[Fikret Kaplan] Çanakkale ruhu bitmez

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Çarşamba, Mart 18 2020
Samanyoluhaber.com yazarı Fikret Kaplan, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 105'inci yıl dönümünde ibretlik bir hadiseyi okurları ile paylaştı.

Çanakkale ruhu bitmez...

FİKRET KAPLAN | Samanyoluhaber 


Hava o gün daha serin, yağışlı ve ürkütücü derecede karanlıktı. Gökyüzünün kubbesi çatlamış gibi aralıksız rahmet yağıyordu. Mülâzım Ahmet Halit Efendi o gece de uyanık kalmıştı. Zifiri karanlıkta, vahşi tabiatla iyice zorlaşan siperde, nisan yağmurunun rikkatli şıpıltıları ve rüzgârın hüzünle esmesi onu derinden derine düşündürüyordu. 

Açlık, susuzluk, hastalık ve sefaletin bütün ağırlığıyla yaşandığı bu savaşta uyku bir türlü tutmamıştı kendisini. Bir taraftan iç içe geçen hazin gurbetler yaşarken diğer taraftan düşman askerleri arasında kandırılmış Müslümanların kendilerine karşı savaştığını duymakla yıkılmıştı. Çok acı bir durumdu. Bu vahşet içinde aczine, yalnızlığına baktı, ümidi kesildi. Ne yapmalıydı?  

Şafak sökmek üzereydi. O elim savaş meydanında insanlardan ayrılıp Rabbi ile baş başa kaldı. Sıkıntıdan bunalan ruhuna bir ferahlık arıyordu. Bu hal içinde sabahın o ıssız, sessiz, vahşi ortamında ağaçların hışırtılarından gelen hazîn bir ses, rikkatine çok dokundu. 

Bu hazin vaziyette Kumkale’deki siperin içine serdi seccadesini, Kainâtın Sultanı’na kulluğunu ilan etti. Ellerini kaldırdı, dua etti:  

-Allah’ım, koskocaman bir coğrafyada İslâm’ı müdafa etmiş bu son karakolu bozguna uğratma! Asırlarca İslâm dünyasının namus, şeref ve haysiyetini koruma vazifesi görmüş olan bu milleti çiğnetme Ya Rabbi!...  

Bu kutsal toprakların çiğnenmemesi, geleceğin dünyasının yeniden şekillenmesi adına çok önemliydi. Zira, bu millet, yüzyıllarca İslâm dünyasının hâmîsi olma gibi büyük bir misyonu eda etmiş ve bütün milletlerin şuuraltlarında öyle yer almıştı. 

Cenab-ı Hakk, insanların iy

Bu haberler de ilginizi çekebilir