Canlı sanat galerilerini seyrede ede...

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Eylül 15 2017
''Üstad Hazretleri gibi büyük zatlar, gerçekten derin gözlemciler. Cenab-ı Hakkın ağaçlarda, kuşlarda icrâ ettiği harika sanatlar karşısında sanki, onlara içlerine girmiş gibi bütün duygularıyla onlara nüfuz ediyor ve görüp hissettiklerini, duyup doyduklarını çok da şâhâne ifade ediyorlar. ''
Almanya’da bir zamanlar doktorasını yapan bir akademisyen anlatmıştı… “Beraber doktora çalışması yaptığım Alman arkadaşlar, bir gün ‘Senin, biz hiç müzelere gittiğini, sanat eseri heykelleri seyrettiğini görmedik? Boş zamanlarını ne ile değerlendiriyorsun?’ diye sordular. Onlara, ‘Sizin yanlışınız var, ben o sergilere, galerilere her gün uğruyorum!’ dedim. ‘Nasıl yani?’  diye sordular. Dedim ki, ‘Sabah evden çıkıyorum, yayan olarak parklardan, bahçelerden tefekkür ede ede geliyorum. O canlı sanat eserleri; her değişen şekil ve renkleriyle, bana müthiş bir sanat temâşa zevki veriyor!’ dedim. Şaşırdılar.”

Üstad Bediüzzaman  Hazretleri On İkinci Söz’de şöyle diyor: “Kur’an’ın ortaya koyduğu hikmet ile felsefenin hikmetinin farklarına şu gelecek temsilî hikayenin dürbünüyle bak: Bir zaman, hem dindar hem gayet sanatkar meşhur bir hükümdar, istedi ki, Kur’an-ı Hakîmi, mânalarındaki kudsiyetine ve kelimelerindeki mucizeliğe lâyık bir yazı ile yazsın. O mucizeler gösteren Kur’an’ın endamına, hârika bir elbise giydirilsin. İşte o Nakkaş Zât, Kur’an’ı pek acîb bir tarzda yazdı. Bütün kıymetli cevherleri, yazısında kullandı. Hakikatlerinin çeşitliliğine işaret için: Bazı harflerini elmas ve zümrüt ile, bir kısmını, inci ve akîk ile, bir tâifesini pırlanta ve mercanla, bir nevini, altın ve gümüş ile yazdı. Hem öyle bir tarzda süsleyip nakış vurdu ki, okumayı bilen ve bilmeyen herkes temaşasından hayran olup güzelliğinden bahsederdi. Bilhassa, hakikat ehlinin nazarına o zâhirî  ve geçici güzellik, mânasındaki gayet parlak güzelliğin ve gayet şirin tezyinatın işaretleri olduğundan, pek kıymetli bir antika olmuştur.

“Sonra o hükümdar, şu sanatlı ve yaldızlı Kur’an’ı, bir ecnebi filozofa  ve bir Müslüman âlime gösterdi. Hem tecrübe, hem mükâfaat için emretti ki;  ‘Her biriniz, bunun hikmetine dair bir eser yazınız.’

“Evvela o filozof, o sonra o âlim, ona dair birer kitap yazdılar. Fakat filozofun kitabı, yalnız harflerin

Bu haberler de ilginizi çekebilir