Faili meçhul yakınları: Bize göre 'Beyaz Toros', acının ve gözyaşının rengi
⏱ Okuma Süresi 3 dk•Yayınlanma Pazar, Ekim 25 2015
Güneydoğu'da 1990'lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerin sembolü 'Beyaz Toros'ların nasıl kullanıldığına ilişkin, yakınlarını kaybedenler açıklamalarda bulundu.
Güneydoğu'da 1990'lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerin sembolü 'Beyaz Toros'ların nasıl kullanıldığına ilişkin, yakınlarını kaybedenler açıklamalarda bulundu.
Hakkari'de 90'lı yıllarında 'Beyaz Toros' sahipleri tarafından yapılan faili meçhul olaylarında babasını kaybeden Yüksekova İnsan Hakları Denetim Kurulu Başkanı Tayyüp Canan, 'Beyaz Toros' denince acının, gözyaşının rengini ve resmini gördüğünü ifade etti.
Canan, bir kayıp yakını olarak duygularını, şu sözlerle dile getirdi: "Bir kayıp yakını olarak bana soracak olursanız 'dünyanın en zor şeyi nedir?' diye babasının, kardeşinin katletmek hikayesini anlatmaktır. Çünkü bazen kelimeler boğazda düğümlenir ama bunu anlatmak zorundayız, halkı bilinçlendirmek zorundayız. Bu olaylar nasıl oldu, bu cinayetler neden işlendi? Benim babam Abdullah Canan. 27 Ekim 1995 tarihinde Hakkari ilinin Yüksekova ilçesine bağlı Karlı Köyü'nün (Befercan) Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanlığı tarafından yakılıp, yıkılması üzerinde benim babam, dönemin Dağ Komando Tabur Komutanı olan Binbaşı M. E. Y. hakkında Yüksekova Cumhuriyet Savcısı'na suç duyurusunda bulundu. Bunu üzerine dönemin ilçe jandarma komutanı babamla görüştü, 'bu adam tehlikelidir bu adam terfi beklemektedir.' diye. Babam da ilçe jandarma komutanı 'eğer tehlikeliyse, terfi bekliyorsa veya kaygıları varsa o zaman niye köyümüzü tarumar etti.' İlçe jandarma komutanı, babam ve binbaşını arasında aracı oldu. Babam, ilçe jandarma komutanı ve iki köylümüzle dönemin Dağ Komando Tabur Komutanı olan Binbaşı M. E. Y. ile görüşmeye gitti, babam içeriye girince kendisine 'makamın ne kadar güzel, ne kadar sıcak, devlet bu olanakları herkese sağlasa bizler kardeşçe, barış ortamında birbirimizi sevsek, beraber yaşasak' diye esprili bir şekilde söyler. Binbaşı da babama şunu söyler 'eğer sen davandan vazgeçmezsen senin yerin değil, yatağın bile soğuk olacak.' Babam bunun üzerine 'sen hukukun üzerinde bir insan değilsin' diyerek orandan ayrılır. Belli bir süre sonra babam 17 Ocak 1996 tarihinde Hakkari'ye
Hakkari'de 90'lı yıllarında 'Beyaz Toros' sahipleri tarafından yapılan faili meçhul olaylarında babasını kaybeden Yüksekova İnsan Hakları Denetim Kurulu Başkanı Tayyüp Canan, 'Beyaz Toros' denince acının, gözyaşının rengini ve resmini gördüğünü ifade etti.
Canan, bir kayıp yakını olarak duygularını, şu sözlerle dile getirdi: "Bir kayıp yakını olarak bana soracak olursanız 'dünyanın en zor şeyi nedir?' diye babasının, kardeşinin katletmek hikayesini anlatmaktır. Çünkü bazen kelimeler boğazda düğümlenir ama bunu anlatmak zorundayız, halkı bilinçlendirmek zorundayız. Bu olaylar nasıl oldu, bu cinayetler neden işlendi? Benim babam Abdullah Canan. 27 Ekim 1995 tarihinde Hakkari ilinin Yüksekova ilçesine bağlı Karlı Köyü'nün (Befercan) Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanlığı tarafından yakılıp, yıkılması üzerinde benim babam, dönemin Dağ Komando Tabur Komutanı olan Binbaşı M. E. Y. hakkında Yüksekova Cumhuriyet Savcısı'na suç duyurusunda bulundu. Bunu üzerine dönemin ilçe jandarma komutanı babamla görüştü, 'bu adam tehlikelidir bu adam terfi beklemektedir.' diye. Babam da ilçe jandarma komutanı 'eğer tehlikeliyse, terfi bekliyorsa veya kaygıları varsa o zaman niye köyümüzü tarumar etti.' İlçe jandarma komutanı, babam ve binbaşını arasında aracı oldu. Babam, ilçe jandarma komutanı ve iki köylümüzle dönemin Dağ Komando Tabur Komutanı olan Binbaşı M. E. Y. ile görüşmeye gitti, babam içeriye girince kendisine 'makamın ne kadar güzel, ne kadar sıcak, devlet bu olanakları herkese sağlasa bizler kardeşçe, barış ortamında birbirimizi sevsek, beraber yaşasak' diye esprili bir şekilde söyler. Binbaşı da babama şunu söyler 'eğer sen davandan vazgeçmezsen senin yerin değil, yatağın bile soğuk olacak.' Babam bunun üzerine 'sen hukukun üzerinde bir insan değilsin' diyerek orandan ayrılır. Belli bir süre sonra babam 17 Ocak 1996 tarihinde Hakkari'ye
Bu haberler de ilginizi çekebilir

ŞERİF ALİ TEKALAN

KADİR GÜRCAN

ABDULLAH AYMAZ

KEMAL GÜLEN







