Kum Terapi Kamp Hatırası..

Abdullah Aymaz

Abdullah Aymaz

20 May 2024 10:56
  • Kum terapisi  uzmanı  bir psikolog hanımefendinin hatırasını  aynen sizlere aktarıyorum: 

    Kum terapisi iki  yaş ve üstü çocuk, ergen yetişkin, çift, ve grupça uygulanabilinir.
    Kum terapisinde birey  objeleri sembolik olarak kullanarak  kumun üzerine   iç dünyasını yansıtır.  Sözel olarak ifade edemedikleri,  farkında olmadıkları, veya bilinç altında olanlar  dışarıya güvenli bir şekilde çıkarır. Kumun iyileştirici özelliğiyle ve uzmanla beraber hem farkındalık hemde  iyileşme süreci başlar.

    Bir tepsi kum vardır, ve farklı  kum objeleri olur  aileyi simgeleyen, ev, araç,  ev eşyaları, hayvanlar, ağaçlar, gibi farklı gruplardan oluşan objeler vardır. Uzman katılımcılara boş kumon üstüne objeleri kullanarak kendilerine ait bir dünya veya bir sahne oluşturmalarını söyler. Katılımcılarda kendi istedikleri gibi oluştururlar. Sonrasında bunun üzerine sahneleri hakkında veya oluşturdukları o dünya hakkında konuşurlar.

    Geçtiğimiz programda kum terapisini 15 kişilik bir grupta uyguladık. Hem herkesin kendi kum tepsisinde yaptığı çalışmalar farklıydı,  hemde aynı zamanda bazı katılımcıların çalışmaları herkesi de kapsıyordu. Bunlardan bir tanesi bir katılımcının yapmış olduğu temaydı. Kendisi yurtdışında yaşıyordu bir müddettir ve  bir müddettir başka bir ülkede yaşayan babasının cenazesine katılamamıştı, yanında olamamıştı. Babası vefat etmiş ve bu bir kaç gün sonra öğrenilmişti. O ülkede yanlız ve kefenlenmeden defnedilmemişti... Bunun üzüntüsünü, ihtiyacını o kumun üzerinde uyguladı. Bu konuyu açmak, toplum içinde konuşmak, yapmak çok çok zordu onun için. Hem kendisini grupta güvende hissettiği için hemde bu konuyu çalışmak istediği için kum üzerinde uyguladı.

    Oluşturduğu ilk sahnede topraklarla örtülüydü vefat eden babası, başında bir polis tutanak tutmak için gelmişti, bir uçak vardı kendisinin uzun yoldan geldiğini temsil eden ve babasının başucunda kendisini sembolize eden figürü koydu. Babasına yanında olamadığı için  kabri başında ağladı, sonra onu yıkayıp kefenlemek istedi, başka bir obje alıp orada babasını yıkama işlemini yaptı, kefenledi öyle kabre koydu. Ardından duasını etti, görüşeceğiz tekrardan diyerek oradan ayrıldı. Ayrılırken babasının kabri daha rahat daha genişti.  Artık ihtiyaç olmayan diğer objelerde çıkmıştı babasının kabrinin etrafinda. Polis, ucak yoktu diger gerek olmayan objeleri cikarmisti uygulayici. Bakildiginda o agaclik ferah olan mezarlıkları hatırlatıyordu.

    Bu olayı anlatırken, uygularken bütün grup gözyaşı içinde izledi. Herkesin çünkü sevdiğini yanında olamadığı, son nefeslerinde yanlarında olup vazifelerini yapamadıkları için,  yada gereğiyle son o cenaze işlemlerini yapamayıp katılmadıkları için herkesin bir yarasıydı, hüznüydü. Ama temsili  yıkamak, gömmek, başında  vedalaşmak herkese çok çok iyi geldi. Sonrasında cenaze sahibi için  tüm grubun şahitlik etmesi tıpkı bir cenaze töreni uygulaması gibiydi ve cenaze sahibi de kendisine çok iyi geldiğini söyledi. Ardından ben uzman o andaki hissiyatımı söyledim. İçimden Fatiha okumak geldi okuyabilirmiyiz dedim, hep beraber okuduk yurtdışında tek başına vefat etmiş merhum amcamızın  ruhuna üfledik.Allah ahirette ayrılık göstermesin..

    Çok gaza gelip ben de kendim için tekrar yazdım:

    Yarım kalan hikayeler kötü biten hikayelerden daha çok azı verir. Yarım kalan hikayenin yükü daha ağırdır çünkü yarım kaldığı için onu bırakamazsın. Bitti diyemezsin. 
    Hepimizin böyle hikayeleri vardır, farkında olalım olmayalım. Yarım kalmış hikayelere bir hatime yazmak bilmeden taşıdığımız o yükleri bırakmaya vesile olur.
    Ben de bu hafta sonu böyle bir hikayesi olan bir kadınla çalıştım. Bir kum terapisi uygulamasında ölen babasının hikayesini tamamladı. Bu güçlü kadın ve hikayesine geçmeden kum terapisi nedir sizlere kısaca anlatayım
    Kum terapisi anlatılır. 
    Adına Ayşe diyeceğim bu kadının babası başka bir ülkede vefat etmiş ve kendisi cenazesine katılamamıştı. Babasının yalnız ve kefenlenmeden vefat etmesi ise Ayşe için daha ağır yüktü. Kum tepsisinde Ayşe bunu sahneledi. Kefensiz gömülen bir adam başında bir polis. Ayşeye bu sahneye nasıl dahil olmak istediğini sorduğumda bir uçak ekledi tepsiye, kendisinin uzun bir yoldan geldiğinin temsili olarak. Sonra kendisinin sembolünü koydu ve ağladı, o hiç gidemediği mezarın başında. Ne yapmak istediği sorulduğunda ise Ayşe babasını yıkayıp kefenlemek istedi. Yaptı bunu ve babasını bir önceki mezardan daha geniş bir kabre gömdü. Bu arada tepsiden polis ve uçak figürlerini kaldırmış, geniş ağaçlık bir mezarlığı andıran bir sahne yapmıştı.
    Tüm bunları grupça gözyaşları içinde izledik. Ve sanki hepimizin içinde bir şeyler aynı Ayşe’nin içindeki gibi birleşti, tamamlandı, iyileşti… Bir terapist olarak terapi uygulamalarında içsel kanalımla bağlantı kurarım ve zaman zaman bunu paylaşırım. O sahnede içimden bir Fatiha okumak geldiğini paylaştım ve tüm amcamızın ruhuna bir Fatiha gönderdi. Ayşe’de artık ruhsal sisteminde elinden olmayan sebeplerden dolayı yapamadığı görevini yapmanın rahatlığı ile tamamlanmış hikayesinin bütünlüğüne kavuştu. Şimdi yasını tutabilir, babasına olan sevgisini ve özlemini yası ile yaşayabilir. 


    20 May 2024 10:56
    YAZARIN SON YAZILARI