiyet sinmiş. 

    Merkel’in kendisine gelen bir göçmen mektubunu okuması ve cevap yazdırması hal-i hazırda kamplarda, heim'larda iltica müracaatının cevabını bekleyen ya da ikamet iznini alıp Almanya’da içtimaî ve iktisadî hayata karışmaya başlayanlar adına son derece kıymetlidir. 

    Bu alicenap tavır, eşine-dostuna veda bile edemeden ayrılmak mecburiyetinde kalmış insanların hüznünü bir nebze dindirecek kadar kuvvetli bir iksirdir. 

    O GENÇ HERKES İÇİN İLHAM KAYNAĞI OLDU

    Böyle bir mektubu göndererek misafirperver Almanlara Merkel’in şahsında teşekkür eden o genç adam hepimize ilham kaynağı olmalı. Her mağdur kendi hikâyesini hülasa ettiği mektupları ile tarihe not düşmeli. 

    Mektuplar, insan hakları saiki ile samimi bir tavır sergileyen Merkel’den Martin Schulz’a, Cem Özdemir’den Rebecca Harms’a kadar onlarca siyasetçiye ulaştırılmalı. 

    REBECCA HARMS’I UNUTMAYIN

    O Rebecca Harms ki Avrupa Parlamentosu’nda, “Bir Alman Parlamentosu Milletvekili olarak bu benim için çok önemli. Çünkü benim ülkem bu kötü tecrübeyi (Hitler’i kastediyor) Avrupa’ya yaşattı. Sırf Gülen Hareketi’ne yakın oldukları için insanların Türkiye’ye iade edilmelerini engellememiz gerektiğine inanıyorum.” diyerek tarihe geçti.

    Mektup dediysem siz Merkel’in satırlarının arasında gezinirken insan kalbinin ne kadar büyük ne kadar namütenahi olduğunu idrak ettiniz. 

    Ümidi kıran hadiselerle boğuşuyor olmamız tünelin ucunda beliren bu aydınlığı görmemize mani değil. 

    Ben o mektuplardan ilkini kaleme almaya başladım bile…

    Mektup için Federal Başbakanlık adresi: Willy-Brandt Strasse 1, 10557 Berlin

    18 Eyl 2017 09:09
    YAZARIN SON YAZILARI
    YAZARLAR