'Cerbezenin yönlendirdiği mahkemeler'

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Nisan 16 2018
''Cerbeze ile habbe kubbe edilip mahkemeye sevk edilen maznun, mazlum ve mağdurların neticede masumiyetleri ortaya çıkınca, dağ fare doğurmuş olunca göz boyama nevinde cezalar veriliyor… Şu yaşadığımız süreçte ise, binlerce kat suç ve cinayetler işleniyor. Ne diyelim her şeyi Allah görüyor…''
Abdullah Aymaz / samanyoluhaber.com

Eskişehir Mahkemesinde Üstad Bediüzzaman Hazretleri Ceza Hakimine karşı verdiği son müdafaasında diyor ki:

“Bir zaman, cerbezeli bir padişah, adalet niyetiyle çok zulmediyormuş. Bir muhakkik âlim ona demiş: ‘Ey hükümdar!  Sen, halkına adâlet namıyla hükmediyorsun. Çünkü tenkitkârâne cerbezeli nazarın zaman yönünde ayrı ayrı yer ve zamanlarda parça parça kusurları birden toplayıp, bir zaman içinde yapılmış tasavvur edip, sahibini şiddetli bir cezaya çarptırıyorsun. Sonra o perde ile o taifenin herbir ferdine karşı bir nefret bir hiddette bulunup, haksız olarak onları vuruyorsun. Evet, senin bir sene zarfında attığın tükürük ve balgam bir günde çıkmış bulunsa, sen içinde boğulacaksın. Ayrı ayrı zamanlarda kullandığın sulfato gibi acı ilaçları bir günde birkaç kişi kullansa, hepsini de öldürebilir. İşte, aynı bunun gibi, güzelliklerin ortalarında bulunmasıyla, ara sıra kusurları örtmek lâzım gelirken, sen halkına karşı, kusurlarını gideren iyilik ve güzellikleri düşünmeden cerbezeli nazarınla parça parça kusurları toplayıp, ağır ceza veriyorsun.’ İşte o padişah, o muhakkik âlimin ikazlarıyla, adâlet namına yaptığı zulümden kurtulmuş…

“Gizli bir kuvvet, beni mahkum etmek istiyor. Her bahaneyi bulup, bin dereden su getirir gibi her bir çareye müracaat edip, kurdun kuzuya bahanesinden daha garip bahanelerle, beni itham altına almak ve mahkûm ettirilmek istenildiğini hissediyorum. (…) Ben de bütün mukaddesata yemin ediyorum ki; bin siyasetim olsa, iman hakikatlarına feda ediyorum. Ben nasıl iman hakikatlarını dünya siyasetine âlet edebilirim.

“Mesela: Ben bir maksadımı hedef ederek yoluna koşup gidiyorum. Yolumda koşarken iradem dışında büyük bir adama çarpıp, o adam yere düşse, desem, ‘Efendi, affet. Ben maksadıma gidiyordum. Bilmeyerek çarpıldım.’ Elbette affeder ve gücenmez. Eğer kasdî olarak bir parmağımı, o adama tâciz suretinde kulağına iliştirsem, hakaret

Bu haberler de ilginizi çekebilir