[Harun Tokak] Yetmiş Beş Kuruş

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazar, Ocak 22 2023
Samanyoluhaber.com yazarı Harun Tokak'ın Pazar yazısı: Yetmiş Beş Kuruş


HARUN TOKAK




Sisli, dumanlı bir kış akşamı…
Evin önündeki parkın ağaçları sislerin arasında hayaletler gibi görünüyorlar. Parkın lambaları kalın sis perdesinin arasında sadece kendilerini aydınlatıyorlar. 
Telefonum çalıyor.
Başında bir bere ve sırtında gri kalın bir montla Sadettin Başer Ağabey ekranda görünüyor. Bütün dünyayı aydınlatmaya kararlı bir güneş gibi gülümsüyor.
Gençliğinde önce Anadolu yollarında, sonra Orta Asya bozkırlarında ve daha sonra da Sibirya steplerinde canhıraş koşturan küheylan oldukça yorgun ve yaşlı görünüyor. 
Bu asil yürekli insanın nasıl bir çocukluğu vardı ki tertemiz fıtratına nasıl bir iyilik tohumları ekildi ki zaman içerisinde kalbi bir iyilik ormanına dönüştü acaba, diye düşünüyorum.
Nasıl bir çocukluk yaşadı?Hangi acılar yonta yonta böyle bir iyilik abidesini ortaya çıkardı?
“Senin çocukluğunu çok merak ediyorum.” diyorum.
“Öyle merak edilecek bir çocukluğum yok.” diyor.
‘‘Hayatımıza çocukluğumuzda yaşadıklarımız şekil verir. Çocukluğumuzda yaşadığımız acılar kamçılar bizi. Senin acılarla dolu bir çocukluğun olmalı ki bir ömür boyu hep acıların üstüne üstüne yürümüş, en karanlık gecelerde mazlum milletlerin ufkuna bir fecir süvarisi gibi doğmuşsun.’’ diyorum.
“Madem merak ediyorsun, anlatayım o zaman.” diyor.
“Torosların eteklerindeki küçük bir köyde, Yarpuz’da doğmuşum. Baharları kekik kokuları, yarpuz kokuları arasında, kışları, bütün bir dünyadan soyutlanırcasına metrelerce karların arasında geçti çocukluğum. Bütün yollar kapanır, kendimizi başka bir gezegende sanırdık.
İlk

Bu haberler de ilginizi çekebilir