Bu partilerin oylarında bir artış yaşandı. Ancak Avrupa siyasi coğrafyasını etkileyebilecek düzeyde bir artış, Yeşillerden geldi. Yeşiller Avrupa'da gündem oldu.
BBC Türkçe'de yayımlanan Ergin Yıldızoğlu imzalı makalede "Şimdi, iklim krizine ilişkin son tartışmaların ışığında, öncelikle, çevreci partileri tartışmak gerekiyor" hatırlatılıyor.
Yeşiller ve çevreci partiler AP seçimlerinden başarıyla çıktılar. Yeşiller; Almanya, Fransa, İngiltere (İskoçya, Galler) ve İrlanda'da, Finlandiya'da, Belçika'da oylarını artırdılar. Bu partilerin oluşturduğu grubun AP'deki sandalye sayısı yüzde 40 artarak 51'den 69'a çıktı. Sağ popülist partiler grubunun sandalye sayısı 112; ama iki grup arasında önemli farklar var.
Yıldızoğlu, "Sağ popülist grup, çok parçalı ve kendi arasında çeşitli düzeylerde görüş ayrılıklarına sahip" diyor ve devam ediyor:
"Yeşiller ve çevreci partilerden oluşan grup ise homojen bir programa, disipline sahip. Yeşiller, gerektiğinde, kendi solundaki 38 sandalyeli, "Avrupa Konfederasyonu ve Kuzey Sol Yeşiller" grubunun desteğini de alabilecek.
Gözlemciler arasında egemen kanaat, çevreci grupların birlikte hareket edebileceği, AP'deki kararları etkileme kapasitelerinin, sağ popülist gruptan çok daha yüksek olabileceği yönünde. Almanya'da Yeşiller Partisi oyların yüzde 20,5'ini alarak, Sosyal Demokratları geride bıraktı ve ikinci parti oldu. AP seçimleri sonrası yapılan bir kamuoyu araştırması, Yeşillerin ilk genel seçimde birinci olabileceğini gösteriyor."
Fransa'da sağ popülist Marine Le Pen'in partisi Ulusal Cephe'nin oyları yüzde 21,2'den, yüzde 24,52'ye yükselirken, Yeşiller'in oyları yüzde 5'den yüzde 13,47'ye çıktı. Böylece Yeşiller ülkede üçüncü parti oldu.
İngiltere'de de Yeşiller AP'deki sandalye sayısını ikiye katlayarak 3'ten 7'ye yükseltti. Çevreci önlemlere olumlu yaklaşan ve Avrupa yanlısı Liberal Demokrat Parti ile Yeşillerin toplam oyu (yüzde 32,4), Brexit Partisi'nin oylarından (31,6) fazla.
Yıldızoğlu, makalesinde Yeşillerin neden yükseldiğini irdeliyor, "Yeşil ve çevreci hareketin umutları boşuna çıkartmaması, uygarlığın geleceğini koruyabilmesi için, toplumsal dengeleri sarsacak sosyal ekonomik politikaları topluma kabul ettirebilmesi gerekiyor" hatırlatmasında bulunuyor ve devam ediyor:
"Yeşillerin toplumun önüne koydukları listede, karbon üretimine ve tüketimine yüksek vergiler, bu vergilerle toplanan fonların sanayide ve tarımda konumu bozulmaya başlayan üreticileri ve tüketicileri desteklemeye yönlendirilmesine ilişkin önlemler, yeni enerji kaynakları için büyük altyapı yatırımlarına ilişkin harcamalar var.
Tüm bunların, bir türlü aşılamayan bir ekonomik kriz içinde sertleşen rekabet, giderek derinleşen jeopolitik gerginlikler ortamında gerçekleşmesi gerekiyor. Peki, Yeşiller kısa dönemde, tüm bunları yapabilecek hatta bir "Yeşil New Deal"(Yeni Yeşi Anlaşma) gerçekleştirebilecek siyasi güce ulaşabilecekler mi? Bu son derecede önemli sorunun henüz bir cevabı yok."