İpekyolu Kalkınma Ajansı Kalkınma Kurulu Toplantısı

İpekyolu Kalkınma Ajansı Kalkınma Kurulu Toplantısı

- 29.12.2010 - Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Ahmet Ertürk, krizin sadece Türkiye'de değil bütün dünyada devletin bir düzenleyici üst organ olarak ekonomide mutlaka yer alması gerektiğini gösterdiğini söyledi. Ertürk, İpekyolu Kalkınma Ajansı'nın 2010 yılı 2. Kalkınma Kurulu toplantısında, son 3 yıldır bütün dünyanın, Türkiye'nin de ekonomik platformlarda en çok kriz meselesini konuştuğunu belirtti. Hem ulusal hem global ekonomiler için bir kriz varsa, bir dengesizlik durumu varsa, bir dalgalanma, aşırı bir dalgalanma varsa mutlaka orada iyi gitmeyen şeyler olduğunu ifade eden Ertürk, şöyle konuştu: ''Kriz, kriz öncesinin kötü yönetilmesinin getirdiği bir sonuçtur. Kriz öncesi, bütün dünyada kötü yönetildi. Bu global kriz 1929 buhranından sonraki hatta ondan da daha şiddetli, modern çağın, son yüzyılın belki en şiddetli krizi. Bunu Türkiye çok yaşamadı. Hani kendi kıyametimiz bizim daha şiddetli 2001 krizini yaşayan bir Türkiye, bu krizi çok fazla yaşamadı. Dünya gelişmiş ülkeler bunu çok daha şiddetli yaşadı. Bu kriz iki temel varsayımı çökertti. O iki varsayımdan birisi iki uç yorumu, iki uç uygulamayı çökertti. Bunlardan biri devletin ekonomiyi daha iyi idare edeceğine dair inanç, diğeri piyasaların ekonomiyi daha iyi idare edeceğine dair olan inanç. Devlet inancı, devletin ekonomiyi yönetmesi gerektiği inancı aslında daha önce çökmüştü. Onun yerine piyasaların ekonomiyi en iyi yöneten mekanizmalar olduğu inancı ikame edilmişti. Bu kriz bunu da çökertti. Artık piyasalar da, devlet de kendi başlarına mutlak olarak ekonomiyi en iyi şekilde idare eden mekanizmalar değiller. Buradan gelen şey, devletin ve piyasanın en uygun, en optimal birleşimini oluşturmak.'' -''DÜZENLEME ŞART'' Ertürk, bugün gelinen noktada bu krizin, devletin doğrudan ekonomik aktör olarak üreten, dağıtan, satan aktör olarak değil, doğrudan bir ekonomik fail olarak değil, ama ekonomiyi düzenleyen gözetleyen ve denetleyen bir üst mekanizma olarak mutlaka ekonomide varlığını sürdürmesi gerektiğini gösterdiğini vurguladı. Düzenlemenin şart olduğunu, sadece düzenlemenin de yetmediğini, o düzenlemelere uyulup uyulmadığının gözetlenmesi ve denetlenmesinin de şart olduğunu dile getiren Ertürk, şöyle devam etti: ''Kriz sadece Türkiye'de değil bütün dünyada devletin bir düzenleyici üst organ olarak ekonomide mutlaka yer alması gerektiğini gösterdi. Ama devlet nasıl bir devlet? O halde devletin ekonomide mutlaka yer alması gerekiyorsa ki bu bir gereklilik o zaman devletin de bir kendisine yeniden bir çeki düzen vermesi gerekiyor. Bunu bütün dünya için söylüyorum, bütün devletler için söylüyorum. Bizim için ilaveten şunu söylemek gerekiyor, artık bütün ekonominin devlet tarafından planlandığı ve yönlendirildiği bir dönemi geride bırakıp bölgesel, sektörel ve stratejik teşvik ve desteklerin uygulandığı bir döneme geçmek zorundayız. Bunun örnekleri dünyada var. Bu teşvik sistemi son yıllarda çokça tartışılıyor. Nasıl bir teşvik, ya da devlet ekonomide nasıl yer almalı, devlet sosyal amaçların da ihmal edilemeyeceği yerlerde nasıl kendini göstermeli? Bölgesel olarak, bölgesel, sektörel ve stratejik planların yapılması... Kalkınma ajansları bu açıdan çok doğru bir fikir ve uygulamalar da onu gösteriyor ki bu doğru fikir doğru bir uygulamaya kavuşmuş.'' Ertürk, devletin olabildiğince şeffaf olması teşviklerin, planların, ihalelerin, her türlü parasal hareketin olabildiğince şeffaf olması gerektiğini ifade etti. Şeffaflığın hesap verilebilirlik, adaletin gözetilmesi anlamına geldiğini, adil ve tarafsız olunması gerektiğini dile getiren Ertürk, şöyle devam etti: ''Eğer devlet dediğimiz mekanizma bu özellikleri kazanırsa devletin ekonomideki varlığı düzenleyici ve denetleyici varlığından da hayırlı sonuçlar çıkar. Devlet, bu özellikleri kazanamazsa devletin ekonomideki varlığı ekonomiyi frenleyen, ekonomide kaynak dağılımını yeniden bozan özel sektörün önüne taş koyan, önüne engel olan bir mekanizmaya dönüşür. Devletlerin böyle bir mekanizmaya dönüşme ihtimalleri de her zaman vardır.'' -''OTURARAK KALKINAMAYIZ''- Gaziantep Üniversitesi Rektörü ve İpekyolu Kalkınma Ajansı Kalkınma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yavuz Coşkun ise kalkınma ajanslarının, bölgesel kalkınmada ve bölgesel dinamikleri, potansiyeli harekete geçirerek kalkınmanın bölge tüm Türkiye'ye yayılmasını amaçlayan önemli bir enstrüman olduğunu ifade etti. Eski köye yeni adetler getirmenin zorunluluk olduğunu dile getiren Coşkun, şöyle konuştu: ''Oturarak kalkınamayız. Büyük Atatürk'ün işaret ettiği çağdaş medeniyeti yakalamak ve aşmak istiyorsak bizim için elimizdeki yegane enstrüman çalışmak olmalıdır. Çalışmadan, hazır yiyerek kalkınmanın olduğu bir ülke mümkün değil. Kalkınma, gelişmişlik, paranın çok olması anlamına da gelmiyor. Kalkınmanın içerisinde sadece ekonomik veriler değil ama kültürle, entelektüel, sosyal birçok verinin içerisinde yer aldığı bir süreçtir. Gelişmişlikle büyüme farklı bir şeydir. Bölgenin kalkınmasını sağlayacak yeni bir yapılanmaya ihtiyaç vardır. Doğrusu kalkınma ajansı bunun için çok güzel bir enstrüman ve ateşleyici bir yapı.'' İpekyolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Bülent Özkan ise toplantıda 2010 yılı İpekyolu Kalkınma ajansı faaliyetleri hakkında bilgi verdi, kalkınma ajansının bölge vizyonu ve mali desteklerini anlattı. Gaziantep Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen toplantıya Gaziantep, Adıyaman ve Kilis'ten belediye başkanları, kamu kurum ve kuruluşların temsilcileri ile sivil toplum örgütlerinin yöneticileri katıldı. (SEÇ-ASL-GZA)29.12.2010 13:43:53
<< Önceki Haber İpekyolu Kalkınma Ajansı Kalkınma Kurulu Toplantısı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER