Baransu ve Atayün'e insanlık dışı muamele
⏱ Okuma Süresi 3 dk•Yayınlanma Cumartesi, Ocak 23 2016
GDO'lu pirinç davası sebebiyle Mersin'e getirilen gazeteci Mehmet Baransu ve eski Emniyet Müdürü Anadolu Atayün, insanlık dışı muameleye maruz kaldı. Tecrit koğuşu adı altında ayrı ayrı alaturka tuvalete konulan iki isim de namaz ve yemek gibi ihtiyaçlarını burada gidermek zorunda kaldı.

GDO'lu pirinç haberlerinden dolayı 'darbe' suçlamasıyla yargılanan gazeteci Mehmet Baransu, Mersin'deki cezaevinde sistematik bir işkenceye tabi tutuldu. Balyoz darbe planı belgelerini yayımladığı için Silivri Cezaevi'ne konulan Baransu, GDO'lu pirinç haberine ilişkin dava sebebiyle Mersin'e gönderilmişti. Yaklaşık 1000 kilometrelik yolu cezaevi nakil aracında kat eden Baransu'nun, Mersin E Tipi Cezaevi'nde insanlık dışı muameleye maruz kaldığı ortaya çıktı. Tecrit koğuşu adı altında çok soğuk bir tuvalette yatırıldı. Namaz, yemek ve uyku gibi temel ihtiyaçlarını kapının olmadığı, ışıkların yanmadığı ve sürekli rüzgâr alan bu tuvalette gidermesi istendi. Başta Kur'an-ı Kerim olmak üzere hiçbir kitabı yanına almasına izin verilmedi. Baransu, kışlık kıyafetlerini dahi yanına alamadı ve geceyi tişörtle geçirmeye zorlandı.
Baransu, Silivri'ye gönderilmesinin ardından yaşadığı zulmü Taraf gazetesindeki köşesine taşıdı. ‘Dindar bir iktidar yönetiminde işkence ve şiddetin vardığı son nokta' nitelendirmesinde bulunarak, "İsrail'de Müslümanlara reva görülen muamelenin bir benzeri 2016 Türkiye'sinde İstanbul-Mersin hattında bir insana, bir gazeteciye yaşatıldı." dedi. Mersin Cezaevi'nde yer olmadığı gerekçesiyle ilk olarak uyuşturucu satıcısı, cinayet, yaralama gibi suçlamalarla yargılanan kişilerin koğuşuna konulduğunu kaydederek, "Altı kişilik koğuşta 18 kişi vardı. Yerler, merdiven altı bile yer yatakları ile doluydu. Yataklar, hayvanın bile yatamayacağı pislik içindeydi." şeklinde koğuşun durumunu anlattı. Baransu, ertesi gün kaldığı tuvaleti ise şöyle dile getirdi: "Bildiğiniz alaturka tuvalete, yer yatağı atıldı ve burada uyuyacağım söylendi. Tavan, boyumdan biraz yüksekti. Kapının olmadığı tuvalette, demir parmaklık vardı. İçeride lamba ve ışık namına hiçbir şey yoktu. Duvardaki pencerenin camı olmadığı için içerisi buzdolabını andırıyordu. Kapının olmaması da cereyan yapıyor, pencereden giren rüzgâr, demir parmaklıklardan çıkıyordu. Bu şartlarda uyumak imkansızdı. Sabaha kadar titr
Bu haberler de ilginizi çekebilir

ŞERİF ALİ TEKALAN

KADİR GÜRCAN

ABDULLAH AYMAZ

KEMAL GÜLEN







