[Dr. Ali Demirel cevapladı] Namazda surelerin anlamını düşünmekte mahzur var mı?

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Nisan 17 2020
Samanyoluhaber yazarı ilahiyatçı Dr. Ali Demirel okurdan gelen bir soruyu cevapladı.

DR. ALİ DEMİREL


Soru: “Hocam, geçen hafta “Fatiha Üzerine Mülahazalar” isimli kitabı okudum. Çok istifade ettim. Artık namazlarımı ayrı bir ruhi coşkunlukla kalıyorum. Fatiha’yı her okuyuşumda kitapta geçen manaları düşünüyor ve anlam yoğunluğu içinde namazımı kılıyorum. Bunu bi arkadaşıma açtığımda Hanefi mezhebine göre namaz esnasında ayetlerin manalarına yoğunlaşmanın caiz olmadığını söyledi. Ben de size sorayım istedim.” (Serap Y.)


Kıymetli okur!


Nasıl ki, söz söylenirken onu maksat ve manaya en uygun şekilde söylemek gerekirse, elbette bir sözü okurken de manasını düşünmek gerekir. Aksi halde, “manasız” bir iş yapılmış olur.


Bediüzzaman Hazretleri, bu kaideyi çok önemli bir münasebetle ifade buyurur. Fâtiha Sûresi’nde önce Cenab-ı Allah’ı birtakım ve çok önemli kemal sıfatlarıyla gıyapta zikreder. Yani O’ndan muhatabımız olarak değil, ‘O’ olarak söz ederiz: “Rahmân, Rahîm Allah’ın Adıy’la ve adına. Bütün hamd, Âlemlerin Rabbi Allah içindir. Rahmân ve Rahîm. Din (Hesap ve Hüküm) Günü’nün Mâliki.”


Hz. Allah’ı (c.c.) böylesi kemal sıfatlarıyla anan insan, Fâtiha’yı okurken bu sıfatlara sahip Zât’ın huzuruna yükselip O’na doğrudan muhatap olmak ister. Bunların manası üzerinde düşünme, insana bu istek ve şevki verir.


Ayrıca, Allah’ı bu kemal sıfatlarıyla anmak, O’nun kapısını çalmak gibidir ve bu kapı bu sıfatlarla açılır.


Artık insan, âdeta “seyr ila’llah”ı (Allah’a doğru seyahati tamamlamış) bir marifet yolcusu gibi huzurdadır ve Cenab-ı Allah’a, bütün bu sıfatlara sahip Zât olarak “Sen” diye hitap eder. Ve şöyle der: “Ancak Sana ibadet eder, ancak Sen’den

Bu haberler de ilginizi çekebilir