Anayasa Mahkemesi eski Raportörü Doç. Dr.
Osman Can,
Türkiye'de
halkın ilk defa kendi anayasasını yapacağına dikkat çekerek, vatandaşın, ilk defa kendi devlet yapısı hakkında 'Kararı ben vereceğim' dediğini söyledi.
Bunun, yaşanan tarihsel bir an olduğunu ifade eden Osman Can, "Bu tarihsel anının aktörleriyiz. Kim bu ülkenin anayasasını yaptıysa anayasa ona
hizmet eder. Tarihteki anayasalara baktığımızda da bu böyledir. '
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' ama millet bu egemenliği yetkili organlarla kullanır.' denir. Bu organlar TSK, genelkurmay, üniversitelerdir, milleti pek görmüyoruz." dedi.
Erzurum Sivil Toplum Platformu (ESP)'nun düzenlediği 'Anayasada Senin de Sözün Olsun' paneli, Erzurum
Ticaret ve
Sanayi Odası toplantı salonunda gerçekleştirildi.
Açılış konuşmasını yapan ESP Başkanı Şakir
Atalay, 1982 Anayasanın
sivil toplum kuruluşlarının katılımı olmadan Milli
Güvenlik Konseyinin emrinde hazırlandığına işaret etti.
Yeni Anaysa Platformu adına konuşan Sanatçı
Lale Mansur ise bütün anayasaların askeri
vesayet altında yapıldığına değindi. Bu tür toplantılarla, halkın anayasa beklentilerini
seçim öncesi tüm siyasi partilere
rapor sunulacağını ifade eden Mansur, "Ailemde
faili meçhul yok, köyüm yakılmadı, inancım yüzünden başıma bir şey gelmedi ama etrafa baktığımda başörtüsü yüzünden okuyamayanları gördüğümde, faili meçhul cinayetleri gördüğümde utanıyorum, böyle bir ülkede yaşamak istemiyorum." diye konuştu.
"1924 VE 1961 ANAYASASI'NDA DEĞİŞTİRİLEMEZ TEK MADDE VARDI"
Avukat Mehmet Uçum, 135 yıllık anayasa tarihinde toplumun sözünün olduğu anayasa bulunmadığını kaydetti. Uçum, anayasadaki değiştirilemez maddelerin 12
Eylül ürünü olduğunu dile getirdi. 1924 ve 1691 anayasalarında değiştirilemez tek madde bulunduğunu vurgulayan Uçum, şunları söyledi:
"Unutulmamalıdır ki 1924 ve 1961 anayasasında tek bir madde değiştirilemez. O da 'Türkiy
e devleti bir
Cumhuriyettir'. Değiştirilemez maddeler
12 Eylül'ün ürünüdür. O yüzden bu kadar kutsal addedilmektedirler. Bir tür yanıltma politikasıdır. Hiç de kutsal değiller, rahatlıkla tartışılabilirler ama tartışırsınız, başkent
Ankara kalır. Bir maddenin değiştirilmemesini istemek son derece yanıltıcıdır."
İstanbul Barosu eski Başkanı
Yücel Sayman da anayasanın çok madde ile vatandaşa çok az şey söylediğini ifade etti. Sayman, "Değişmezliği
kural haline getirmiş anayasa var. Özgürlük devlette. Özgürlüğü canlandıran biziz. Bunun alıyor, gıdım gıdım bize veriyor. Az az veriyor. Nasıl kullanacağımızı da bize anlatmaya çalışıyor. Bunu devlet söylüyor." diye konuştu.
Programa katılan
Anayasa Mahkemesi eski Raportörü Osman Can ise
Osmanlı Devleti'nin son dönemlerindeki anayasa çalışmalarına değinerek, 1921, 1924 ve 1961 yılındaki anayasaları anlattı. Türkiye'de halkın ilk defa kendi anayasasını yapacağını dile getiren Can, vatandaşın ilk defa kendi devlet yapısı hakkında "Kararı ben vereceğim" dediğini söyledi. Can, şöyle devam etti:
"Yaşadığımız tarihsel bir andır. Bu tarihsel anının aktörleriyiz. Kim bu ülkenin anayasasını yaptıysa anayasa ona hizmet eder. Tarihteki anayasalara baktığımızda da bu böyledir. Türkiye'de bu iradelere bakmakta yarar vardır. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' ama millet bu egemenliği yetkili organlarla kullanır.' denir. Bu organlar TSK, genelkurmay, üniversitelerdir, milleti pek görmüyoruz."
Can, 1982 anayasasının
darbe ardından oluşturulduğuna işaret ederek, "Danışma Kurulu oluşturuldu, bir
taslak hazırlandı ve beş generalin önüne getirildi. Bu generallerin düzeltmesiyle 'alın size anayasa' denildi. 1876'da padişahın 'alın size anayasa' demesi ile 1982'deki beş generalin 'alın size anayasa' demesi arasında fark yoktur. Sizin iradeniz orada yok. Bu anayasanın sizin
özgürlük ve hak talebine
cevap vermesi mümkün değil. Türkiye çok farklı bir noktaya geldi. Türkiye
tek tip değil. Türkiye farklılıklar enerjisini bir araya getirip, çevresinde söz sahibi olmak istiyor. Dünya barışına katkı sağlamak istiyor. Bu anayasa toplumun neredeyse yüze 80'ini
hain ilan edebilen bir anayasadır. Bu potansiyeli taşıyan bir anayasa. Yepyeni bir anayasa olmalı ve bu, sizin kararınız üzerine inşa edilmelidir." şeklinde konuştu.
Gazeteci Nihal Bengisu
Karaca ise insan haklarına saygılı değil, insan haklarına dayalı bir anaysa olması gerektiğinin altını çizdi. Varoluş mekanizmasını insan haklarından alan bir anayasaya ihtiyaç olduğunu anlatan Karaca, devletin varoluşunu halka borçlu olduğunu kaydetti. Karaca, değiştirilemez maddeler ile ilgili şöyle konuştu: "İlk 3 madde meselemiz olmayabilir ama değiştirilmesi
teklif dahi edilemez deniliyor. Orada bir düşünüyorsunuz. Diyelim ki toplum yüzde 90 üç maddeden birinde mutabık kaldı. İlk
öğretim çağındaki bir çocuk bile neden diye sorabilir. Yeni anayasanın mantalitesi toplumsal
sözleşme olmalıdır."
Katılımcıların da nasıl bir anayasa istediklerine dair söz aldığı programa, bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, cumhuriyet savcıları, öğretim üyeleri, öğrenciler ve çok sayıda vatandaş katıldı.