Çomü'de ''Üniversite Ve Kent Etkileşimi'' Paneli

Çomü'de ''Üniversite Ve Kent Etkileşimi'' Paneli

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner, yeni fakülte ve yüksekokulların açılmasıyla birlikte üniversitelerindeki öğrenci sayısının 50 bin ile 70 bin arasındaki bir rakama ulaşacağını tahmin ettiğini bildirdi. Laçiner, ÇOMÜ Ortak Akıl Topluluğunca, Anafartalar Kampüsü Süleyman Demirel Konferans Salonu'nda düzenlenen ''Üniversite ve Kent Etkileşimi'' konulu panelde konuştu. Konuşmasında, üniversitelerin büyük bir kısmının şehir merkezinde olduğuna işaret eden Laçiner, ''Ama Amerika'daki örnekleri de göz önünde bulundurursak, çok başarılı kampüs üniversiteleri de var. Bizdeki örneğe baktığınız zaman, dünyadaki ilk üniversite Harran Üniversitesi denir. Ama bugün gidin oraya bakın, mevcut şu anki Harran Üniversitesi ile ilk Harran Üniversitesi arasında bir uçurum olduğunu çok rahatlıkla görürsünüz. Bir etkileşim yok. Bir şeyler kopmuş gitmiş. Hatta ve hatta Osmanlı ile Cumhuriyet arasında da kopan pek çok damar söz konusu bakıldığında'' dedi. ÇOMÜ'nün öğrenci sayısının 33 bine dayandığını ve bunun 22 bininin ise şehir merkezinde olduğunu ifade eden Laçiner, şöyle konuştu: ''Yeni fakülte ve yüksek okulların açılmasıyla birlikte, benim tahminim öğrenci sayısı 50 bin ile 70 bin arasında bir rakama ulaşacak. Öğrenci sayısı 70 bin olursa, 50 bini merkezde olur, öğrenci sayısı 50 binde kalırsa da bunun 40 bininin merkezde olacağı anlaşılıyor. Bu Çanakkale'yi sayısal anlamda bir üniversite kenti yapar. Kağıt üzerinde en azından bir üniversite kenti yapar. Ama buna hazır mıyız? Bizim üniversiteye bakışta bazı çarpıklıklar ve hastalıklar var. Eğitim kurumlarımızın gelişiminde bir yapaylık söz konusu. Modern üniversitenin Avrupa'da başlamasıyla birlikte bir evrim görülüyor. Devletin yapay bir şekilde bizleri eğitmeye çalıştığını görürsünüz. Yani, sen cahilsin, sen bilmiyorsun, okur-yazar bile değilsin. Al sana ilkokul, al sana ortaokul, al bu da üniversite şeklinde bir yaklaşım vardır. Bunun biraz da kaçınılmaz bir boyutu da var. Şundan da kaynaklanıyor. Zamanı satın almaya çalışıyorsunuz. Aradaki yüzlerce yılı bir anda kapatıp, bir anda medeni, okumuş, çatal bıçak tutabilen, karısına iyi davranan, çocuğuna sevgiyle, ilgiyle davranan iyi bir yurttaş, bunların hepsini bir anda hızlandırarak yapmak istiyorsunuz. Bir iki üç ayda olgunlaşan bir domatesi, bir ayda olgunlaştırıyorlar. Süreyi kısaltıyorlar, ama o domates olmuyor. Şimdi domateste bile zamanı satın almak çok zor iken, insanda bunu yaptığınızda çok fazla sosyal komplikasyonlar ortaya çıkıyor.'' -Üniversiteler Türkiye'nin kalkınma hikayesinde bir araç olarak devreye çıktı- Prof. Dr. Sedat Laçiner, Türkiye'deki örneklerde bir sorunun da eğitimden ziyade ekonominin birinci öncelik olduğunu, eğitimin ikinci, üçüncü öncelik haline gelebildiğini belirtti. Eğitimin birinci öncelikli alındığı zamanlarda bile, bir anda parasal kısmın ön plana çıkabildiğini vurgulayan Laçiner, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Çünkü karnı doymayan bir şehir ve oraya parayla gelmiş, ceplerinden para saçılan üniversite gibi bir yaklaşım ortaya çıkıyor. Devlet bunu teşvik ediyor. Eğitim olursa eğitim olur, bilim olursa bilim olur, hiç olmazsa kalkınma olur mantığıyla yaklaşıyor. Üniversiteler, Türkiye'nin kalkınma hikayesinde bir araç olarak devreye çıktı. Bunun içerisinde siyaset ve demokrasiyi yanlış anlama da girince, çok daha çarpık bir vaziyet ortaya çıktı. Ne çıktı? Çanakkale'ye normalde, şehrin büyüklüğünü ele aldığınızda bir üniversite kurulmaz. Bunun yerine bölgesel noktalar veya kent üniversitesi yapacağınız yerleri seçmeniz lazım. Burada da seçmek diyoruz. Yine yapaylık söz konusu. Ankara'da biri oturuyor ve diyor ki 'Şurada olsun', hikaye doğal seyrinde ilerlemiyor. Böyle başladı. Çanakkale'de çok gayret gösteren insanlar oldu. Çanakkale'nin o insanlara şükran borcu da var. Ama şu ilçede bu fakülte olsun, bu ilçede şu fakülte olsun dendi ve hikaye tamamen rayından saptı. İlde fakülte yapmak zorken, ilçelere doğru gitmeye başladı. Şu anda Türkiye'nin hemen hemen her ilçesinde, hatta bazı beldelerinde bile yüksekokullar vardır ve bunların kalitelerinde ciddi sorunlar vardır. Çanakkale için geç kalınmışlık var. Çanakkale ve üniversite ilişkisi, bir Eskişehir'deki Anadolu Üniversitesi ile Eskişehir ilişkisinden bambaşka bir ilişki. Çünkü Eskişehir'de ne kadar çok üniversite olursa olsun, ne kadar büyürse büyüsün Eskişehir bir üniversite kenti haline çok zor gelir. Çünkü orada çok büyük sanayi kuruluşları var. Ekonomi, farklı dinamiklerle işliyor. Ama Çanakkale'de vaziyet öyle değil. Oranlar, Batı'daki bazı üniversite kentlerinin oranlarının bile üzerinde. Bu eğer karşılıklı etkileşime dönmezse çok sağlıksız sonuçlar ortaya çıkarabilir. Benim bir kuruntum ve lüzumsuz bir telaşım da olabilir. Ama Çanakkale'yi ben her an sanki düşecek son bir kale gibi görüyorum bu yönüyle. Yani kontrolsüz kalkınmaya düşecek son bir kale olarak. O anlamda da üniversitenin Çanakkale'de Çanakkale'yi koruma etkisi, insani ve çevresel koruma anlamında bir koruma etkisi olabilir. Şu anda da Çanakkale birçok açıdan insanları koruyan bir kalkan gibi ÇOMÜ. En büyük istihdamı sağlayan iş vereni.'' (UMT-CC-HRN-DÜR)05.10.2011 18:08:39
<< Önceki Haber Çomü'de ''Üniversite Ve Kent Etkileşimi'' Paneli Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER