Merve İkiz -
İstanbul Müftüsü Prof. Dr.
Mustafa Çağrıcı, ''İnsanlar, kabirleri orada yatan bir din büyüğüdür diye ziyaret edip, ona saygı göstersinler. Ama asla onu kurtuluş çaresi olarak görmesinler.
Kurtuluş çaremiz
Allah'tadır'' dedi.
Çağrıcı, ramazan ayında artan
türbe ziyaretlerine ilişkin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kabir ziyaretinin
İslami açısından esas amacının, hayatın sonunu somut bir örnek ile görebilmek ve herkesin bir gün oraya döneceğini düşünmek olduğunu bildirdi.
''Kabir ziyaretleriyle, ölümden hayatımıza yararlı olacak bir
takım anlamlar çıkartılması fevkalade önemlidir. Mezarlıklar genelde şehrin içerisinde, insanların sürekli görebileceği yerlerde oluşturulmuştur. Bu da ölümden
ders çıkarmak şeklinde özetlenebilir'' diyen Çağrıcı, her dinin zaman içinde oluşmuş bir kültürü olduğunu vurguladı.
Çağrıcı, İslam dininde, asli kaynaklardan çok fazla uzaklaşmadan bir kültürünün oluştuğunu, İslam bilginlerinin
tek tip bir dindarlığın yaşatılması için çok uğraştığını, ancak insan gerçeğinin bunun farklı sonuçlarını ürettiğini kaydetti.
Bugün Uzak Doğu yada Afrika'da da, özünde aynı olmakla birlikte insanların ayrıntılarda kendilerine özgü bir dini kültür oluşturduklarını ifade eden Çağrıcı, Suudi Arabistan'da yaşanan
İslamiyet ile Türkiye'de yaşanan İslamiyet'in karşılaştırıldığında farklılıklar görüldüğünü söyledi. Hatta Suudilerin zaman zaman Türkleri eleştirdikleri bir kültürün olduğunu, aynı şekilde Türklerin de bazı konularda Suudi'leri eleştirdiklerini belirten Çağrıcı, türbe ziyaretlerinde olduğu gibi farklı kültürlerin oluştuğunu anlattı.
Çağrıcı, bu farklılıkların insanların din ile ilişkisini daha diri ve canlı tutmaları için ortaya çıkmış uygulamalar olduğuna işaret ederek, türbe ziyaretlerinin aşırı bir hurafe içermediği takdirde, sadece orada yatan evliya yada ermişlere hürmetlerinden dolayı ve orada yatan kişinin hatırı için dualarının kabulünü istenmesinde, temel dini ilkeler bakımından bir sorun olmadığını kaydetti.
Türbe ziyaretlerinde çaput bağlamak,
horoz kesmek gibi dinde asla yeri olmayan uygulamaların yapılmaması şartıyla bu tür kültürel değerlerin uygulanmasına çok da fazla dokunmamak gerektiğine dikkati çeken Çağrıcı, burada önemli olanın insanın Allah'a duyduğu saygı, duyguları ve niyeti olduğunu vurguladı.
Çağrıcı, ramazan ayının ilk gününde ''
Oruç Baba'' türbesine gidenlerin büyük bir çoğunluğunun iftarlarını
sirke ve ekmek ile açmasıyla ilgili de, eğer kişinin ''Oruç Baba
yoksul olduğundan dolayı iftarını bu şekilde açıyordu. Ben de ona saygımdan dolayı öyle açayım'' şeklinde düşündüğünde bunun arkasında bir art niyet aranmaması gerektiğini ifade etti.
Mustafa Çağrıcı, ''İnsanlar, kabirleri orada yatan bir din büyüğüdür diye ziyaret edip, ona saygı göstersinler. Ama asla onu kurtuluş çaresi olarak görmesinler. Kurtuluş çaremiz Allah'tadır'' dedi.
-''ORUÇ TUTMAK SADECE AÇ VE SUSUZ KALMAKTAN İBARET DEĞİLDİR''-
İslamın 5 şartından biri olan orucun imkanı ve şartları yerinde olan herkesin Allah tarafından tutulmasının istendiğini ifade eden Çağrıcı, ''Peygamberimizin buyurduğu gibi oruç tutmak sadece aç ve susuz kalmaktan ibaret değildir. Oruç tutmak yaşayışımızla, özümüzle, sözümüzle, başka insanlarla olan ilişkimizle de orucun bilincinde olmaktır. Yani duygularımızı arındırarak, öfkeden, hasetten, kinden, nefretten ve benzeri kötü duygulardan içimizi arındırma gayreti içinde olarak oruç tutmalıyız'' diye konuştu.
Çağrıcı, oruç tutarken yemek içmekten uzak durulması gerektiği gibi yanlış ve çirkin işlerden de uzak durulduğu takdirde, Peygamberin tuttuğu ve insanlardan istediği, Allah katında da insanlara en çok mükafat kazandıracak orucun tutulmuş olacağını kaydetti.
(İKZ-NER-JM)31.07.2011 11:14:31