Cebr-i Hicret ve Dünyanın Bize Sunduğu Kredi

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Aralık 18 2018
Üç Said kitabının yazarı Yazar Fikret Kaplan yazılarıyla artık Samanyoluhaber.com'da . Fikret Kaplan ilk yazısında ' Cebr-i Hicret ve Dünyanın Bize Sunduğu Kredi' başlığında yaşananları analiz etti



Fikret Kaplan - Samanyoluhaber.com 

Lev Nikolayeviç Tolstoy, ömrü boyunca ‘Ben neyim? Niçin yaşıyorum? Hayatın anlamı nedir?’ sorularına cevap aradı. 1910 yılının Kasım ayında yağışlı bir gecede, yanına küçük kızını da alarak evinden çıktı. 82 yaşındaki bu yaşlı adamın tek gayesi hayatın anlamını çözmekti. 
Tolstoy’un, yaşamın gayesini öğrenme merakı, evinden ayrıldığı o günden tam yetmiş bir yıl önce, 11 yaşında bir delikanlı iken başlamıştı. 1838 yılında henüz 11 yaşında iken Voladga adında liseli bir çocuk bir pazar günü evlerine gelmiş ve ailesinin gönlünde yarım yamalak inşa ettiği inancı bir çırpıda yıkıvermişti. Voladga, hiç görülmemiş bir heyecanla okulda keşfedilmiş olan büyük bir bilgiyi onlarla paylaşmıştı. 
Büyük bilgi şuydu: 
“Tanrı diye bir şey yok, bize öğretilmiş olanların hepsi uydurma şeyler.” 
Bu haberle hem kendisi hem etrafındaki çocuklar bambaşka duygulara kapılmışlardı. Gerçeğin bu olduğuna inanmak istemişlerdi. Çünkü ailelerinden öğrendikleri inanç esaslarıyla hayatta yaşadıkları birbirileriyle tamamen çelişiyordu. İnanç, sadece gönülde yer alan ve kesinlikle yaşamda yeri olmayan bir takım kurallardan ibaretti. Hevesler oldukça tatlı, faziletler de ağır ve nefse zor gelince bu yeni buluşa hemen yapışmışlardı. Daha sonraki yıllarda Voltaire ve onun yolunu takip edenlerin dine olan düşmanlıkları, inancı hafife almaları Tolstoy’daki boşluğu daha da arttırmıştı.
Tolstoy, inançla hiçbir şekilde kesişmeyen bir yaşamın pençesinde dinden hızla uzaklaştı. Ömrünün en verimli ve heyecanlı devresinde ‘kültürlü’ dediği insanların inanca ters düşen hayat tecrübelerini buldu

Bu haberler de ilginizi çekebilir