[Cuma Karaman] İmanın etrafındaki şüpheler

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Aralık 31 2021
Üç asırdan beri İslam coğrafyasında artarak devam eden fikri ve itikadî inkîrazlar günümüz nesillerinin inanç dünyasını da ciddi şekilde etkilemekte, iman ve inançlarında şüpheler meydana getirmektedir.

Cuma Karaman 


Üç asırdan beri İslam coğrafyasında artarak devam eden fikri ve itikadî inkîrazlar günümüz nesillerinin inanç dünyasını da ciddi şekilde etkilemekte, iman ve inançlarında şüpheler meydana getirmektedir. Bazı alimlerin bu hastalığı yerli yerince teşhis edip tedavisi için uygun reçeteler ortaya koymasına rağmen, maalesef, sorunun çözümünü sadece geleneğe bağlı amelî eylemlerde gören din adamlarınca bu reçeteler kabul görmedi. Hatta bu gelenekçi zevat, çağın ruhuna ve gereklerine uygun çare arayışındakilerin sürgünlere gönderilmesi veya hapse atılması konusunda devrin yönetimlerine destek vererek önlerinin kesilmesine yardımcı bile oldular. Çağın ihtiyaçlarına cevap vermeye çabalayan bu alimlere çeşitli yaftalar takarak suçladılar ve onlara fırak-ı dalla muamelesi yaptılar.

Halbuki, her çağın uleması yaşadığı çağın fikrî ve itikadi sorunlarına dair fikirler serdetmiş, çözümler önermişlerdir. Mesela, ilmi kelam alimleri eski Yunan felsefesine dayanan düşüncelere kelam ilminin itikada dair fikirleriyle karşı durmuşlardı. Aydınlanma sonrası bu karşı durulan düşünceler konusunda eski Yunan felsefesinin yerini modern felsefe almıştır. Bu yeni felsefenin temsilcileri Alman, İngiliz, Fransız ve benzeri Avrupa düşünürleri olurken, Filibeli Ahmet Hilmi Efendi, Abdullatif Harputi ve İsmail Hakkı İzmirli gibi alimler de çağın gereklerine uygun düşecek şekilde kelam ilminde bir yenilenme talep etmişler ve bu meyanda eserler kaleme almışlardır. Ama ne yazık ki, arzu ettikleri seviyede bir tecdidin temellerini atamamışlardır. 

Geçmiş asırlarda akaîd ve ilmi kelam alanında yazılmış Şerhu’l Akaîd, Şerhu’l Mevakîf ve benzeri eserler ciddi ilmî görüşler ortaya koymuş olmalarına rağmen ilerleyen asırlardaki ilmî gelişmelere ve felsefi akımlara muvafık fikirler üretilememiş ve İslam düşüncesi savunmasız kalmıştır. Bu yeni devrin bazı alimleri Batı’daki felsefi akımlara ayak uydurabilmek i

Bu haberler de ilginizi çekebilir